Bosna seçimlerinde kim kazandı kim kaybetti?
2 Ekim seçimlerinde Bakir İzzetbegoviç’in 3’lü cumhurbaşkanlığı konseyi seçimlerinde kaybettiği herkesin mâlumu. Ancak SDA parlamento seçimlerinde oyunu ve milletvekili sayısını artırmış bulunuyor. Bakir İzzetbegoviç ve SDA’ya karşı parlamento seviyesinde mücadele veren partiler tam bir hezimete uğramışlardır. Sanılanın aksine SDA ve Boşnaklar bu seçimden güçlenerek çıkmıştır.
2 Ekim 2022 günü Bosna’da genel seçimler yapıldı. 3’lü cumhurbaşkanlığı konseyi üyelerinin yanında farklı seviyelerdeki (devlet, federasyon, kanton) parlamentoları ve entite başkanlıkları için yapılan seçimlerde bazı sayımların 3 haftadan fazla zaman geçtiği hâlde hâlâ devam ettiğini görüyoruz. Sonuçların tamamının ilanı için ise ne kadar ne kadar bekleyeceğimiz belli değil.
Bosna vatanseveri Zeljko Komşiç
Seçimlerden önce ülkede en çok tartışılan konuların başında, milliyetçi-ırkçı Hırvat partisi HDZ’nin dayatmaya çalıştığı seçim kanunu gelir. Adı geçen parti, 2018 yılında 3’lü cumhurbaşkanlığı konseyine kendi adayını seçtiremedi. Hırvat kontenjanından HDZ’nin adayı yerine, iyi bir Bosna vatanseveri Zeljko Komşiç seçildi. Bu sonuç HDZ’li Hırvatları çileden çıkarttı. 1992-95 yılları arasında Irkçı Hırvatların Mostar’daki saldırılarına karşı çıkan hatta direnen Komşiç, hem Boşnak dünyasının hem de farklı etnisiteye mensup sokaktaki vatandaşın gözdesi bir siyaset adamıdır.
Dayton Anayasası ile dağıtılan etnik imtiyazları kaybetmemek amacıyla HDZ, devlet kurumlarını bloke etme pahasına iktidarının devamını garantiye alacak uygun bir seçim kanununu kabul ettirmek için bütün imkânlarını seferber etti. Hatta AB tam üyesi olan Hırvatistan devleti bile, HDZ’nin bu antidemokratik kanununu destek amacıyla yoğun çabalara girişti.
Boşnaklara ayrımcılık dayatılmak isteniyor
Öncelikle, gündemden bir türlü düşmeyen bu seçim kanunu ile ne yapılmak istendiği sorusuna cevap verelim. Dayatılmak istenen bu kanunla, özetle, tek bir Hırvat oyunun 7-8 Boşnak oyu gibi muamele görmesi istenmektedir. Her haliyle temel insan haklarına ve eşit vatandaşlık hukukuna aykırı olarak, Boşnaklar aleyhine, HDZ’li Hırvatlar lehine sapık bir ırkçı-ayrımcı bir uygulama getirilmek isteniyor.
Yani, bu yasa ile Boşnaklar çoğunluk oldukları Bosna’da ikinci sınıf vatandaş muamelesine tâbi tutulmaları manasına gelen sapık bir uygulamayı kabule zorlanıyorlar. Boşnakların çoğunluk olduğu bir devlette böyle bir ayrımcılık uygulanabilecekse, azınlık oldukları yerlerde başlarına neler geleceğini tahmin etmek zor değildir. Bunun tipik örnekleri, Hırvatistan ve Sırbistan’da yaşayan Boşnak azınlıkların mâruz kaldığı hak ihlâlleridir.
Brüksel’den Hırvatlara yeşil ışık
Diplomatik yollarla SDA ve Bakir İzzetbegoviç’i kabule zorlayan HDZ, seçim kanunu inadından hiç vazgeçmedi ve konuyu önce Zagreb’e sonra da Brüksel’e kadar götürdü. AB yetkilileri bu antidemokratik talebi elinin tersi ile iteceğine, HDZ’li Hırvatlara yeşil ışık yaktı. AB tam üyesi Hırvatistan’ın devlet imkânlarını kullanarak ve yeni yüksek temsilcinin de ısrarlı baskılar sonucu ikna edildiği anlaşılıyor.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve farklı etnik kimliklere mensup bilinçli Saraybosnalılar, vatansever kitleler haftalar boyu sürdürdükleri protestolarla ırkçı seçim kanununa geçit vermediler. Protestolardan çekinen Alman Yüksek temsilci Christian Schmidt, ırkçı seçim kanununu ilân konusunda geri adım atmak zorunda kaldı. Neticede 2 Ekim seçimleri, normal seçim kanunu hükümlerine uygun bir şekilde icra edildi. HDZ’nin dayatmaya çalıştığı bu seçim kanunu mücadelesi seçimlerin bile önüne geçti.
Boşnaklar yüzde 50’yi geçti
Balkanlarda nüfus sayımları en az seçimler kadar, hatta bazen seçimlerden de önemlidir. Bu anlamda 2013 nüfus sayımı, Bosna nüfusunun yarıdan fazlasını Boşnakların oluşturduğunu ortaya çıkardı. En son 1991 de yapılan nüfus sayımına göre Boşnakların nüfus oranı % 43 idi. Geçen çeyrek asır içinde yaşanan soykırım ve sürgünlere rağmen Bosna’da Boşnak nüfusun bu oranda artmış olmasının, bazı çevreleri rahatsız ettiği anlaşılıyor.
