Avrupa ‘dünyanın azınlığı’ olmaya hazırlanıyor
‘Coğrafi keşifler’ denilen sömürgeleştirme dönemi ve sanayi devriminden sonraki işgal soykırımları nedeniyle yaklaşık 300 yıldır dünya politikasında Avrupa’nın tahakkümü hâkim. ABD’nin de Avrupa’dan koparak yükseldiği düşünülürse, bir batı hükümranlığından bahsedilebilir. Batı bu nüfuzunu, her zaman nüfusu kullanarak yaptı. İşgal ettiği ve kendisine refah akışı sağlayan sömürgelerde nüfusu ya soykırım gibi yöntemlerle azaltarak ya da kültür-din-dil asimilasyonuyla baskı altına aldı. Fakat top ve tüfekle kurulan bu nüfuz, zamanın ruhuna yeniliyor. Dünya nüfusu farklı coğrafyalarda artarken, Avrupa’da hızla azalıyor. Zaten bir durgunluk döneminde olan Avrupa, ‘azınlık’ olmanın tadını yakın zamanda almaya hazırlanıyor.
Birleşmiş Milletlere göre bugün Avrupa nüfusu yaklaşık 750 milyonun biraz altında görünüyor. Fakat yapılan uzun vadeli projeksiyonlar gösteriyor ki bunlar daha Avrupa’nın iyi günleri. Avrupa kıtası, 2020’de 746 milyon 225 bin ile en yüksek nüfus kapasitesini gördü. Ve bu tarihten sonra kıta nüfusu için sert bir düşüş başladı. Avrupa tarihinde nüfus son iki yılda düştüğü kadar hiç düşmemişti.
1950’de 550 milyon olan nüfus, 1983’te ilk defa 700 milyonu geçerek 702 milyon olmuştu. 1950-1983 arasındaki 33 yılda Avrupa nüfusu 150 milyon kişi arttı. Bu, 33 yılda kıta nüfusunun yüzde 30’dan fazla arttığını gösteriyor. Fakat 1983’ten sonra 2022 yılına kadar geçen 39 yılda nüfus sadece 41 milyon arttı. Yani büyüme yüzde 6’da kaldı.
Avrupa’nın nüfus konusunda bu kadar zayıf kalmasının, onu besleyen diğer alanların gittikçe güçlenmesinden kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz.
- Yüksek refah seviyesi,
- ‘Birey’ düşüncesinin ‘toplum’ düşüncesinin önüne geçmesi,
- Ailenin zayıflaması,
- Yabancı işçiler sayesinde iş gücünde sorun yaşanmaması gibi nedenler, Avrupa’yı da düşman ilan edilen ‘üreme’ konusunda tembelliğe itti. 1960'lardan bu yana Avrupa'daki nüfus artış hızı önemli ölçüde düştü ve hatta 1990'ların ortalarında bizzat nüfusun kendisi düşmeye başladı.
Aslında Avrupa için durum düşünülenden de vahim. Zîra yaklaşık 750 milyon olarak hesaplanan Avrupa nüfusuna, Türkiye ve Rusya da dâhil ediliyor. Çünkü bu iki ülke olmadan Avrupa’nın toplam nüfusu küresel nüfusa oranla çok komik ve ‘güçsüz’ kalıyor. Yani 145 milyonluk Rusya ve 85 milyonluk Türkiye çıkarıldığında, Avrupa’nın yaklaşık 550 milyonluk bir nüfusu kalıyor. Sadece Avrupa Birliği ülkeleri hesap edildiğinde ise ortada 450 milyon gibi çok daha komik bir rakam kalıyor.
- Nüfus hızla kuruyor
- Bugün nüfus artış hızının dünya ortalaması yıllık %0,9 seviyesinde. Dünya nüfusunun artış hızının düşeceği ve nüfusun hızla yaşlandıktan sonra azalmaya başlayacağı projeksiyonuna yol gösteren bu oran, son 50 yılda resmen çakıldı. 1971 yılında %2,1 ile rekor kıran dünya nüfus artış hızı, 1974’te %2’nin altına düştü ve o günden sonra bir daha aynı seviyeleri yakalayamadı. Ve o tarihten sonra da düzenli olarak düştü ve düşmeye de devam ediyor.
- Avrupa’da ise durum daha vahim. Nüfus artış hızının en hızlı düştüğü kıta Avrupa. Kıta bu hâliyle dünya nüfusunun kara deliği gibi. 1962 yılında son kez %1’in üzerinde nüfus artışı gören Avrupa, bu tarihten sonra üremeyi düzenli olarak bıraktı. 1970’te Avrupa nüfusunun büyüme hızı sadece %0,63’tü. 1998 yılına gelindiğinde ise Avrupa nüfusu bırakın büyümeyi, %0,07 oranında azalmaya başlamıştı. Devlet teşvikleriyle nüfus artışı sağlanmaya çalışıldı ve çeşitli avantajlar verilerek Avrupalılar üremeye teşvik edildi. Hatta bundan sonuç da alındı. Fakat 2011’den sonra işler yine tersine döndü. Bugün Avrupa’nın yıllık nüfus artış hızı, dünya ortalaması olan %0,9’un çok altında, %0,06 seviyesinde.
- Fakat bu sayılar da yanıltıcı olabilir. Avrupa’daki 48 ülkeden 17’sinin nüfusu her yıl düzenli olarak düşüyor. Listede başı Litvanya, Letonya, Bulgaristan, Romanya ve Bosna Hersek çekiyor. Nüfus artış ortalamasını yükselten beş ülke ise Lüksemburg, İrlanda, Norveç, İsviçre ve Monako.
