Bu ‘ilaç’ korona virüsü yenebilir!
Devletleri ve insanları korkutan bir salgınla karşı karşıyayız. Kimileri bu salgının bir mutasyon olduğunu iddia etse de, laboratuvarlarda üretilmiş biyoteknoloji ürünü bir virüs olduğu yönündeki kanaatler çok daha güçlü. Bunun karşısında Neşati Efendi'nin şifalı yağ formülü durabilecek mi?
Devletleri ve insanları korkutan bir salgınla karşı karşıyayız. Kimileri bu salgının bir mutasyon olduğunu iddia etse de, laboratuvarlarda üretilmiş biyoteknoloji ürünü bir virüs olduğu yönündeki kanaatler çok daha güçlü.
Hangisi olursa olsun neticede tedavisi bilinmeyen bir virüsle karşı karşıyayız. İlaç ve aşı iddialarının da inandırıcılığı yok. Zira günümüzde tıp endüstrisi, işleri karmaşıklaştırıp meselenin içinden çıkılmaz hâle getiriyor. Bundaki asıl amaç, birkaç oyuncu hariç, devlet ve şirketleri oyun dışına itmek. Oysa insanlık ilk kez bir salgınla karşı karşıya değil. Tarihin çeşitli dönemlerinde salgınlar yaşandı. Pek çoğu tabiplerce kontrol altına alınıp tedavi edildi. Burada mühim olan şey, işleri basitleştirmek ve çözümü hızlandırmak. Ancak bu bizim değil, bu hususta ilmi olanların işi. Lakin bunlara fırsat veriliyor mu emin değiliz.
‘Salgında Kullanılır’
Şimdi biz yağların şifalı yönüne dikkat çekmek için yapımı hayli zor bir yağ terkibi vereceğiz. Elbette bu en zoru, lakin pek kolay olanları da var kaynaklarımızda. Ama bununla ilgilenecek insan yok. Neşati Efendi’ye ait bu yağ formülünün veba gibi salgın hastalık zamanlarında kullanıldığı ve salgınları tedavi ettiği belirtiliyor.
‘O Bir İksir’
Sultan 2. Mahmud için de hazır edilen bu yağ ile ilgili müellif Derviş Mehmed terkiple ilgili şunları yazmaktadır:
Bu yağ, eğer bir miktarı bir kişinin eline geçse iksire sahip olmuş gibi sevinilen, insanlar birbirlerine fındık kadarını hediye olarak gönderseler ‘bu yağa sahip oldum’ diye defineye sahip olmuşçasına övünülen, son derece rağbet edilir bir şeydir. Zengin ve fakir buna ihtiyaç duyar.
Erdoğan İlgilenmeli
Yağın formülüne geçmezden evvel, Saray görevlisi Derviş Mehmed merhumun bu yağı elde ediş hikâyesine bir bakalım.
Ama önce Recep Tayyip Erdoğan’ın mevzuya el atmasını, bu yağ ile ilgilenmesini arzu ediyoruz. Kim bilir, belki Türkiye için bir kurtarıcı vazifesi görür. Çünkü yağların şifalı yönü ile mikrop öldürme konusunda maharetlerini bilen bilir. Küçümseyen ise kaybeder.
Derviş Mehmed aslen Horasan asıllı büyük veli Gül Baba soyundan bir zat. Fertlerinin pek çoğu Osmanlı Sarayı’nda görev almış seçkin bir aileye mensup. Olup biteni kendisinden okuyalım:
“On yaşıma girmeden merhum Sultan 1. Abdülhamid Han’ın tahta oturduğu gün Galata Sarayı’na çırak olarak girdim. Sultan 3. Selim Han döneminde Enderun-ı Hümayun Kiler-i Hassa’ya çırak oldum. Altı ay sonra Başkullukçu ikinciliğine getirildim. Bu sırada Enderun-ı Hümayun hizmetlerine dikkatle eğildiğim günlerde, muhtelif isimlerle bilinen bu değerli yağı işittim.
- ‘Bu yağ, eğer bir miktarı bir kişinin eline geçse iksire sahip olmuş gibi sevinilen, insanlar birbirlerine fındık kadarını hediye olarak gönderseler bu yağa sahip oldum diye defineye sahip olmuşçasına övünülen, son derece rağbet edilir bir şeydi. Zengin ve fakir buna ihtiyaç duyardı’ deniliyordu.
Fakirlere hizmet amacıyla bu yağın elde edilmesi yoluna girdim. Derken akrabamızdan Hasib Efendi’nin bir mecmuası elime geçti. Bundan sonra Seferli Odası’nda merhum Neşati Efendi hazretlerini biraz soruşturarak bazı ilaçları hakkında bilgi aldım. Merhum bu konuda kabiliyetli olduğumuzu anlayıp “bu yağı yaparken görmeyince bilemezsin” dedi. Terkibini de lütfedip verdiler.
Kiler’de Başkullukçu olduğumda içimdeki değerli defineyi yavaş yavaş düzeltmeye başladım. Bu arada bazı tıp kitaplarını incelemem esnasında Malayesa, İbn-i İsa ve İbn-i Baytar adlı müfredatları, diğer ilmi eserleri ve Hekim Paracelsus’a ait olan Tıbb-ı Cedîd-i Kimyevî’nin çoğunu inceledim. Her bir kitapta bulduğum malzemeyi önce yazdım, sonra düzenledim.
Bu saklı olan gizli esrarı ortaya çıkardım ve üç beş defa adı geçen terkibi hazırladım, düzenledim ve halka dağıtarak öyle bir zamana geldim ki, Sultan Mahmud Han-ı Adlî, katıksız olan adalet kerametiyle bu bilgi sermayesini Silahtar-ı Şehinşahi Başlalalığı hizmetine getirerek beni akranlarımdan üstün kıldı.
