AYM’nin şalterini indirme vakti geldi
Twitter yetkilileri bizim yetkililerle takışmış, görüşmek için Türkiye’ye gelmişlerdi. Twitter, önlerine koyulan şartların tamamını kabul etme noktasına gelmişti. Sonra AYM bir karar aldı ve Türkiye’nin eli zayıfladı. Şimdi yeni düzenleme yapıldı. Bu süre içinde de bir takım sosyal medya platformları âdeta Türkiye'nin ve bu ülkede yaşayan insanların hakkını hukukunu tanımayacak şekilde diledikleri gibi at koşturdular. AYM’nin bu kararı olmasaydı biz bugün sosyal medyadaki kirliliği konuşmayacaktık
Anayasa Mahkemesi (AYM) Türkiye’nin yeni tartıştığı bir mesele değil. Kurulduğu günden bugüne verdiği kararlarla partiler kapatan, verdiği farklı kararlarla ülkenin ilerlemesine engel olan bir ‘hukuk’ kurumu... Verdiği toplum vicdanında bir türlü yer edinemeyen Anayasa Mahkemesi, her zaman olduğu üzere yine tartışmanın tam odağında. AYM’nin yakın tarihte verdiği gösteri yürüyüşü kanununun iptali, Mahkemeyi bir kez yıpratmakla kalmamış, başkanının siyasi polemiğe girişi ile de iyiden iyiye gözden düşmüştü. Tüm bunlar sürerken AYM üyesi Engin Yıldırım’ın attığı darbe ima eden skandal tweeti, var olan tartışmayı iyice körükledi. Yıldırım’ın darbe çağrısı olarak algılanan sözleri büyük tepki çekmekle kalmadı, “Lüzumsuzsa söndür” denilerek AYM’nin kapatılması veya normalleştirilmesi gerektiği dile getirilir oldu. Anayasa Mahkemesi’nin yapısını, kararlarını ve bundan sonra atılacak adımları Avukat Hasip Şenalp ve Gazeteci Emin Pazarcı yorumladı.
Türk hukukunun kamburudur
Demokratik devletlerin AYM’ye ihtiyaç duymadığını belirten Avukat Hasip Şenalp, AYM’siz ortamda hukukun daha iyi işleyeceğini dile getirdi. “Demokrasilerde AYM’den bahsedilmez. Dünyada AYM adedi sayılıdır” diyen Şenalp şunları kaydetti: “Çoğu devlet, bilhassa da demokratik devletler kesinlikle AYM'ye ihtiyaç duymuyorlar. Bize de darbeyle gelmiş olan bir mahkemedir ve hukukta arıza çıkaran bir enstrümandır. Bu nedenle diğer devletlerde ve milletlerde yoktur. Bizde AYM, hukukçu olmayan üyeleriyle birlikte hukukta kaos yaratmaktadır.
En son mahut bir üye, Türkiye'de yeniden ihtilal çağrışımı yaparak siyasileşti. Sen hâkimsin. Senin dediğin yanlış. Söylediysen arkasında dur. İhtilallerde, darbelerde Genelkurmay’ın ışıkları yanar ya, Genelkurmay’ı işaret ederek tehdit ediyor. Milleti, darbeye kışkırtıyor. Bunu kim yapıyor, AYM üyesi. Kendisi de hukukçu değil. Maalesef İngiltere'de okumuş. Oryantalizm en büyük sorundur. AYM, Türk hukuk sisteminin kamburudur. Onun için AYM’nin artık varlığı Türkiye'de tartışmalı hâle gelmiştir. Yani AYM olmadığı zaman hukuk, hukukilik ilkesinde ve demokrasi noktasında daha iyi işler.”
14 Ağır cezadan isabetli karar
Enis Berberoğlu davasında 14. Ağır ceza mahkemesinin isabetli bir karar verdiğine dikkat çeken Şenalp, şunları söylüyor “Yargıtay'daki daireler kurulu AYM’nin gerektiğinde özel görevini yapar. AYM kararları geriye yürümez. Ama AYM’nin şahsî başvurularda verdiği kararlar artık geriye yürür şekilde. İstanbul 14. Ağır Ceza mahkemesinin reddettiği noktasında bir tatbikat oluşmuş idi. Yani verilen kararlarla birlikte yargılamanın yenilenmesi sebebi sayılıyor idi. Berberoğlu davasında da aynı talepte bulunuldu.
14. ağır ceza mahkemesi ise hem hukukî, hem cesur hem de çok isabetli bir karar vererek AYM’nin verdiği kararın geriye yürümezliği konusunda iade-i muhakeme sebebi sayılamayacağı kararını verdi. Bu, Türk hukukunda bugüne kadar verilmiş önemli birkaç karardan birisi. Yani bundan sonra AYM'nin verdiği bireysel haklarla ilgili kararlarla insanlar, AYM'nin verdiği kararlar geriye yürüyor diyerek farklı bir talepte bulunamayacaklar.”
AYM kanunla kaldırılmalı
AYM’nin darbe çıktısı bir kurum olduğuna işaret eden Şenalp, mahkemenin kapatılarak yetkilerinin Yargıtay’a verilebileceği önermesinde bulunuyor: “AYM'nin artık Türkiye'de tartışılıp parlamento tarafından bir kanunla kaldırılma zamanı geldi de geçiyor. AYM'nin varlığı yanlış. AYM kapanmalıdır. Yapısını ne kadar değiştirirseniz değiştirin, Türk hukuk sisteminde AYM’nin yeri yoktur. İhtilal ürünüdür. Yargıtay bu anlamda gerekirse AYM'nin özel bazı hallerle ilgili olmak üzere görevini yapar.
