Artık her şey bir kıvılcıma bakıyor

Artık her şey bir kıvılcıma bakıyor
Artık her şey bir kıvılcıma bakıyor

Türkiye, Eurofighter ve gemi motorları için Almanya'dan, F-16 ve uçak motorları içinse ABD'den onay beklerken, soykırım çetesi bir binada toplanmış bebek kâtilini ayakta alkışlıyordu.

Müslüman Türklerle Yahudiler arasındaki bilek güreşi tüm cephelerde devam ediyor. Mücahidlerin Büyük Gazze Direnişi esnasında İsrail, bir yandan işgal haritasını Lübnan'a doğru genişletmek için hazırlık yaparken aynı zamanda Suriye'deki PKK/YPG'yi silah ve personel bakımından güçlendiriyor.

Amerikan Merkez Komutanlığı'na (CENTCOM) bağlı YPG elebaşının "100 bin askerle direnişe hazırız" mesajı, Yahudilerin Türkiye sınırında yeni bir savaş başlatmaya niyetlendiğini gösterdi. Bu esnada CIA-Mossad-MI6 ise IŞİD/DEAŞ'ı yeni görevlere ısındırıyor.

Hamas'a karşı 'cihad' ilan eden örgüt -CENTCOM'a göre- yeniden yapılanmak istiyor. PKK ise sahiplerinin açıklamasıyla eşzamanlı olarak, Suriye kuzeyinde hapishanelerde tuttuğu sözde DEAŞ üyesi yabancı pasaportlulardan 1500'ünün salıverildiğini duyurdu.

Şüphesiz ki uzun zamandır insanların ve toplumların zekasıyla böylesine alay edilmemişti.

Amerikan kongresi soykırımı açıkça alkışladı

24 Temmuz 2024 günü ABD Kongresi, bebek kâtili Benjamin Netanyahu'yu ayakta alkışladı. Gazze kasabına yönelik mide bulandıran kutsama yarışı, Batı zihninin çürümüşlüğünü bütün dünyaya açık biçimde gösterdi. Koca salonda 'soykırımcı savaş suçlusu' yazılı protesto mesajını Netanyahu'ya doğru kaldırabilen tek kişi, Temsilciler Meclisi üyesi Rashida Tlaib oldu.

İnsanlığın sükût ettiği utanç gününün hemen öncesinde Alman Başbakanı Olaf Scholz ise soykırımcıya bir kez daha yaltaklandı ve İsrail'e karşı küresel ölçekteki boykot kararlarını ahlâksızca bulduğunu belirtti.

Bu sırada Eurofighter savaş uçakları için Almanya'dan, F-16 anlaşması içinse ABD'den onay bekleyen ülke ne yazık ki Türkiye oldu. Perde gerisinde birbiriyle savaş halindeki taraflar, kamera önünde yine pazarlık halindeymiş gibi davranmaya devam ediyor.

Rusların Akkuyu Nükleer Santrali'nde kullanılacak türbinleri Alman Siemens'ten sipariş ettiği, Berlin yönetiminin ise bu kritik parçaları göndermeye yanaşmadığı ortaya çıkalı ise çok olmadı.

Türbinlerin gönderilmeyeceği anlaşılınca Moskova, parçaları satın almak için rotayı Çin'e kırdı. Bu durum nükleer santralin faaliyete başlamasını bir süre daha geciktirecek.

Gemi ve uçak motorunda da anlaşma yok

Tabii ki sorunlar bununla bitmiyor. ABD-İsrail sömürgesi Almanya, Türk tersanelerine gemi motoru da göndermiyor. Türkiye'nin savaş gemisi üretimini yavaşlatmaya niyetlenen Berlin, malını satamamış olmayı ise hiç umursamıyor.

TUSAŞ Motor Sanayii-TEI, HÜRJET'e güç veren F404 motoruyla F-16 motoru F110 serisini lisans altında yerli olarak üretmek istiyor. Şirket böylelikle gerek HÜRJET'in gerekse de Millî Muharip Uçak KAAN'ın ilk modellerindeki motorlara dair tedarik şüphesini ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

Bu sırada Ankara 40 adet F-16, 79 adet modernizasyon kiti ve yüzlerce füzeyi içeren 23 milyar dolarlık paket konusunda Washington'a yeni bir liste iletti. F-16'ların Eskişehir'de montajlanması, modernizasyon kitlerinin ise savaş uçaklarına TUSAŞ'ta entegre edilmesi talep ediliyor.