Tam bir sevinç ve gönül rahatlığı ile istemiş olduğum değerli yağın tam yeri geldi deyip bu risaleyi hazırlamaya başladım. Allah’ın yardımı ile çalışma ve çabalarımın boşa gitmemesine padişahın kerametli tabiatı sebep oldu.
Neşati Yağının Hassa ve Özellikleri
Öncelikle eklem ağrıları, kol ve dizlerde olan benzeri ağrılar için bu değerli yağları sürmek yahut bir bez üzerine merhem gibi sürüp bağlamakla görülen yararlarını birçok kimse anlatmış ve dile getirmiştir.
- Ağrıyan organ ateşe tutulup iyice ovuşturulduktan sonra bu mübarek yağ üç beş gün devamlı sürülürse, Allah’ın Şâfi‘ (şifa veren) isminin sırrı ortaya çıkar. Eğer Allah’tan bağışlanma isteği, dua, salât ve selam ile sürülürse daha münasip ve daha iyi olur. Zira bu merhem, Allah resulünün merhemidir.
Şiddetli nezleye yakalanan kişi, her tıraş olduğunda başının orta yerini daha çok kazıtıp kuruş kadar yere bu yağı sürmelidir. Bu, tecrübe ettiğim ve alışkanlık haline getirdiğim bir şeydir.
Aşırı nezle sebebiyle burnundan su akan kimse, çaresiz kaldığında burun akıntısını kesmek için bu hoş kokulu yumuşak yağı burnunun içine sürerse, akıntıyı keserek rahatlamasını sağlar. Ancak nezle başlangıcında bu akıntıyı kesmek doğru değildir. Bir iki gün aktıktan sonra sürülmelidir. Bu da binlerce defa tecrübe ettiğim bir uygulamadır.
Salgın Hastalık Zamanlarında Bu Yağ Kullanılır
Bu değerli yağın içinde mevcut olan mübarek yağların çoğu şemamelere konulan eczalardan amber, karanfil, öd, laden, sakız ve güzel kokan diğer yağlardır. Salgın hastalık (veba) zamanlarında bu mübarek ve yumuşak yağı kullanmak uygundur.
Bu yağdan nohut kadarını kahve ile sabah-akşam kullanan kadınların hayızını söktürdüğü, talep edenlerden işitilmiştir. Harem hizmetinde bulunan Darüssaade ağalarınca son derece itibar edilen değerli bir yağ olup bir miktarını getirene bir at bağışladıklarını biliyorum.
Üstadımız merhum Neşati Efendi, Mekke ve Medine’ye çok göndermiş, onlar da kendisine lazım olan yağlardan gönderirlermiş. Ayrıca Cündî ağaları tarafından da çok tutulan makbul bir yağdır. Bu yağdan 5-10 dirheme sahip olanlar, hâzineyi cevher saklar gibi saklar ve korurlar. Onlardan bazı kardeşlere sorduğumda şöyle ifade ettiler: “Her şeye kullanılır.”
- Bu değerli yağı [Neşati yağını anlatmamın] sebebi bilinmelidir ki, manevi bağlılık, fakirlere hizmet ve Allah Resulü’ne bağlılıktır. Böyle olan bu büyük ve önemli işi, kolay olsun diye Yahudi ve Ermeni takımına değil, belki günahkâr bildiğin bir kimseye dahi anlatmaktan sakınılmalıdır. Bunun bir ahiret azığı olacağından şüphem yoktur.
Selâm doğru yola uyanların üzerine olsun. Âmin. Ey âlemlerin Rabbi olan Allah’ım. Risale tamamlanmış oldu. (Geniş bilgi için Merkezefendi Geleneksel Tıp Derneği yayını olan Derviş Mehmed, Neşati Yağı adlı esere bakınız)
- NEŞATİ EFENDİ YAĞI TERKİBİ
- Eczanın Adı Miktarı
- Acı elma yağı 60 gr
- Akgünlük yağı 60 gr
- Anason yağı 60 gr
- Asılbend 60 gr
- Balık nefsi 60 gr
- Besbase yağı 60 gr
- Biberiye yağı 60 gr
- Cevz-i hindî yağı 60 gr
- Cevz-i rûmî yağı 60 gr
- Çörekotu yağı 60 gr
- Darçın yağı 60 gr
- Gül yağı 60 gr
- Hatmi yağı 60 gr
- Ihlamur yağı 60 gr
- Ispit çiçeği yağı 60 gr
- Kâbe pelesengi 60 gr
- Kâfur 60 gr
- Kakule yağı 60 gr
- Kâle-i misk yağı 60 gr
- Kantaryun yağı 60 gr
- Karabaş yağı 60 gr
- Karanfil yağı 60 gr
- Kırmızı sandal 60 gr
- Kiremit yağı 60 gr
- Laden yağı 60 gr
- Lumalama 60 gr
- Maydanoz yağı 60 gr
- Mercanköşk yağı 60 gr
- Mürrüsâfî 60 gr
- Nane yağı 60 gr
- Od ağacı yağı 60 gr
- Papatya yağı 60 gr
- Peru pelesengi 60 gr
- Sakız yağı 60 gr
- Sedef yağı 60 gr
- Sümbül-i hindî yağı 60 gr
- Sürür yağı 60 gr
- Takamaka 60 gr
- Telâtîn yağı 60 gr
- Yasemin yağı 60 gr
- Yenidünya pelesengi 60 gr
- Zaferan 60 gr
- Zambak yağı 60 gr
- Zencefil yağı 60 gr
- Balmumu 1.582 gr
- Sızma zeytinyağı 11.538 gr