‘Ay’ı izle ömrünü uzat!
Ayın hâlleri ile bizim hâllerimiz arasında iyi bilinmesi ve uygulanması gereken muazzam bir ilişki var. Önümüzdeki hafta idrak edeceğimiz Ramazan ayında ruh ve bedenimiz oruçla terbiye edilecek. Bu terbiyenin yıl boyu devam etmesi için eyyâmu'l-bi'z vakitlerini de oruçlu geçirmek, sıhhat ve ömür bereketi için çok isabetli bir davranış olacaktır. Ayrıca ay takvimini iyi öğrenip izlemenin de hayatımızı kolaylaştıracağını unutmamak gerekiyor.
Ayın hareketlerini gözetlemeden hareket eden insan sürekli ziyana uğrar. Çünkü ay, dünyayı ve içinde yaşayanları etki altına alıp beslenmelerinden mizaçlarına, ruh hallerinden zirâî faaliyetlerine, âile hayatından sıhhatlerine dek her şeylerini etkiler. Kim ki, ay konusunda cahildir, o kişi elbet cahildir.
Ay takvimi yani kamerî yıl, ayın dünyanın çevresindeki dolaşımı ile oluşan yıl olup 354 gündür.
Eskiden insanlar hayatlarının neredeyse tümünü ay takvimine yani ayın durumuna göre ayarlarlardı. Çünkü ay büyürken, küçülürken ve dolunay hâlinde, dünyanın ve onun içinde var olan tüm canlıların ve hatta cansızların hemen her türlü hâli değişikliğe uğrar.
Mesela ay büyürken su yükselir, küçülürken alçalır. Bu nedenle de bitkilerin toprak üstünde kalan dalları, yaprakları ve meyveleri gibi unsurlarına daha fazla su/besin gider. Ay küçülürken ise su aşağı doğru eğilim gösterdiği için de kökleri gibi toprak altı bölümlerine yürür.
Ay büyürken ki aya ‘ayın yenisi’, ay küçülürken ki aya ise ‘ayın eskisi’ denir. Bir başka ifadeyle, ay karanlıkken ortaya çıkarak büyümeye başlayan aya ‘ayın yenisi’, ay dolunaydan sonra aydınlıkken küçülmeye başlamış hâline de ‘ayın eskisi’ denir.
Ayın yeni ve eskisinin yanı sıra bir de yeni ay ve eski ay tabirleri kullanılır ki, bunlar aynı şeyler değildir. Ayın yenisi ve ayın eskisi yaklaşık 13’er günlük dilimi anlatırken; ‘yeni ay’ ise ayın bir günlük karanlığını ifade eder.
Ayın yeni hâli 14. gün biter. Ay 14 günlük olmuşsa da bu aya ‘dolunay’ denir.
Eyyâm-ı bî'z - dolunay orucu
Ayın evrelerinde en çok dikkat edilecek şey; dolunaydır. Dolunay, insanı ve bitkileri öylesine çok etkisi altına alır ki, bu günde hemen her işten uzak durarak oruç tutmak gerekir.
- Abdullah İbn Katâde İbn Milhân el-Kaysî’nin bildirdiğine göre "Rasülullah (a.s.v.), bize eyyâm-ı bî'z'de yani ayın 13, 14 ve 15. günlerinde oruç tutmamızı tavsiye ederdi ve "Bu günlerde oruç tutmak bir yıl oruç tutmuş gibidir” buyururdu. (Ebu Dâvud, Savm 68; Nesâi, Savm 83)
İbn Abbâs (r.a.) anlatıyor: "Rasülullah (a.s.v.) eyyâm-ı-bi'z'de oruç tutmayı, hazerde de seferde de bırakmazdı." (Nesâi, Savm 70)
Dolunayda neden oruç tutmalı?
Rasülullah (a.s.v.)’ın dolunayda oruç tutması ve bunu da ümmetine tavsiye etmesinin bir hikmeti olmalıdır. Bu konunun hikmetini araştırırken karşımıza albayan.ae adlı sitede (www.kisa.link/OHQU) çok mühim bilgiler çıktı.
- Dolunay, kamerî yani hicri takvimin 14. gününe dense de 13 ve 15. günler de dolunay günüdür. Bu üç günü neden oruçla geçirmek gerektiği yönündeki bilgileri okuduğunuzda bugüne kadar oruçsuz geçirdiğinize pişman olacaksınız.