Yahudilerin yönetimindeki Amerikan savunma endüstrisi, şimdiye dek bu taleplerin hiçbirine 'evet' demedi. Taraflar sanki karşılıklı alım-satım anlaşması yapmaktan ziyade birbirlerini oyalayıp zaman kazanmaya çalışıyor gibi görünüyor.

Peki o sırada çevremizde ne oluyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Zirvesi dönüşünde ABD Başkanı Biden'ın "F-16 sorununu 3-4 hafta içinde çözerim" dediğini söyledi. Biden bu sözü verdikten sonra başkanlıktan elini eteğini çekti. Bununla da yetinmedi; Kasım seçimlerinde aday olmayacağını ve Kamala Harris lehine yarışı bıraktığını açıkladı.

ABD başkanlığının favorisi Donald Trump ise bir suikast girişimini beyni dağılmadan kılpayı atlattı. Yani Washington ile Ankara arasındaki o 'büyük anlaşma' ufukta görünmüyor. En azından Kasım ayındaki seçimlere kadar.

İsrail güdümlü müesses nizamın Türkiye'yi çevreleme stratejisinde de en ufak bir geri adım emaresi yok. Türkiye'ye yakın Yunan adalarına SİHA'lar için erken uyarı istasyonları kuruldu. Şimdilik 7 ayrı noktaya İsrail yapımı elektronik harp sistemleri yerleştirildiğini Yunan Kathimerini açıkladı.

Atina envanterindeki F-16'ları Viper seviyesine yükseltmekte olan Washington ise Yunan ordusunu 1000 kilometre menzilli seyir füzesi AGM-158 ile donatmayı tasarlıyor. TUSAŞ'ın hayalet uçağı ANKA-3'e bir muadil arayan Yunan Genelkurmayı da Dassault'un deney amaçlı ürettiği insansız delta kanat nEUROn için Fransızlara ortak üretim teklifi götürdü.

Bu esnada Güney Kıbrıs'ın güney kıyılarında bir zamanlar Türklerin yaşadığı Tatlısu'ya (Mari) büyük bir deniz üssü inşa edilecek. Üssün taşeronluğunu Kıbrıs Rumlarıyla anlaşan Yunanistan üstlendi. Perde gerisinde ise ABD ve İsrail'in bulunduğu gerçeği sır değil.

Suriye kuzeyinden güney Kafkasya'ya

Suriye kuzeyinde emperyalizmin vekil terör örgütü PKK/YPG, 100 bin kişilik milis gücüne ulaştığını iddia ederken, Irak'ta Türkiye sınırından biraz daha güneye, Süleymaniye'ye inen müesses nizam, burada PKK için eğitim kampları, dron üretim atölyeleri ve pilot eğitim kursları açtı. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne maksimum zararı vermek için teröristler artık 'dronlanıyor'.

Washington-Tel Aviv hattı, Ağrı Dağı'nın doğu yakasını da boş bırakmıyor. Amerikan ordusu geçtiğimiz yıl küçük ölçekli giriştiği tatbikat denemesini bu sene daha da geliştirdi. Avrupa ve Afrika'da görevli bazı Amerikan askerleriyle Kansas Ulusal Muhafız Birliği, 15-24 Temmuz tarihleri arasında Erivan'da Ermeni ordusuyla ortak tatbikat düzenledi.

Eagle Partner-2024 tatbikatı sırasında Ermenilere modern termal görüntüleme sistemi dağıtıldı. Fransızlar ise bu esnada Ermeni ordusunu Mistral-3 hava savunma sistemiyle donatıyordu. Rusya ile bağlarını hızla kopararak Amerikan vesayeti altına girme kararı alan Nikol Paşinyan yönetimi, NATO standartlarını benimsemiş bir ordu oluşturmayı hedefliyor.

Ermenistan'da yeni model eğitimlerde kullanılmak üzere inşa edilen çok sayıda garnizon için ödenek ABD'den geliyor. Washington sadece ordunun değil, Ermeni polisinin de ruhuna nüfuz ediyor. ABD yönetimi Erivan'da bir polis merkezi inşa ettirdi; güvenlik güçlerinin kullanacağı polis araçları ve devriye motorları bile ABD parasıyla alındı.

Washington-Tel Aviv hattı, bir savaş durumunda Türkiye'ye karşı kullanacağı vekil güçlerden maksimum verim elde etmeyi hedefliyor.

Dünya öyle bir duruma geldi ki, şimdi her şey sadece bir kıvılcıma bakıyor.