Bosna’nın fatihi Hakk’a yürüdü
23 Ekim 2023 günü Ümraniye’de UKİD’in Sarı Saltuk Kültür Merkezi’nde düzenlediği bir konferansta Dr. Fatih Hasaneyn, Bosna ve Aliya İzzetbegoviç konulu bir konferans verdi. O konferansta tercümanlığı ben yapmıştım. 30 yıldan fazla birlikte çalıştığım bu büyük insanla yaptığım son faaliyet bu oldu. Boşnak milletinin ve Bağımsız Bosna-Hersek devletinin tarihine altın harflerle yazılacak bu büyük insanı minnet ve rahmetle anıyorum.
Dr. Fatih Hasaneyn 19 Ağustos günü tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini yumdu. 1946 yılında Sudan’da doğan Dr. Hasaneyn, 20 Ağustos günü Eyüp Sultan’da kılınan cenaze namazından sonra Cumhurbaşkanlığı kararıyla Eyüp Sultan’daki hazirede toprağa verildi.
60’lı yıllarda Bağlantısızlar Hareketi ile dünyaya açılan eski Yugoslavya’daki üniversiteler, Arap dünyasından çok sayıda öğrencinin yüksek tahsil için tercih eğitim kurumlardı. Bağlantısızlar Hareketi vesilesiyle 1963 yılında Sudan’dan gelen genç Fatih Hasaneyn, Belgrad’da tıp fakültesinde tahsilini bitirerek doktor oldu. Devamında Viyana’da ihtisas yapan genç doktor, iç hastalıkları uzmanı olarak çalışmaya devam etti.
Belgrad’da tıp tahsili yaparken yaşadığı ülkede çok sayıda caminin bulunduğunu görmesi ve Müslüman nüfusun mevcudiyeti onun dikkatini çekti. Hafta sonlarında ve uzun yaz tatillerinde zamanını Makedonya, Bosna ve Sancak gibi Müslüman nüfusun yoğun olarak yaşadığı şehirleri gezerek değerlendirmeye çalıştı.
Bu gezilerin birinde Saraybosna’da Aliya İzzetbegoviç ile tanıştı. Her şey bu tanışma ile başlamıştı. Daha önce fikri-ideolojik faaliyetler sebebiyle hapis yatan İzzetbegoviç, bu buluşmaların gizli bir şekilde devam etmesi gerektiğini iyi biliyordu.
1983 yılında zamanın Yugoslavya’sının tek partili komünist otoriter rejimi, Genç Müslümanlar olarak anılan grubun çalışmalarından rahatsız olarak onları gözaltına aldı. Mahkeme safahatından sonra Aliya ve 12 arkadaşı, 5 ila 15 yıla kadar hapis cezalarına mahkûm edilerek cezaevine kondular. Aliya İzzetbegoviç hapse girmeden önce ailesine son verdiği talimat ”kitabı yayınlayın” oldu. “Doğu ve Batı Arasında İslam” kitabı ilk defa İzzetbegoviç cezaevinde iken yayınlandı.
Bu zor yıllarda Dr. Fatih Hasaneyn mahkûmların aileleriyle yakından ilgilendi. Diğer taraftan ise Aliya ve arkadaşlarının haksız mahkûmiyetlerini uluslararası camiada duyurmak ve serbest bırakmalarını sağlamak için çeşitli kurumlar nezdinde lobi faaliyetleri yaptı.
Zamanla artarak devam eden bu işbirliği sonucunda Dr. Fatih Hasaneyn ile Genç Müslümanlar grubu arasında güçlü samimi bağlar oluştu. Aslında Dr. Fatih Hasaneyn’in bölgenin kaderini derinden etkileyecek tarihi çalışmaları, Yugoslavya’nın dağılma süreci ile başlayacaktı.
Bosna-Hersek Filistin olmaktan nasıl kurtuldu?
