Batının düşman gördüğü SSCB hayaleti değil, Rus devletçiliği
Rusya'nın Ukrayna saldırısından bu yana en az 400 uluslararası büyük şirket Rusya’yı terk etmiş ve tahminlere göre sadece mart ayında beyin göçü sonucunda ülkeden ayrılanların sayısı 300 bine çıkmış durumda. 2015-2020 tarihleri arasındaki beyin göçünün yıllık 400 bin civarında olduğu dikkate alınırsa yıl sonu Moskova kat kat artan rekor sayılarla karşı karşıya kalacak.
Uluslararası finans kurumunun tahminlerine göre 2022’de Rusya ekonomisi yüzde 15 küçülecek ve gelecek sene ekonomik büyüme rakamları eksi 3 olarak öngörülüyor. Böylelikle 2022 ve 2023’de Rusya’nın geçen 15 yıllık büyümesinin erimesi ve 2007 yılı seviyesine gerilemesi bekleniyor. Bütün bunlar 2022 yılında Rusya ithalatının yüzde 40, ihracatının ise yüzde 35 azalması ve yatırımların yüzde 44 daralacağı göz önünde bulundurulduğu zaman daha da netleşiyor.
Uluslararası Enerji Ajansı, Rusya’nın petrol ihracatının Nisan ayında yüzde 30 düşeceğini açıklarken toplam gaz ihracatının yaklaşık yüzde 80’ini alan Avrupa Birliği’nin bu yıl Rus doğalgazı alımlarını yüzde 66 oranında azaltma kararı aldığı biliniyor.
1 buçuk trilyon dolarlık Rusya ekonomisinin yarısından çoğunu petrol ve doğalgaz ihracatının oluşturduğu dikkate alınırsa Ukrayna faturasının Moskova’nın beklentisinden çok daha ağır olduğunu söylemek yanlış olmaz. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminden bir ay geçmeden Rus Rublesinin yüzde 70 değer kaybetmesi hızla ekonomideki etkisini gösterdi ve ciddi enflasyona neden olarak halkın alım gücünü olumsuz yönde etkilemeye başladı bile.
Ukrayna krizinin ekonomik etkisi Türkiye’yi de yakından ilgilendirdiği için elbet çok önemli. Krizi değerlendirirken sonuçtan ziyade sebeplere odaklanırsak meseleyi daha net anlamış oluruz. Bunun için yıllarca Rusya’da yaşamış, Moskova siyasetini yakından takip eden uluslararası ilişkiler uzmanı Alirıza Erdebili ile konuştuk, neler olup bittiğini anlamaya çalıştık.
Bugün Mein Kampf usulü konuşan Putin'in Goebbels'i de var!
Putin Ukrayna’ya saldırmadan önce birçok târîhî hâdiselere atıfta bulunan uzun bir konuşma yaparak âdeta dünyaya meydan okudu. Hemen akabinde işgal girişimi başlayınca gündem sıcak çatışmaya odaklandı ve o tarihi konuşmanın üzerinde yeterince durulmadı. Erdebili bu konuda şöyle bir değerlendirmede bulundu:
“İkinci Dünya Savaşı döneminde Hitler’in manifestosu ‘Mein Kampf’ Avrupa için ne ise, Putin’in 45 dakikalık konuşması da odur. Ayrıca Hitler’in Joseph Goebbels gibi bir propaganda şefi varsa Putin’in de Sputnik ve Russia Today (RT) Genel Yayın Yönetmeni Margarita Simonyan ve Vladimir Solovyov gibi propaganda şefleri var.”
Ancak Putin’in propaganda makinasının çok verimli çalıştığı söylenemez. Savaş uzayıp işler Rusya’nın istediği gibi gitmemeye başlayınca Rusya’nın tezleri de sorgulanır olmaya başladı.
Avrupa tekrar komünizm kabusunu yaşamak istemiyor
Ukrayna krizinde en çok tartışılan konuların biri Batı’nın uzun bir süreden sonra Rusya karşısında tek yumruk olması. Moskova’ya karşı uygulanan yaptırımlara bakıldığında Avrupa’nın enerji ihtiyacının gözetilerek kısa değil orta/uzun vadeli hasar beklentisi göze çarpıyor. Alirıza Erdebili, Batı’nın tavrını analiz ederken atılan adımların Ukrayna savaşından çok daha geniş bir kapsama sahip olduğunu söylüyor:
“Dünya 70 yıl Rus korkusuyla yaşadı ve tekrar bir 70 yıl daha Rus korkusuyla yaşamak istemiyor. Soğuk savaş döneminde Batı için tehlike tanımlaması komünizm ideolojisi olarak görülürdü. Ancak Rusya Ukrayna’ya saldırdıktan sonra Rusya devletçiliği ve silah olarak kullandığı enerji potansiyeli Batı’nın gözünde düşman olarak netleşti. Atılan adımlar bu tespiti dikkate alacaktır.”
Avrupa’nın doğalgaz konusundaki ihtiyacından dolayı Rusya’ya karşı yaptırımları ağırdan almak zorunluluğundan, Moskova’nın bu konuda elinin güçlü olduğundan konuşuluyor. Ancak Erdebili bu konunun beklendiğinden daha kısa vadede dengelenebileceğinin altını şu şekilde çiziyor:
“Bugün Avrupa’da ortalama ev sıcaklığı 22 derecedir. Eğer bunu 20 veya 19’a indirirlerse Avrupa’nın yüzde 15-20 civarında bir tasarruf sağlanmış olacak. Ayrıca yeni tedarikçiler de piyasaya dahil olabilir. Diğer yandan Avrupa yenilenebilir enerjiye odaklanıp fosil enerjiye duyduğu ihtiyacı hızla azaltmaya çalışıyor. Batı’nın Rusya’ya karşı mücadelesi Ukrayna savaşından sonra da devam edecek. Bu artık uzun vadeli bir mücadele.”
Mesele demokrasi değil McDonald's
Savaş başladıktan sonra Rusya’da sınırlı da olsa savaş karşıtı protestolar meydana geldi. Sokakların etkin muhalefete kapalı göründüğü Rusya’da toplum psikolojisinin analizi Rusya’nın geleceğiyle ilgili önemli ipuçları ele veriyor.
Alirıza Erdebili’nin bu konudaki tespiti ise şöyle: “Rusya kamuoyunu demokrasi ve Avrupa’daki İnsan Hakları söyleminden çok yaptırımlar sonucu Batı’nın bir parçası olma inancından dışlanma psikolojisi etkiliyor. Rus halkı belki ekonomik açıdan Batı hayat standartlarına ulaşamasa bile bu standartların tamamen dışına atılmaktan memnun kalmayacaktır. Bu da Kremlin yönetimine karşı memnuniyetsizliği artıracaktır. Batı tarafından onaylanma isteği Rus toplumunda ciddi derecede yaygın bir tavır. İnsan Hakları ve demokrasiyi dert etmeyen Rusya vatandaşı, asıl McDonald’s ve KFC’yi şehir merkezinde görmediği zaman kendini aşağılanmış hissediyor.”
Rusya’da Batılı sosyal medya platformlarının yasaklanmasının ardından bir Instagram fenomeninin hıçkıra hıçkıra ağlaması bunun tipik bir örneği sayılabilir.