Bosna’daki Türk varlığı 1500 yıllık
Adnan Muftareviç, Osmanlı arkeolojisi deyince akla gelen ilk isimdir. Tanıyanlar onu Saraybosnalı bir Boşnak olarak bilse de Anadolu’nun bağrından kopup Sancak bölgesindeki Seniçe (Siyenitza) şehrine göçmüş Muhtarzade ailesinin bir ferdidir aslında. Muftareviç, Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji bölümünden 1999 yılında mezun oldu. Hâlihazırda Saraybosna Müzesi danışmanlığını ve Bosna Hersek Arkeologlar Derneği Başkanlığını deruhte ediyor. Gerçek Hayat olarak, Adnan Muftareviç ile yıllardır büyük bir şevkle yürüttüğü arkeolojik çalışmaları ve Bosna Hersek’teki Türk izlerini konuştuk.
Bosna’da Osmanlı izleri üzerine arkeolojik araştırmalar yapıyorsunuz. Osmanlı öncesi Türk izlerine dâir kazılarınız da var. Bugüne kadar neler buldunuz?
Biz burada Osmanlı arkeolojisini başlattık. Bizden önce Osmanlı arkeolojisi üzerine çalışmalar yoktu. Makaleler yazdık, kazılar yaptık, pek çok eseri gün ışığına çıkardık. Hanlar, hamamlar, camiler, tabyalar, kaleler, baruthaneler ve Osmanlı bakiyesi değişik objeleri bu bağlamda sayabiliriz. Artık Osmanlı arkeolojisi bir bilim dalı olarak yerini almıştır. Nitekim bizden sonra Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nde lisans sonrası Osmanlı arkeolojisi çalışılmaya başlandı. Bunun üzerine doktora yapılıyor duyduğumuza göre. Çok iyi bir haber bu.
Osmanlı öncesi de Türkler mevcut
Evet, son zamanlarda Osmanlı öncesi Türk izlerine dâir kazılarımız da mevcut. Bosna’da Türk varlığı eski tarihlere kadar uzanıyor. Avarlardan başlayarak Peçenekler, Kuman-Kıpçaklar Balkanlara damga vurmuş Türk toplulukları. Nitekim bu coğrafyada bazı yerleşim yerleri Türklerden kalma isimler taşıyor. Mesela Saraybosna yakınlarında Kuman köyü var. Makedonya’da biliyorsunuz Kumanova şehri var. Sancak bölgesinde Kumanitsa var. Burada bir Hristiyan manastırı mevcut. Saraybosna’nın 30 kilometre batısında Avarlardan kalma Obri diye bir yer var. Son zamanlarda kazı yaparken bazı taşların üzerinde değişik semboller bulmaya başladık. Orta Asya’da rastlanan tamgaların aynısı bunlar. Ayrıca yıldız ve güneş gibi kilimlere yansıyan motifler de mevcut. O coğrafyadan bu coğrafyaya kilim motifleri benzeşiyor. Hemen hemen bütün Boşnak evlerinde bu kilimler üretiliyordu.
Bazıları Peçenek-Boşnak benzeşmesinden hareketle bir Türk kökene atıf yapıyor. Boşnak kimliğinin oluşmasında Türk unsurunun etkisi nedir sizce?
Sadece Bosna için değil bütün Balkanlar için konuşursak, tarih boyunca değişik halkların yaşadığı, pek çok istilaya şahit olmuş bir coğrafyadan bahsediyoruz. Bosna Hersek, Arnavutluk, Kosova, Karadağ ve Dalmaçya taraflarında eskiden İliryalıların yaşadığını biliyoruz. Bunların Fenikelilerle akrabalığından tutun başka kökenlere dâir pek çok şey söyleniyor. Ondan sonra Roma devri ve Romalılaşma başlıyor. Beşinci ve altıncı yüzyılda ise Avarlar ile Slavların bölgeye geldiğini görüyoruz. Avarlar yönetici sınıfı oluşturuyor, Slavlar ise onlara bağlı bir topluluk, işçi sınıfı diyelim. Peçenekleri de görüyoruz coğrafyada. Sonra Kumanlar geliyor ve Peçenekleri yerinden ediyor. Bunlar Bizans ordusunda paralı asker olarak yer alıyorlar.