Türkiye'deki en büyük arızalardan bir tanesi, hukukçu olmayan üyelerin mahkemelerde cübbe giyerek hâkimlik yapması. Bu, doktor olmayan kişinin hasta muayene etmesine benzer. Artık üyeleri siyasileşiyor, siyasi polemiklere giriyor. Bütün dünyada hâkim, o sıfatı kazandıktan sonra siyasileşemez. Elbette bir siyasi çizgisi vardır ama siyasi karar veremez. O siyasi mesajı veren kişi, hukukçu da değil.”
Kararları artık güvenilmez
AYM’nin son tartışmalarla kendi ipini çektiğini dile getiren Şenalp, mahkemenin verdiği kararlara güvenin azaldığının altını çiziyor: “Türkiye'deki AYM, verdiği kararlarla kendini tatmin ediyor. Yani öyle bir karar veriyor ki davaları aradan çekiyor. Birçok müracaat var sırada. Ama kendisine gündem olması, “Aa anayasa mahkemesi şöyle bir kararı verdi” denilmesi için kararlar veriyor. İçişleri Bakanlığı ile olan tartışmada ana yollarda gösteri ve toplantı yürüyüşü yapılabileceğine dair karar verdi. Şimdi böyle bir kararı dünyanın hiçbir yerinde anayasa mahkemeleri vermeyeceği gibi hukuk da vermez. Şimdi düşünün kararlarının çoğu bu bağlamda. Berberoğlu ile ilgili verdiği karar da böyle.
- Yani daha açık ifadeyle; ihanet etmiş, devlete ve millete ait olan tırları gazetede açıkça yayınlayan bir kişiyle ilgili koruma kararı veriyor. Korunacak bir hukuk yok. Bu anlamda AYM tüm bu tartışmalarla birlikte kendi ipini çekti. Bundan sonra AYM’nin kararları hep tartışmalı olacaktır ve güvenilmeyecektir.”
Kendisini ülkenin üst temyiz mahkemesi sanıyor
AYM’nin bir temyiz organı gibi çalışarak yanlış kararlar verdiğini söyleyen tecrübeli gazeteci Emin Pazarcı ise şunları söyledi: “AYM, geçmişte bir misyon taşıyordu. Bugün de kararları son derece tartışmalı. Eski alışkanlıkları devam ediyor gibi görünüyor. 367 garabetine bile imza atan bir AYM var. Bugün de zaman zaman garip kararlar alıyor. AYM'nin problemi şu, kendisini Türkiye Cumhuriyeti devletinin üst temyiz mahkemesi olarak görüyor. Bir kere bu anlayıştan kurtulması lazım. AYM aynı zamanda yerindelikle ilgili birtakım kararlar da veriyor. AYM, hak ihlallerine bakar. Bir temyiz organı gibi çalıştığı için de zaman zaman ciddi hatalar ve ülkeyi sıkıntı ya sokacak kararlar üretiyor.”
AYM’nin zaman zaman siyaseti frenlediğini söyleyen Pazarcı, “Sayın Devlet Bahçeli AYM’nin yeni sisteme göre yeniden yapılandırılması gerektiğini söyledi. Zaman zaman siyasi iradeyi sıkıntıya sokacak birtakım kararlar alınıyor. Mesela Twitter’la alakalı geçmişte aldığı bir karar var. Twitter yetkilileri bizim yetkililerle takışmış, görüşmek için Türkiye’ye gelmişlerdi. Twitter, önlerine koyulan şartların tamamını kabul etme noktasına gelmişti. Sonra AYM bir karar aldı ve Türkiye’nin eli zayıfladı. Şimdi yeni düzenleme yapıldı. Bu süre içinde de bir takım sosyal medya platformları âdeta Türkiye'nin ve bu ülkede yaşayan insanların hakkını hukukunu tanımayacak şekilde diledikleri gibi at koşturdular. AYM’nin bu kararı olmasaydı biz bugün sosyal medyadaki kirliliği konuşmayacaktık” diyor.
Sürekli tartışma üretiyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Parlamento yeni bir adım atarsa ben de atarım” sözünü de değerlendiren Emin Pazarcı, “Sayın Cumhurbaşkanı da zaman zaman AYM’nin aldığı kararlardan, rahatsız. Yoksa böyle demezdi. Bu sözler, önümüzdeki günler bu tür bir adımın atılacağının işareti olarak sayılabilir. Ama net bir mesaj olarak görmek pek mümkün değil” dedi.
- AYM şu anki durumuyla tartışma odağı olmaktan ileri gitmediğini dile getiren gazeteci Pazarcı, AYM’nin spekülasyonların kaynağı olduğunu ifade etti ve sözle5rini şöyle tamamladı: “AYM üyelerinin belirli konularda dikkatli davranması lazım. Ayrıca sayın cumhurbaşkanının dediği gibi, bu konuda yetkileri net ortaya koyan, sınırları belirleyen yeni bir düzenleme yapılabilir ama şu anki durumuyla AYM bu ülkede sürekli tartışma üretir bir konumda.”
Bize demeç verdikten sonra rahatsızlandığını öğrendiğimiz Emin Pazarcı’ya geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.