Dr. Fatih Hasaneyn, siyaset ve diplomasi tecrübesi olmamasına rağmen Yugoslavya’nın dağılma süreci boyunca bağımsızlığın ilanı ve sürdürülmesi çalışmalarının her adımında yer almış fedakâr bir yol arkadaşıydı. Özellikle saldırının başladığı 1992’den sonra dünyanın her tarafına ve İslam âlemine yaptığı çağrılar sayesinde büyük desteklerin gelmesinin önünü açmıştı.
Yugoslavya’da çok partili hayatın başlaması ile Aliya liderliğinde kurulan SDA‘nın finansman ihtiyacı, Dr. Fatih’in desteği ile karşılandı. Seçimlerden referanduma kadar gerekli kaynakların aynı şekilde sağlandığını söyleyebiliriz.
Üçüncü dünya insânî yardım ajansı (TWRA)
Bosna saldırıya uğramadan aylar önce Dr. Fatih, Third World Relief Agency (TWRA) adı altında Viyana merkezli resmi bir insânî yardım kuruluşu açtı. Bu yardım kuruluşu, evini terk etmek zorunda kalan kalabalık mültecilere büyük yardımlar temin etti. Dr. Fatih tüm faaliyetlerinde, maddî ve siyâsî her konuda Aliya’nın hep yanında durdu.
Tüm bu insânî faaliyetlerin yanında, Bosna-Hersek saldırıya uğradığı zaman bir ordusu yoktu. Olmayan bir ordunun teşkil edilmesi safhasında Dr. Fatih Hasaneyn’in sağladığı imkânların tutarı milyar dolarlı rakamlarla ifade edilebilir. Bu yardımlar gelmeseydi Bosna, Avrupa’nın Filistin’i olma tehlikesiyle karşı karşıyaydı.
Bağımsız Bosna-Hersek’in, ırkçı saldırgan ve aralarında Bosna topraklarını bölüşmek üzere anlaşmış iki düşmanla çevrili olduğunu bilhassa hatırlatmak isterim. Aliya’nın liderliğinde Boşnak milletinin yiğitçe direnişi ve gerçek dostlarının fedakâr destekleri sayesinde Bosna, Filistin olmaktan 44 ay süren uzun ve kanlı bir direnişten sonra kurtulabildi.
Viyana merkezli TWRA’nın faaliyetleri, Hırvatlarla Boşnaklar arasında çatışmanın başlamasıyla kesintiye uğradı. Bu sebeple insânî yardım kuruluşu TWRA, Viyana’yı terk etmek zorunda kaldı. 1994 yılında insânî yardım çalışmaları İstanbul üzerinden yürütülmeye başlandı. Birkaç yıl boyunca Bosna’ya yardım faaliyeti İstanbul üzerinden sürdü.
Dayton Anlaşması’ndan sonra Dr. Fatih Hasaneyn’in İstanbul merkezli çalışmalarından rahatsız olan çevreler, devlet kurumlarını etkileyerek engel çıkarmaya başladılar. 28 Şubat süreciyle Dr. Fatih Hasaneyn İstanbul’u terk etmek zorunda kaldı ve Malezya’ya yerleşti. 11 Eylül 2001’de New York’ta vâki olan hâdise Dr. Fatih’i Malezya’yı da terke zorladı ve Sudan’a geri döndü.
2006 yılına kadar Sudan’da sakin bir hayat yaşayan Dr. Fatih, 1994’de ayrılmak zorunda kaldığı Bosna’ya bir daha hiç geri dönemedi. Can dostu Aliya İzzetbegoviç ile görüşmesi mümkün olmadı.