Hayat kurtaran mülteciler
Avrupa’nın nüfus açısından sıkıntı yaşaması, temelde iş gücü piyasasında yaşayacağı problemlerden kaynaklanıyor. Avrupa ülkelerinde çalışan açığı her yıl düzenli olarak artıyor. 2022 yılında AB üyeleri arasında işçi açığı oranı yüzde 3 oldu. İki yıl önce bu oran yüzde 1,6'ydı. İşçi açığının en fazla olduğu ülke yüzde 5,1 ile Hollanda. 2022’nin ikinci çeyreğinde Almanya’da açık iş sayısı 1 milyon 910 bin oldu.
AB İstatistik Ofisi verilerine göre Covid-19 salgını sonrası Avrupa’da iş gücü açığı artmaya devam ediyor. Koranavirüs oyunu öncesi 2019 yılının son çeyreğinde yüzde 1,9 olan bu açık, 2020’nin ilk çeyreğinde yüzde 1,6’ya kadar gerilemişti. Açık, bu tarihten itibaren kademeli olarak artarak yüzde 3’e ulaştı.
Almanya’ya 2 milyon işçi lâzım
Oran olarak değil de sayı olarak bakıldığında, Avrupa ülkelerinde açık işçi sayısının en yüksek olduğu ülke açık ara Almanya. 2022’de Almanya’da açık işçi sayısı 1 milyon 910 bin oldu. Nisbi olarak en yüksek açık veren Hollanda ise sayı bakımından 476 bin açıkla ikinci sırada yer alıyor.
- Avrupa nüfusunun özellikleri
- Avrupalıların yaptığı hesaba göre, Avrupa’nın en büyük iki ülkesi de aslında Avrupa’da değil. 145 milyonluk Rusya ve 85 milyonluk Türkiye, Avrupalılar tarafından Avrupa’nın nüfus açısından en büyük iki ülkesi olarak gösteriliyor. Tamamı Avrupa kıtasında yer alan ülkeler açısından bakıldığında, Almanya 83,9 milyon ile en yüksek nüfusa sahipken, onu sırasıyla 68,2 milyon ile İngiltere ve 65,4 milyon ile Fransa izledi. Avrupa'da yaklaşık 386,5 milyon kadına karşılık 361,2 milyon erkek yaşıyor.
- Avrupa'nın en büyük şehirleri de yine Avrupa kıtasında değil. 16 milyon nüfuslu İstanbul ve 13 milyon nüfuslu Moskova en kalabalık şehirlerin başını çekiyor. Onu 8,8 milyonla Londra, 3,6 milyonla Berlin, 3,3 milyonla Madrid izliyor. Paris 2,2 milyon kişiyle ilk 10’da bile yer almıyor.
10 yılda bir ‘milyar artma’ devri kapandı
Dünya üzerinde bugüne kadar yaşamış insan sayısı da tartışmalı. Fakat genel kanaat, bugüne kadar dünya üzerinde 100 milyar insan yaşadığı yönünde. Bugün ise toplam nüfus 8 milyarın biraz üzerinde.
BM verilerine göre dünya nüfusunun ilk defa ‘bir milyarı’ geçmesi 1804 yılında gerçekleşti. Nüfusun ikiye katlanıp 2 milyar olması, başka bir ifadeyle bir milyar daha artması 123 yıl sürdü. 1927'de iki milyara ulaşan dünyanın 1960'ta üç milyara ulaşması sadece 33 yıl sürdü. Gittikçe hızlanan nüfus artışı, dünya nüfusunun 1974'te dört milyara ulaşmasını sağladığında 14 yıl geçmişti. 1987'de beş milyara ulaşması 13 yıl, 1999'da altı milyara ulaşması 12 yıl aldı. Birleşmiş Milletler, dünya nüfusunun Ekim 2011'de yedi milyara ulaştığını açıkladı. Yani 12 yılda bir milyar insan daha arttık.
Küresel nüfus, Kasım 2022'de sekiz milyara ulaştı. Yani dünya bugüne kadarki en hızlı bir milyarını yaparak 11 yılda bugünkü nüfusuna ulaştı. Ancak bu rekor artışın zirve olduğu ve artış hızının buradan düşeceği tahmin ediliyor. Dünya nüfusunun bir milyar daha artarak 9 milyara ulaşmasının 15 yıl sonra 2037'de gerçekleşmesi beklenirken, 2057'de 10 milyara ulaşması 20 yıl alacak.
Yüz kişiden sadece 7’si Avrupalı
Hollanda’daki Groningen Üniversitesi’nin yaptığı çalışmaya göre 1820’de dünya nüfusu 1 milyar 40 milyon civarındaydı. Aynı tarihlerde Avrupa nüfusu 169 milyondu. Yani tahmini rakamlara göre Avrupa nüfusu, tüm dünya nüfusunun %17’sini oluşturuyordu. 1870 yılındaki nüfus projeksiyonuna göre dünya nüfusu 1 milyar 270 milyondu ve 240 milyonluk Avrupa’nın bu nüfustaki payı %18.8’di.
1900’lerin başı Avrupa nüfusunun genel nüfusa oranında zirve yaptığı dönem oldu. 1913’te 1 milyar 791 milyon olan dünya nüfusunun %19’u Avrupa’da yaşıyordu. Fakat 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren işler değişti. 1950’de dünya nüfusu 2 milyar 524 milyon iken, Avrupa nüfusu 445 milyonda kaldı. 1973’te Avrupalıların genel nüfusa oranı %13,5 oldu. 1998’de ise ilk defa tek hâneye inerek %9,3 oldu. 2023 yılında yani dünya nüfusunun 8 milyarı biraz geçtiği bu yıl, Avrupa’nın toplam nüfusu 570 milyon olarak sayıldı. Küresel nüfusun sadece % 7,1’i olan bu oran, Avrupa için tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor.