Biden çark ettiKaşıkçı’nin kanı Amerikan çıkarlarına feda
Amerika’nın rahmetli Kaşıkçı’yı umursayacağını sanmak, tekeden süt beklemek kadar abes bir hâdise. Böylesine beklentiler içine girenlere doğrusu hiçbir zaman ısınamadım. Churchill bir zamanlar ne demişti? “Bizim ebedi dostlarımız yâhut düşmanlarımız yok, olamaz da. Bizim sadece ebedi menfaatlerimiz vardır.” Anglosakson aklı böyle işliyor dostlar! Rahmetli Kaşıkçı’yı arada bir gündeme getirip Suudi yönetimini hizaya getirmek bütün mesele. İşte o kadar...
Tarihler 20 Kasım 2019’u gösteriyordu. Georgia eyaletinin başkenti Atlanta, Demokrat Parti’nin başkan adaylarını ağırlıyordu. Partisinin on başkan adayından biri olan, Obama döneminin başkan yardımcısı Joe Biden da oradaydı. Adaylar kamuoyu önünde vizyonlarını ortaya koyuyorlar, çeşitli konulara ilişkin görüşlerini ifade ederek kendilerini bir adım öne çıkarmaya çalışıyorlardı. Derken programın moderatörü Andrea Mitchell Joe Biden’a dönüp sordu:
“Sayın başkan yardımcısı! CIA, ABD’de yerleşmiş bulunan gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesini Suudi liderinin yönettiği sonucuna vardı. Ayrıca Dışişleri Bakanlığı Suudi hükümetini, şiddete bulaşmamış suçluları infaz etmek ve işkence uygulamaktan sorumlu tutuyor. Başkan Trump, üst düzey Suudi liderleri cezalandırmadı. Siz olsanız cezalandırır mıydınız?
Adayken esip gürlemişti
Biden’in cevabını hatırlayalım.
“Evet. Nitekim o esnada bunu dile getirdim. İşin aslı, Kaşıkçı öldürüldü ve bedeni parçalara ayırıldı. Ben emrin Veliaht Prens tarafından verildiğine inanıyorum. Aslında onlara daha fazla silah satmayacağımızı, bunun bedelini ödeteceğimizi, onları oldukları gibi parya yapacağımızı çok açık bir şekilde belirtmek isterim.”
Gelelim bugüne...
Trump’ın Suudilere karşı bir tehdit unsuru olarak masanın altında tuttuğu, neredeyse tozlanmış olan CIA’in Kaşıkçı Raporu, Biden yönetimi tarafından ‘25 Şubat 2021 günü ifşa edilmiştir’ notuyla kamuoyuna servis edildi. Komediye bakın ki, yıllar öncesine ait raporun üzerinde 11 Şubat 2021 tarihi yazılıydı. Üç paragraftan oluşan yönetim özeti, Kaşıkçı’nın ölümünden Suudi Veliahtı Bin Selman’ı net ifadelerle sorumlu tutuyordu.
Rapor bin Selman suçlu diyor
• Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman tarafından, Türkiye’nin İstanbul şehrinde Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'yı yakalamak veya öldürmek amacıyla bir operasyona onay verildiğini düşünüyoruz.
• Bu düşünceyi, Veliaht Prens'in Suudi Arabistan Krallığı’ndaki karar verme mekanizması üzerindeki kontrolüne, kendisine ait önemli bir danışman ile korumalarından bazılarının operasyona doğrudan katılmasına ve Kaşıkçı dâhil yurtdışındaki muhalifleri susturmak için şiddet içeren yöntemleri kullanmasına dayandırıyoruz.
- • Veliaht Prens 2017 yılından bu yana ülkedeki güvenlik ve istihbarat örgütleri üzerinde mutlak kontrole sahip olduğundan, Suudi yetkililerin onun izni olmadan bu nitelikte bir operasyonu gerçekleştirme ihtimalleri oldukça düşüktür.
Görüldüğü gibi gayet net ve anlaşılır ifadeler, öyle değil mi? Fakat her ne oluyorsa oluyor, rapordaki açık suçlamalara rağmen Biden 2019 yılında bizzat kendisinin verdiği sözü ayaklar altında çiğniyor. Bin Selman için herhangi bir yaptırım kararı alınmayacağını sözcüsü marifetiyle dünyaya ilan ediyor.