23 Ekim 2023 günü Ümraniye’de UKİD’in Sarı Saltuk Kültür Merkezi’nde düzenlediği bir konferansta Dr. Fatih Hasaneyn, Bosna ve Aliya İzzetbegoviç konulu bir konferans verdi. O konferansta tercümanlığı ben yapmıştım. 30 yıldan fazla birlikte çalıştığım bu büyük insanla yaptığım son faaliyet bu oldu. Boşnak milletinin ve Bağımsız Bosna-Hersek devletinin tarihine altın harflerle yazılacak bu büyük insanı minnet ve rahmetle anıyorum. Allah-ü Teâlâ rahmet eylesin…
- Karadağ’da yeni hükûmet kuruldu
- Bu ayın gündeminde Balkanlar’ın en küçük ülkesi Karadağ’daki gelişmeler yer aldı. Geçen sene yapılan Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri köklü değişimlerle neticelendi. 30 yıldan beri ülkeyi idare eden Cumhurbaşkanı Milo Dukanoviç, genç rakibi Jakov Milatoviç karşısında ilk defa seçim kaybederek cumhurbaşkanlığı görevini genç rakibine devretti. Böylece Karadağ’da 30 yıllık Milo Dukanoviç dönemi sona ermiş oldu. 9 Haziran’da da parlamento seçimleri yapıldı. 81 sandalyeli parlamentoda hiçbir parti tek başına hükümet kuracak milletvekili sayısına ulaşamadı.
- Karadağ, Sırbistan’la birlikte içinde yer aldığı eski Yugoslavya’dan 2006 yılında yapılan referandumla ayrılarak bağımsızlığını ilan etmişti. O günlerden bugüne ülkede siyasi rekabet, bağımsız Karadağ’ı savunan söylemle Sırbistan’la bütünleşmeyi savunan muhalif siyasi söylem arasındaki yarış şeklinde cereyan ediyor.
- Milo Dukanoviç’in cumhurbaşkanlığını kaybetmesinden sonra Partisi DPS’in de ciddi oy kaybına uğraması beklenen bir neticeydi. Ancak 9 Haziran seçimlerinin sürpriz neticesini Boşnak partisi ortaya koydu. Şimdiye kadar yapılan seçimlerde genelde 2 milletvekili kazanan Boşnak Partisi 6 milletvekili çıkarıp beklentilerin üzerinde başarılı bir sonuç aldı.
- Osmanlı idaresinin bölgeden çekilmesinden bu tarafa sürekli olarak sürgün ve soykırımlarla gündeme gelen, devlet idaresinde yer bulamayan Boşnaklar bu seçim sonucuyla ülkenin eşit vatandaşları olma yönünde başarılı bir hamle yaptılar.
- 30 yıldır muhalefette bulunan ve siyasi söylemleri Sırbistan’a yakınlıktan ibaret muhalefet partilerinin hükûmet kurma teşebbüsleri son olarak AB’nin de tepkisiyle karşılaştı. Hükûmet kurma görevi uhdesinde olan yeni başbakan adayı Milojko Spajiç, Batıdan gelen baskıların etkisiyle oldukça geniş katılımlı ve azınlıkların da yer aldığı bir koalisyon hükümetiyle 23 Temmuz’da güvenoyu alarak göreve başladı. Bu sebeple ve koalisyon ortaklarının talebine cevap verebilmek için hükûmetteki bakanlık sayısı 32’ye çıkarıldı.
- Yeni hükûmette yer alanlar arasında en fazla dikkat çeken isim Boşnak Partisi lideri Ervin İbrahimoviç ve onun konumu oldu. Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevine atanan İbrahimoviç’i ilk tebrik edenler arasında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve AB temsilcisi Josep Borrel vardı. Bundan önce kurulan hükûmetlerde de Boşnak bakanlar görev almıştı. Ancak Dışişleri Bakanlığı görevine ilk defa bir Boşnak partisi lideri getirilmiş bulunmaktadır.
- Şimdiye kadar tamamen Batı yanlısı politikalar yürüten ve 2017 yılında NATO’ya katılan Karadağ’da, Belgrad’a yakınlığıyla tanınan partilerin dominant olduğu koalisyon hükûmetinin icraatları merakla bekleniyor. Parlamento başkanlığından sonra hükûmet de Belgrad yanlısı siyasetçilerin kontrolüne geçmiş oldu.