Müçtehitler, her ayın beyaz günlerinde (eyyâm-ı-bi'z) yani 13-14-15. günlerinde oruç tutmanın sünnet olduğu konusunda hemfikirdir. Gerekçesi ise Peygamberimiz (a.s.v.)’in bu günlerde oruç tutmaya davet ve tavsiye eden Hadis-i Şerifleridir.
Kim ki bu günlerde oruç tutarsa, sanki bütün yıl boyunca oruç tutmuş gibi sevap elde ediyor. Çünkü bu günler, insan bedeni için tümüyle arınma / temizlenme günleridir. Günümüz ilmî araştırmaları göstermiştir ki, dolunay günlerini oruçlu geçirmek sıhhatin şartlarından biridir.
‘Kamerî delilik’
İnsanın da, yeryüzünün de yüzde 70’i sudur. Dolunayda ayın çekim gücü sadece denizlerde, okyanuslarda değil insan bedeninde de ‘meddücezir’e (gelgitlere) sebep olur. Yeni ayla birlikte tabiatta ve insanda başlayan yükseliş 14. gün yani dolunayda zirveye ulaşır ve sonra tersi yani düşüşler başlar.
Ayrıca ayın hâli insanın mizacını da etkiler. Yani ayın hareketlerine göre insanın huyunda değişiklikler meydana gelir. Bu yüzdendir ki, iş ve ilişkilerin de ayın durumuna göre belirlenmesi gerekir, tıpkı tabiatta yapılacak özelliklede ziraî faaliyetlerde olduğu üzere…
Hz Âişe (r.ha.) validemiz şöyle rivayet ediyor: Rasülullah (a.s.v.) aya baktı ve şöyle dedi: “Ya Âişe, ayın bu halinin şerrinden Allah’a sığın. Tıpkı geceleyin karanlığın şerrinden Allah’a sığındığın gibi.”
Gelin önce dolunayın insan üzerindeki etkisine bir bakalım.
• Dolunayda sinirler kabarır, insan psikolojik olarak gerginleşir ve asabiyet artar.
• Bütün insanlar gergindir ve en basit şeyler kavgalara neden olabilir.
• İnsanın mizacı büyük bir değişim geçirir, insanlar ve hatta hayvanlarda ‘kamerî delilik’ diye adlandırılan bir hâl zuhur eder.
• Bu günlerde insan ve hayvanlar da yerinde duramazlar.
Bir günlük oruç on günlük zehri yok eder
İşte bu yüzdendir ki, dolunayla oruç arasında büyük bir ilişki var. Yani Efendimiz (a.s.v.) dolunayda meydana gelebilecek kötü hallerin oruç ile ortadan kaldırılmasını arzu etmektedir. Çünkü oruç/açlık; kişinin kabarmasını dizginleyerek kötü işlere tevessül etmesine mâni olur. Oruç, bir nevi dolunayda meydana gelebilecek dertlerin ilacıdır.
Bugünlerde oruç tutmak, vücut suyunun yükselmesini azaltır/engeller. Oruçla birlikte vücudun kuvveti azaldığı için aydan kaynaklanan asabiyet, kavgacılık ve mizaç ve psikolojideki değişim baskılanmış, sakinleştirilmiş, normalleştirilmiş olur. Yani ruhî/psikolojik netlik, istikrar, rahatlık, sağlık ve huzur ortaya çıkar.
Güncel araştırmalar, orucun bedendeki ürik asit, üre, manganez ve amonyak fosfat gibi toksik/zehirli maddelerin birikmesini engellediğini ispatlamıştır.
Öyle ki, insan vücudunun çeşitli uzuvlarında birikerek karaciğer, böbrek, eklem rahatsızlıkları gibi hastalıklara yol açan toksiklerden arınmayı sağlamakla kalmaz, kral veya ‘zengin hastalığı’ olarak da adlandırılan gut gibi dertleri de tedavi eder.
Eyyâmu'l-bi'z’de / dolunayda sadece bir gün oruç tutmak, vücuttaki 10 günlük toksik birikimi yok eder. Her kamerî ayın 13-14 ve 15. günlerinde 3 günü oruç tutmak ise bedendeki 30 günlük toksik birikintisinin tümünü yok eder.
