Ben o muhabbeti sevdim
Gerçek Hayat’ın daha özel anlamı da var benim için. Bu dergi sayesinde tanışıp dost olduğum insanlar var mesela. O zamanlar tanımadığınız birisiyle karşılaştığınızda, elinde Gerçek Hayat varsa, “Aaa sen de mi Gerçek Hayat okuyorsun” diyerek muhabbete başlayabiliyordunuz...
Doğrudan muhabbet duyduğum arkadaşlarla aynı derginin çatısı altında bulunmam benim için başlı başına kıymetli, anlatamayacağım kadar güzel bir şeydi. Bir yandan da kendimi en özgür hissettiğim mecraydı Gerçek Hayat. İstediğimi yazıyordum. “Taraf giren eve melaike girmez” diyordum mesela. Bunu şimdi söyleyebilirsin ama 2007-2008 yıllarında söylemek kolay değildi. Gerçek Hayat o anlamda hakiki bir dergiydi. O heyecanı daha sonraki yazı yazdığım mecralarda çok duyamadım.
BİR BAKANIN BASIN DANIŞMANLIĞINI YAPIYORDUM
Şimdi yazı yazdığım gazetenin başında arkadaşım var, onun bana açtığı özgür bir alan da var, çiçek göndersem Ebubekir Kurban’ın köşe yazısı diye koyabilir. O anlamda da rahatım tabi ama Gerçek Hayat’ta sokak röportajları da yapıyordum. Kimsesiz çocukların hikâyelerini yazıyordum uzun uzun. Bana çok iyi geliyordu. Düşünün, devlet memuruyum, bir bakanın basın danışmanlığını yapıyordum o zamanlar, işim başımdan aşmış, ama Gerçek Hayat’a o hafta ne göndereceğimin telaşı daha ağır basıyordu.
Okuyucuyla yazarın aracısız buluştuğu bir mecra idi aynı zamanda Gerçek Hayat. Yazar da yetişti Gerçek Hayat’tan, o anlamda bir mektep işlevi de oldu bence. Bağımsızdı, ‘hükümetin yanında ya da karşısında olayım’ derdi yoktu. Biraz fazla ideolojik yanı vardı. Ben de öyle bir dergide insanlar biraz nefes alsınlar diye sokak röportajları yapmayı tercih ettim.
GERÇEK HAYAT'IN ÖZEL BİR ANLAMI VAR BENİM İÇİN
Bekir Fuat adıyla yazıyordum yazılarımı. Bana da okuyucuya da çok iyi geldi. Hamalla, imamla, sıradan kabul ettiğimiz insanların sıradan hikâyelerini konuştuk. Sıra dışı hikâyeler de oldu zaman zaman. İnsanların yaşama enerjisini, hayata bağlılıklarını gördüm, gösterdim. Kendi gündemleri vardı, bizim tabi olduğumuz gündemleri takip etmiyorlardı.
Gerçek Hayat’ın daha özel anlamı da var benim için. Bu dergi sayesinde tanışıp dost olduğum insanlar var mesela. O zamanlar tanımadığınız birisiyle karşılaştığınızda, elinde Gerçek Hayat varsa, “Aaa sen de mi Gerçek Hayat okuyorsun” diyerek muhabbete başlayabiliyordunuz. İşte ben o muhabbeti sevdim,
nice yıllara.