- 20 yıldır Batı yanlısı hükûmetlerle birlikte hareket eden Boşnak partisinin Sırbistan’la bütünleşme yanlısı hükûmete girmesi, taraf değiştirme olarak algılandı ve ciddi eleştirilere sebep oldu.
- Batı mı Sırbistan mı?
- Bağımsız Karadağ’ı savunan partilerle Sırbistan’ın vilayeti olmayı savunanlar arasında ayrışma, en başta Kosova’nın tanınması, Rusya ile ilişkiler ve NATO üyeliği sayılabilir.
- Yeni Cumhurbaşkanı ve yeni hükûmetin bu temel konularda bir değişime gidip gitmeyeceğini bekleyip göreceğiz. Yeni hükûmette Boşnak bir dışişleri bakanının, 30 yıldır süren Batı yanlısı politikaların kökten değişimlere onay vermesi mümkün görünmemektedir.
- AB ile tam üyelik müzakereleri yürüten Karadağ’ın NATO’dan çıkmak gibi büyük bir hamle yapması beklenmemektedir. NATO’dan çıkmak gibi bir hamle, Karadağ’ın AB üyeliğinden vazgeçmesi anlamına gelir. Şimdiye kadar süren tam üyelik müzakerelerinde ciddi bir mesafe kaydeden Karadağ’ın 2028 yılında AB tam üyeliğine alınmasının Brüksel’de yüksek sesle konuşulan bir konu olduğunu biliyoruz.
- Boşnak sokırımının 100. Yılı
- Balkanlar gibi bir bölgede azınlık olarak yaşamak daima zordur. Bir buçuk asırdır bu zorluğu yaşayan Balkanlar’daki Müslüman milletlerin başına gelenler herkesin mâlumudur. Tam bir asır önce Karadağ’ın Şahoviçi kasabasında Boşnaklar korkunç bir soykırım yaşadı. İçinde yaşadığımız 2024 yılında bu soykırımın 100. yılını idrak etmekteyiz. Ocak ayında bu soykırımı anmak amacıyla Novi Pazar’da bir sempozyum düzenlendi. Bu sempozyumla Boşnak milleti bir asır önce başına gelmiş olan bir felaketi dünyaya duyurma imkânı buldu.
- Boşnak partisi liderinin Karadağ’ın dışişleri bakanlığına atanması 20. asırda ve yakın geçmişte yaşanan soykırım ve sürgünlerin dünyaya duyurulması bakımından önemli bir fırsat.
- Karadağ’ın yeni Dışişleri Bakanı Ervin İbrahimoviç ilk resmî ziyaretini Ankara’ya yaptı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yapılan bu görüşme her iki ülkede memnuniyetle karşılandı. Devamında TBMM başkanı Numan Kurtulmuş ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da yeni dışişleri bakanı Ervin İbrahimoviç’i kabul ederek desteklerini bir kere daha ifade ettiler.
- Türkiye ve batı dünyasının desteğini alan dışişleri bakanı Ervin İbrahimoviç’in Şahoviçi Soykırımı’nın tanınması ve Boşnak milletinden özür dilenmesi konusunda atacağı adımların tarîhî bir değeri var. Şahoviçi soykırımının tanınmasının etkisi Karadağ ile sınırlı kalmayacaktır.
- Srebrenica Soykırımı’nı ısrarla inkâr eden Belgrad’ı da köşeye sıkıştıracaktır. Karadağ’daki Sırbistan yanlısı politikacıların da bu konuda en azından suskun kalacaklarını söyleyebiliriz. Aksi halde yeni hükûmetin ayakta kalmasının mümkün olmadığı bellidir. Ervin İbrahimoviç’in soykırımın tanınmasından geri adım atmayacağını biliyoruz.
- Son söz olarak şunu söyleyebiliriz: Boşnak partisinin Karadağ’da hükûmete girmesi çok doğru ve Boşnak milletinin geleceği bakımından çok faydalı bir karardır.
Abone olmak için: www.birlikte.com.tr/gercek-hay...