- Bedenlerdeki hayatiyet için gerekli ancak fazla olarak depolanan vitamin ve amino asitler gibi hayâtî maddelerin stoğu oruç tutarken tüketilerek bozulması engellenir. Oruçlu iken yakılan zarurî vitaminlerin yerine iftar yemeğiyle birlikte yenisi konulur. Böylece vücudun stokları da yenilenmiş olur.
Dolunayda bunları yapmayın
Dolunay, insan gibi hayvan ve bitkileri etkisi altına alır. Bu yüzden ağaç dikme, tohum ekme, budama gibi zirâî; nişan, düğün, gerdek gibi âilevî; iş ve ticaret gibi hâller de ayın durumuna gözlenerek planlanır.
Bunlardan bazıları ile ilgili internette birkaç makale ve pek çok video var. Bunlardaki bilgilerin ezici çoğunluğu hatalı ve birbirlerinin kopyası. Yani yanlış bilgi tekrarlanarak gerçekmiş gibi sunuluyor. Bu yüzden doğru bilgi için yaşlı insanlara ve kadim eserlere müracaat etmek gerekiyor. Biz de öyle yaptık.
Bilgilerimizi teyit için anneme ve teyzeme tohum ekme ve budama gibi bilgileri sordum. Eski eserlerdeki bilgileri farklı ifade biçimleri ile teyit ettiler. Gelin şimdi, muhtelif kaynaklardan elde ettiğimiz bilgileri sıralayalım:
• Dolunayda şehevî/hayvânî arzular çok artar lâkin gebelik pek gerçekleşmez.
- • Dolunayda insanlar asabileştiği için kız isteme, düğün, nişan, gerdek gibi âilevî işler yapılmaz. Çünkü önemli ölçüde olumsuz/menfî neticeleneceği gibi kavgalara da neden olabilir. En son geçen hafta Afyon’da dolunay günü yapılan bir düğünde büyük bir kavga çıktığı haberi geldi.
Takvimler 13 Şaban’ı yani 26 Mart’ı gösterirken gelin alma töreninde kız evinin önünde, tabancası ile sevinç gösterisi yapmak isteyen damat, kayınpederini kafasından vurmuş.
• Ayın ilk iki gününde yani ay gökyüzünde hiç görünmezken ehemmiyet arz eden işleri yapmamak gerektiği de söyleniyor. Karanlığın bastırdığı bu bir-iki gün de işlerin ters gittiği zaman dilimi olarak zikredilse de bu bilgi teyide muhtaç.
• Ay dolunay olduğunda (14. gün) Başak takımyıldızı da denilen Avva yıldızı doğar ve bu yıldız çok zararlıdır. Bu nedenle dolunaydan üç gün önce ve güç gün sonra ekim-dikim yapılmaz.
• Aynı şekilde bitkiler arasında aşılama da yapılmaz.
• Yapılırsa ne olur: Tohum çıkmayabilir, aşı tutmayabilir. Ağaçları kurt basar ve hastalıklı olur.
• Dikimler gece değil gündüz olmalıdır.
• 14. gün ile üç gün öncesi ve üç gün sonrasında ağaç budanırsa, ağaç zarar görür. Budamanın ay, yarımay hâlinden küçülmeye başlarken son üç dört günün gecesinde yapılması tavsiye edilir.
• Bitki öz suyu kökte değil de gövde de olduğu için kamerî takvimini 3. günü ile ila 14. arasında toplama yapılırsa meyve daha lezzetli olur.
• Dolunay günlerinde vücuttan pek kan çıkmaz. Özellikle de 12-13-14-15 ve 16. günlerde hacamat yapılmaz. Yapılsa da yeterince kan çıkmaz.
Hâsılı ayın hâlleri ile bizim hâllerimiz arasında iyi bilinmesi ve uygulanması gereken muazzam bir ilişki var. Önümüzdeki hafta idrak edeceğimiz Ramazan ayında ruh ve bedenimiz oruçla terbiye edilecek.
Bu terbiyenin yıl boyu devam etmesi için Eyyâmu'l-bi'z vakitlerini de oruçlu geçirmek, sıhhat ve ömür bereketi için çok isabetli bir davranış olacaktır. Ayrıca ay takvimini iyi öğrenip izlemenin de hayatımızı kolaylaştıracağını unutmamak gerek