Ayasofya açıldı, Türkiye’ye yapılan büyü bozuldu!
Ve nihayet 89 yıllık hasret bitti. Bugünü gösteren Allah’a hamd olsun. Sonsuz kere şükürler olsun. 1931 yılında mozayikleri tamir bahanesiyle ibadete kapatılan ve 1934 yılında çıkarılan bir kararname ile müzeye tebdil edilen Ayasofya Camii Şerifi aslında Türkiye üzerine kurulan sinsi bir büyü ve sihirdi. Bu sihir, Danıştay tarafından 2 Temmuz’da oy birliğiyle verilen kararın geçtiğimiz Cuma günü (10 Temmuz) açıklanması ve ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kararla Camii Şerif Diyanete devrederek ibadete açması ile bu sihir ve büyü bozuldu. Böylece Türkiye Fatih Sultan Mehmed Han’ın bedduasından da kurtulmuş oldu.
2729 sayılı Cumhurbaşkanlığı onayı şu şekildedir.
İstanbul İli, Fatih İlçesinde bulunan Ayasofya Camiinin müzeye çevrilmesi hakkındaki 24/11/1934 tarih ve 2/1589 sayı Bakanlar Kurulu Kararı, Danıştay Onuncu Dairesinin 2/7/2020 tarihli ve E:2016/16015, K:2020/2595 sayılı Kararı ile iptal edildiğinden, Ayasofya Camiinin yönetiminin 22/6/1965 tarihli ve 633 sayılı Diyanet İşleri Bakanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 35’inci maddesi gereğince Diyanet İşleri Başkanlığına devredilerek ibadete açılmasına karar verilmiştir.
TARİH: 10 Temmuz 2020
İMZA: Recep Tayyip ERDOĞAN / Cumhurbaşkanı
Hz. Peygamber'in Müjdesi
- Abdullah b. Bişr el-Ganevî, babasından nakille Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) şöyle buyurduklarını haber verir:
- "İstanbul (Konstantiniyye) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden emîr ne güzel emirdir. Onu fetheden ordu ne güzel ordudur."
İslam tarihi boyunca Hz. Peygamber’in övgüsüne mazhar olmak için pek çok kumandan İstanbul’u kuşattı, bu uğurda nice zahmetlere giriştiler. Ancak Allah-ü Teâlâ bu mübarek fethi Fatih Sultan Mehmed’e ve onun ordusuna nasip etti. Ayasofya, güzel emîrin ve güzel ordunun eliyle Müslümanların mâbedine dönüştü. Ve yüzyıllar boyunca etrafında birer gül goncası gibi boy atan kubbelere; Süleymaniye’ye, Beyazıt’a ve Sultanahmet’e ilham kaynağı oldu.
İstanbul hilafetin merkezi, İslam coğrafyasının merkezi olurken, Ayasofya işte bu merkezin çarpan nabzı ve atan kalbi hâline geldi.
İşte bu yüzden o elim mütareke günlerinden bile Ayasofya'ya düşman çizmesi ayak basamadı. 200 yiğit orada mevzilendi, kanlarıyla kapısını mühürlemeye yemin etti. Bugün Ayasofya’nın yeniden camiye tebdiliyle bu aziz kahramanların da ruhları şâd oldu.
Şimdi Danıştay 10. Dairesi tarafından 2 Temmuz tarihinde alınan kararın sonuç kısmını sizlerle paylaşalım...
Danıştay Onuncu Daire Kararı
Dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı, yukarıda yer verilen mevzuat, Anayasa Mahkemesi,
Yargıtay, Danıştay ve AIHM kararları kapsamında değerlendirildiğinde;
- ◙ Ayasofya'nın, statüsü muhafaza edilerek hukuk düzenimizle güvence altına alınan, özel hukuk tüzel kişiliğini haiz mazbut vakıf niteliğindeki Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı'nın mülkiyetinde olduğu,
- ◙ Ayasofya’nın, vakfedenin iradesi gereği sürekli şekilde cami olarak kullanılması için toplumun hizmetine sunulduğu, bedelsiz olarak kamunun istifadesine terk edilmesi yönüyle hayrat taşınmaz niteliği taşıdığı, tapu belgesinde de cami vasfı ile tescilli bulunduğu,
- ◙ Vakıf senedinin, hukuk kuralı etki, değer ve gücünde olduğu, vakfedilen taşınmazın vakıf senedindeki niteliğinin ve kullanım amacının değiştirilemeyeceği, bu hususun tüm gerçek ve tüzel kişilerle birlikte davalı idare için de bağlayıcı olduğu,
- ◙ Devletin, vakıf varlığının, vakfedenin iradesine uygun olarak kullanılmasını sağlama yönünde pozitif yükümlülüğü, vakıf mal ve hakları ile ilgili olarak vakfedenin iradesini ortadan kaldıracak şekilde müdahalede bulunmama yönünde de negatif yükümlülüğünün bulunduğu kuşkusuzdur.
- ◙ Bu durumda, Türk hukuk sisteminde kadimden beri korunarak yaşatılan vakfa ait taşınmaz ve hakların vakfiyesi doğrultusunda istifadesine bırakıldığı toplum tarafından kullanılmasına engel olunamayacağı, vakıf senedinde sürekli olarak tahsis edildigi cami vasfı dışında kullanımının ve başka bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varıldığından, bu hususlar dikkate alınmaksızın Ayasofya'nın cami olarak kullanımının sonlandırılarak müzeye çevrilmesi yönünde tesis edilen dava konusu Bakanlar Kurulu Kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Karar Sonucu
Açıklanan nedenlerle;
- 1. Dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının İPTALİNE,
- 2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam 788,00 TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
- 3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.950,00 TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, 4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
- Bu kararın tebliğ tarihini izleyen otuz gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 02/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.