Yabancı düşmanlığından beslenen batıdaki bazı aşırı ırkçı-sağcı çevreler, Bosna’da devletin çoğunluğu oluşturan Boşnakların kontrolüne geçmesine razı olmak istemiyorlar. Demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi değerlerin çiğnenmesi pahasına Bosna ve Boşnaklar, ırkçı Sırp ve Hırvatların vesayeti altına yaşamaya mecbur edilmek isteniyor. Bu vesayet yüzünden Bosna-Hersek, AB ve NATO ile entegrasyon yolunda ilerleme sağlayamıyor.
Boşnaklara 2. Sınıf vatandaş baskısı
2018 yılından beri Brüksel’den, Berlin’den hatta Washington’dan Bakir Izzetbegoviç’e, HDZ’nin istediği faşist seçim kanununu kabul etmesi için baskılar yapıldığını biliyoruz. Yani Boşnaklar kendi rızaları ile ikinci sınıf vatandaş olmaya razı edilmek isteniyordu. Hatta SDA ve Bakir Izzetbegoviç’e muhalif bazı Boşnak partileri, onu bu kanunu kabul etmiş göstererek siyasi linçe tabi tutmaya başlamışlardı.
Ancak seçim kanunu, SDA ve B. İzzetbegoviç tarafından kabul edilmeyince, bu sefer de Batılı diplomatlar hatta büyükelçiler, Bakir İzzetbegoviç’i topa tutmaya başladılar. Bu şekilde başlayan kampanya ile İzzetbegoviç’in 3’lü cumhurbaşkanlığı konseyinde seçimi kaybetmesi sağlanmıştır.
Batı İzzetbegoviç’e karşı
Bakir İzzetbegoviç’in kararlı duruşu sayesinde kanunun parlamentodan geçmesi mümkün olmadı. Ancak İzzetbegoviç’in bu kararlı duruşu seçmeni memnun etti, ama ülkedeki batılı çevrelerde kabul görmedi. Çoğunluğu batılı büyükelçilerden oluşan çevreler, SDA dışındaki tüm partileri bir çatı altına toplayarak, SDA ve Bakir İzzetbegoviç karşı organize ettiler. Hatta bazı batılı diplomatlar SDA ve liderini milliyetçi-ırkçı olmakla suçladılar. Soykırım mahkûmu bazı Sırp ve Hırvatlarla, İzzetbegoviç eşit gösterilmeye çalışıldı.
HDZ, seçim kanununu SDA’ya kabul ettiremeyince, şantaj ve tehdit yoluyla devlet kurumlarını işlemez hâle getirerek hedefine ulaşmaya çalıştı. Hatta 2 Ekimde yapılan seçimler için gerekli bütçeye bile onay vermedi. Bunun üzerine, Yüksek temsilci yetkisini kullanarak bütçe kanununu yürürlüğe koydu. Aksi durumda seçimlerin yapılması tehlikeye girmişti.
Alman yüksek temsilci Christian Schmidt sorunu
1995’den günümüze SDA ve Boşnaklar, görev yapan yüksek temsilcilerle genel olarak bazı örnekler hariç uyum içinde çalıştılar. Hatta geçen yılın ağustos ayında C. Schmidt’ten önceki Yüksek temsilci Valentin İnzko, Srebrenica soykırımı inkârını suç sayan bir kanunu yürürlüğe sokarak, Boşnak milletinin gönlünü kazanmıştı. Ancak ırkçı seçim kanunu konusunda HDZ ile birlikte hareket eden yeni Yüksek temsilci C. Schmidt ile ciddi bir şekilde ters düşmüş bulunuyor. Bu konu Bağımsız Bosna-Hersek için telafisi zor sonuçlar doğurabilecek ciddi bir kırılmadır.
Bağımsızlık BM garantisi altında
Bosna-Hersek devletinin bağımsızlığı ve devletin devamı, BM Güvenlik Konseyinin garantisi altında. 15 Devletin büyükelçilerinin oluşturduğu Barış Uygulama Konseyi (Peace İmplementation Conseil) Dayton Barış Anlaşmasının yürütülmesinden sorumludur. Türkiye bu konseyde hem kendini hem de İslam İşbirliği Teşkilatını temsil etmektedir.
Bu konseyin seçtiği yüksek temsilci, Bosna-Hersek’te yürütme, yasama ve yargı konusunda sınırsız yetkilere sahiptir. Yüksek temsilcinin biri Avrupalı, diğeri ABD’li iki yardımcısı bulunmaktadır.
SDA ve Bakir İzzetbegoviç sahip olduğu büyük yetkiler sebebiyle yüksek temsilci ile ilişkileri iyi tutmak zorunda. Ancak yeni yüksek temsilcinin ayrımcı seçim kanunu konusunda beklenmedik bir şekilde HDZ ile yan yana durması sebebiyle Bakir İzzetbegoviç güç duruma düştü. Bunu fırsat bilen SDA’nın rakipleri seçim kampanyasında, SDA ve İzzetbegoviç aleyhine avantaj kazandılar.
Kim kazandı kim kaybetti?
2 Ekim seçimlerinde Bakir İzzetbegoviç’in 3’lü cumhurbaşkanlığı konseyi seçimlerinde kaybettiği herkesin mâlumu. Ancak SDA parlamento seçimlerinde oyunu ve milletvekili sayısını artırmış bulunuyor. Bakir İzzetbegoviç ve SDA’ya karşı parlamento seviyesinde mücadele veren partiler tam bir hezimete uğramışlardır.
SDA ve Boşnaklar bu seçimden güçlenerek çıkmıştır.