Avarlar zayıfladı Slavlaşma başladı
Avar zamanından dile yansıyan bazı kelimeler mühim. İlk Bosna Kralı Tvırtko, kral olmazdan önce Bosna Banı olarak biliniyor, Ban olarak anılıyordu. Ban kelimesi eski Türkçedir ve Avar mirasıdır. Bir saygınlık ifadesidir, yöneticiler için kullanılır. Daha sonra Avarlar yavaş yavaş yok oluyor. Daha doğrusu bu bir yok olma değil de hakimiyet kaybı. Çünkü Avar devleti zayıflayınca Slavlar ortaya çıkıp kendi küçük devletlerini kurmaya başlıyorlar. Bu süreçle birlikte Balkanlardaki halklar bir Slavlaştırmaya maruz kalıyorlar.
Nitekim biliyorsunuz, Avarlar gibi Bulgarlar da aslen Türk kökenli bir halk. Fakat tamamen Slavlaştırılmış, Türklük kalmamış bugün. Diğer halklar da benzer kaderi yaşıyorlar. Slav yoktur demiyoruz tabi ki. Slavlık en çok Sırpların ve Hırvatların içinde bulunan bir hâdise. DNA analizlerine bakıldığında bunu görebilmek mümkün.
Boşnaklar Türkler ile benzeşiyor
Beni ilgilendiren husus etnik köken değil, kültür olarak nereye ait olduğumuz. Biz çok şükür Müslüman bir halkız. Zâten bilim açısından az evvel ifade ettiğimiz gibi genetik bir bütünlükten bahsetmek mümkün değil. Balkanlar genetik olarak çok karmaşık bir bölge. Balkan kimliklerini belirleyen şey kültür âidiyetidir. Hangi kültüre doğuyorsanız o kimliğe ait oluyorsunuz. Bir Sırp Ortodoks kültüre, bir Hırvat Katolik kültüre, bir Boşnak da Müslüman kimliğe doğuyor ve o kimliği taşıyor. Bizde börek var, kebap var, nineye saygı var. Boşnakları diğerlerinden ayıran da bu. O yüzden Türkler ile benzeşiyoruz, diğerleriyle değil. Bu benzeşmenin izlerini sürüyorum ben. Mezar taşlarında, eski yapıların duvarlarında bu izleri arıyorum. Anadolu ile Bosna’da benzeşen çok şey var. Bunları araştırıyor ve bulduklarımı sosyal medya hesaplarımda paylaşıp farkındalık oluşturmaya çabalıyorum.
Safımız bilinsin
Bosna veya Türk hükümetinden, resmî kurumlardan destek görüyor musunuz?
TİKA sağolsun, Kalın Hacı Ali Camisi kazılarında bize yardımcı oldu. Kovaçi Mezarlığı’nda ise Osmanlı’dan kalma şehitliğin durumu kötüydü, Saygıdeğer Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bizzat talimat verdi, bunun üzerine yine TİKA beni aradı, orada Osmanlı mezarlarını tespit için çalışmalar yaptık ve 15. yüzyıldan kalma bir kemankeş mezarını ortaya çıkardık. Orası çok güzel bir şekilde yeniden düzenlendi. Hz. İbrahim’in atıldığı ateşi söndürmek için koşturan karıncayız biz. Kendimizi öyle görüyoruz. Safımız bilinsin, gayemiz budur.
Yaptığınız çalışmaların kitaplaşması noktasında bir hedefiniz var mı? Bunları hem duyurmak hem de gelecek nesillere bir şuur olarak intikal ettirmek iyi olmaz mı?
Bütün kazıların raporları mevcut. Bu raporlar ilgili kurumlara sunuluyor. Eski silahlar üzerine ayrıca çalışmalarım var ama bunlar Boşnakça ve İngilizce dillerinde. Bir de bildiklerimi sosyal medya üzerinden belli bir kitleye ulaştırıyorum. Bir postu mesela 300-500 kişi okuyor. Aynı şeyleri kitap kalıbına döksem bu derece okunmaz muhtemelen. Zira sosyal medya paylaşımları kısa notlar halinde, rahat okunur şeyler.