Hangi pazarlıklar dönüyor?
Dahası var, Amerikan Millî İstihbaratı kendi sitesinde yayınladığı raporu aynı gece kaldırıp 3 Suudi ismi aklayıp paklayarak yeniden kamuoyuna sunuyor. Bu isimleri son dakikada listeden çıkartan kim? Suudiler ile Biden arasında ne tür bir pazarlık dönüyor?
CNN’deki State of the Union programında Biden’ın sözcüsü Psaki’nin canhıraş gayretlerini gözümüzün önüne bir getirelim hele. Programın sunucusu Dana Bash soruyor:
"İstihbarat raporu Kaşıkçı cinayetinden Muhammed bin Selman'ın sorumlu olduğunu net bir şekilde söylerken Biden yönetimi niçin herhangi bir yaptırım getirmedi?"
Cevap aynen şöyle:
"Suudi Arabistan'da bu suça karışanlara yönelik birçok yaptırım getirildi."
Sunucu bu ortaya karışık cümleye itiraz babında yükleniyor.
“Bu durum, suikastçıyı cezalandırıp çete liderini cezasız bırakmaya benzemiyor mu?"
Beyaz Saray sözcüsünün verebildiği cevap ancak şu:
"Bu gibi hâdiselerin yeniden yaşanmayacağından emin olmak için daha etkili yollar olduğuna, aynı zamanda Suudilerle ortak konularda çalışma alanı bırakabileceğimize inanıyoruz."
ABD’nin sadece çıkarları var
Tipik Amerikan ilkesizliği, tipik Amerikan pragmatizmi!
Hariciye sözcüsü Ned Price da Psaki’den hallice değil. Onun söyledikleri de şundan ibaret:
“Kaşıkçı Yaptırımını ve uygun görülen diğer hususları uygulamayı taahhüt ediyoruz. Suudi Arabistan'ı BU GRUBU DAĞITMAYA ve ardından muhalif karşıtı faaliyetlerin ve operasyonların tamamen durdurulmasını ve sona ermesini sağlamak için kurumsal, sistematik reformlar ve kontroller uygulamaya çağırdık. Bunu net bir şekilde ortaya koyduk. Cemal Kaşıkçı'nın 28 ay önce acımasızca öldürülmesinin kabul edilemez bir davranış olarak kalması noktasında ısrarcıyız. Aynı zamanda Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz de önemli. ABD ÇIKARLARI İÇİN ÖNEMLİ.”
- Suudi Arabistan, Kaşıkçı’yı paramparça ederek katleden grubu dağıtacak, bu arada rahmetli Kaşıkçı her sene ölüm yıldönümünde üç beş kelimeyle anılacak, mesele de böylelikle kapatılmış olacak. 2019’da aday adayı iken “Ben Trump gibi yapmam, Kaşıkçı’yı katledenin ipini ellerimle çekerim” mealinde ahkam kesip ekranlarda havasını basan Biden nire, sözcülerine “Kaşıkçı’yı unutmayalım, arada bir analım ama Amerikan çıkarları da önemli be kardeşim” dedirten Biden nire?
Trump da aynısını yapmıştı neticede, ama sağı-solu, kaşı-gözü bu kadar oynamıyordu. Eline mikrofonu alıp Suudi kralından gümbür gümbür haracını istiyordu. Gözümüzün içine baka baka dümen çevirmiyordu.
Tekeden süt beklemeyin
Amerika’nın rahmetli Kaşıkçı’yı umursayacağını sanmak, tekeden süt beklemek kadar abes bir hadise. Böylesine beklentiler içine girenlere doğrusu hiçbir zaman ısınamadım. Churchill bir zamanlar ne demişti?
- “Bizim ebedi dostlarımız yahut düşmanlarımız yok, olamaz da. Bizim sadece ebedi menfaatlerimiz vardır.”
Anglosakson aklı böyle işliyor dostlar! Rahmetli Kaşıkçı’yı arada bir gündeme getirip Suudi yönetimini hizaya getirmek bütün mesele. İşte o kadar...