Türk varlığı yeterince bilinmiyor
Avarlar, Macarlar, Peçenekler, Kumanlar, sonrasında ise Osmanlılar... Baktığınızda hiç de az değil, 1500 yıllık bir Türk varlığı söz konusu. Peki, bu tarih biliniyor mu? Yeterince yer buluyor mu okul kitaplarında?
Hiç bahsedilmiyor değil ama yeterince bilindiği, kitaplarda yer bulduğu söylenemez. Slavlık daha ziyade anlatılıyor. Macarlar ise ayrı bir mevzu. Onlar kendilerinin Türk olduğunu pekâlâ bilirler ama bunu pek dillendirmezler. Asla kendilerine Türk demezler.
Hristiyanlıktan dolayı mı bu?
Evet, onların şu anda bile Bosna’ya karşı düşmanlığı devam ediyor.
Orban ikili oynuyor
Macaristan, Viktor Orban ile birlikte Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye oldu. Bir yanda Türklük vurgusu, bir yanda bu. Tuhaf değil mi gerçekten?
Orban ikili oynuyor. Bizim Türkleri ne kadar sevdiğimizi, Türkiye ile ne denli yakın olduğumuzu gayet iyi biliyor. Biz bu coğrafyada Türkiye’nin bir ayağı gibiyiz. Macarlar, Türkiye’nin bir ayağının burada olmasını, yanı başlarında bir Müslüman devletin varlığını hazmedemiyorlar. Size karşı bir kardeş gibi gözüküyorlar ama bize karşı büyük bir düşmanlık var. Bu normal bir tavır değil.
Macar kralından Fatih’e mektup
‘Uzak geçmişte biz de Türk’üz. Uzaktan birbirimizi sevelim ama Bosna gibi dibimizde olmayın’ demek mi bu?
Macaristan’ın geçmişinde Corvin (Korvin) diye bir kralları var. Fatih Sultan Mehmet’e bir mektup gönderiyor ve diyor ki: “Biz kan bağıyla kardeşiz ama başka dine mensubuz. Şimdi sizinkilere saldırmamız gerekiyor, bunun için sakın bize kızmayın.” Bunu niye söylüyor? Çünkü o vakit Osmanlı ile Boşnaklar el ele verip Hırvatistan’da birkaç şehri fethettiler.
Korvin de Fatih’e “Seni kızdırmak istemiyorum ama Boşnaklara saldıracağım” diyor. O zaman da öyleydi. Bosna serhat yurdudur. Biz kılıcın ucuyuz. Biz düşersek sıra Anadolu’ya gelir. Bizler zayıflayınca onlar soluğu Çanakkale’de aldılar, biliyorsunuz. Türkiye, Türkiye’den ibaret değildir. Bizim öz topraklarımız Anadolu ve Rumeli’dir. Rumeli’yi kâğıt üzerinde kaybetmiş görünsek de öyle değil. Biz hâlen varlığımızı göstermeye çalışıyoruz. Allah’ın izniyle bunu başaracağız.
Dedem Çanakkale babası Plevne şehidi
Siz Muftareviç yani Muhtarzadeler ailesine mensupsunuz. Aile geçmişiniz hakkında biraz mâlumat verebilir misiniz?
Büyük dedemiz Süleyman, Çanakkale şehididir. Gönüllü olarak Sancak’tan kalkıp, Çanakkale düşmesin diye vatan savunmasına koşmuştur. Bir rivayete göre Çanakkale’de gazi olduğu, Konya civarında savaşırken şehit düştüğü de söylenir. Bosna’dan biliyorsunuz, Kurtuluş Savaşı’na gidenler de pek çoktur. Çok şehidimiz var Anadolu topraklarında. Süleyman dedemizin babası Muhtar Aga da Plevne şehididir. Tüm şehitlerimizin mekânları cennet olsun. Onlar kendi üzerlerine düşen vazifeleri yaptılar. Peki biz, bize düşen vazifeleri yapıyor muyuz?
Harika bir tespit yaptınız, teşekkürler. Son olarak Türk kardeşlerinize bir mesajınız var mıdır?
Birbirinizi sevin. Kardeşlerinizin başarılarıyla gurur duyun ve sevinin. Kıskançlık bizim en büyük düşmanımızdır. Güzel insanlar olalım. En önemlisi de budur.