Alın size barış!

​Barış Pınarı’nın muhatapları her mecrada öfke kusadursun, Suriye’de adrese teslim mesajlar PKK/YPG’den geldi.
​Barış Pınarı’nın muhatapları her mecrada öfke kusadursun, Suriye’de adrese teslim mesajlar PKK/YPG’den geldi.

Afrin’de Rus muhabir, eli silahlı bir PKK/YPG’liye soruyor: -Niye sivil giyindiniz? -Türk saldırılarından korunmak için. Onlar sivilleri vurmazlar.

Barış Pınarı Harekâtı nihayet başladı. ABD, Avrupa ve İsrail destekli açık işgal girişimini bertaraf etmek üzere 2015 Temmuz’undan beri süren operasyonlar silsilesinin son halkası bu. Albay Ralph Peters’ın 2006’da dünyaya ilan ettiği ve bu bölgede pek çok devleti bölüp parçalamayı amaçlayan ‘Kanlı Sınırlar’ haritasına verilen en net cevap belki de. “Tanrı’yı kıyamete zorlayan” Evanjelist-Siyonist ittifak bugünlerde kendi kıyametini yaşıyor. Suriye iç savaşında bundan 6 yıl önce rejim tam tükenmek üzereyken DEAŞ (IŞİD) adında bir maymuncuk icat ederek iç savaşı uzatan ve PKK’yı ‘halkları şeytandan kurtaran melek’ olarak lanse eden küresel çetenin tiyatrosu artık iflas etti. ABD Başkanı Trump’ın bile sürdürmeyi göze alamayarak dağıtmak zorunda kaldığı o mizansenin çöküşü, İsrail’e PKK için dua etmekten başka seçenek bırakmadı.

İsrail Milletvekili Naftali Bennett: İsrail halkı olarak şu anda Türkiye’nin saldırısı altındaki Kürt halkına dua ediyoruz. Bundan çıkaracağımız ders çok basit. Yahudi devleti kaderini asla ABD’nin de aralarında bulunduğu başkalarının eline bırakmayacak.

Henüz 4 yıl önce Cizre, Nusaybin, İdil, Kızıltepe, Şırnak ve Diyarbakır’da kanton kurmaya yeltenmiş ancak çok geçmeden sokağa inen esas devlet tarafından püskürtülmüş terörist sürüsü, hendek içi ya da barikat arkasında çıkardığı kadın kıyafetlerini Suriye kuzeyinde yeniden kuşandı. Bir süredir savaşın kendisinden bile daha önemli hale gelen ‘propaganda silahı’ ABD ve Avrupalıların desteklediği tüm 3 - 4 harfli örgütlerin kural tanımaz aparatı oldu. Yeri gelmişken, coğrafya tasarımcılarının petrol-uyuşturucu bekçisi olarak istihdam ettiği bu 3 - 4 harflileri, yani PKK ve türevlerini hatırlayalım: KCK, TAK, YPS, HDP, HPG, YPS, DTK, YDG, YJA, YBŞ, YJE, PÇDK, PYD, YPG, SDG, PJAK, YRK, HPJ, DBK, PSU, YPJ...

Türkiye’yi ayrı, İran ile Irak’ı da ayrı isimlerle vurmaya çalışıp DEAŞ-PYD tiyatrosuyla işgal ettiği Suriye’de NeoCon haritasına güdümlenen ve bu amaçla ABD’ye karşı kim varsa bölgeden kovan katillerin büründüğü maskeler alfabede neredeyse harf bırakmadı. Mehmetçiğin kararlı mücadelesiyle köşeye sıkışan örgütün kulağına ise CIA-MOSSAD ittifakı sürekli taktik fısıldıyor. Küresel terör masasının propaganda başlıkları ise Batı medyasınca şöyle servis ediliyor: “Siviller öldürülüyor”, “Türk ordusu katliam yapıyor”, “Çocuklar vuruluyor”, “Kiliseler saldırı altında”, “DEAŞ’la mücadele eden özgürlük savaşçıları yok olmak üzere.”

PKK’nın paravan kuruluşu SDG: Türk savaş uçakları sivillerin yaşadığı mahalleleri bombaladı.

Kimi zaman İsrail’de vurulan bir tankın görüntüsünü “Türk tankları alevler içinde, bu daha başlangıç” mesajıyla paylaşan, kimi zaman Rus uçağının füzeyle yıktığı evlerden birinin enkazını gösterip “TSK çocukları vurdu” yalanıyla servis eden ŞEBEKE, İslam nefretiyle malul Batı zihnini beslemek için gerçek dışı içerikler üretiyor. ŞEBEKE, propaganda savaşında herhangi bir kural da tanımıyor. Sovyetler’in dağılması sonrası Ermenistan’ın işgal edip halkı toplu halde katlettiği Hocalı’daki görüntüler bile şu günlerde PKK için kullanılabiliyor. Sosyal medyada yalanın gerçeklerden daha hızlı ve ne yazık ki daha etkili yayıldığı ‘âhirzaman’, savaşın cephede olduğu kadar sanal ortamda da ciddiyetle yürütülmesini bizlere mecbur kılıyor.

Barış Pınarı’nın başlayacağı istihbaratını Amerikalı subaylardan alan PKK’nın Suriye’deki elebaşı Ferhad Abdi: “Türk ordusu sınırı geçerse çağın direnişiyle karşı karşıya kalacak.”

Rus uçağının füzeyle yıktığı evlerden birinin enkazını gösterip “TSK çocukları vurdu” yalanıyla servis eden ŞEBEKE, İslam nefretiyle malul Batı zihnini beslemek için gerçek dışı içerikler üretiyor. ŞEBEKE, propaganda savaşında herhangi bir kural da tanımıyor. Sovyetler’in dağılması sonrası Ermenistan’ın işgal edip halkı toplu halde katlettiği Hocalı’daki görüntüler bile şu günlerde PKK için kullanılabiliyor.
Rus uçağının füzeyle yıktığı evlerden birinin enkazını gösterip “TSK çocukları vurdu” yalanıyla servis eden ŞEBEKE, İslam nefretiyle malul Batı zihnini beslemek için gerçek dışı içerikler üretiyor. ŞEBEKE, propaganda savaşında herhangi bir kural da tanımıyor. Sovyetler’in dağılması sonrası Ermenistan’ın işgal edip halkı toplu halde katlettiği Hocalı’daki görüntüler bile şu günlerde PKK için kullanılabiliyor.

Afrin’de de aynı tehdidi savururken “Burası Türkiye’nin Vietnam’ı olacak” diyen teröristbaşı, ABD askeriyle karıştırma gafletine düştüğü Mehmetçiği ilçe merkezindeki hükümet binasında gördüğünde, orayı bir daha gelmemek üzere terk etmişti. Barış Pınarı ile birlikte Trump’ın kendilerine ihanet ettiğini düşünen örgüt, klasik davranış kalıplarından birine daha başvurarak Şam rejimine yanaşmak istedi ancak rejimin cevabı sert oldu: “ABD-İsrail destekli terörist milislerle hiçbir şey müzakere etmeyeceğiz!” Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı harekâtı Ankara’da iktidarla muhalefeti birleştirdiğinde ise ŞEBEKE’nin Türkiye ayağı devreye girerek ‘barış’ sloganına sarıldı.

HDP: Meclis bir savaş tezkeresini daha onayladı. Lüks odalarında oturarak gençlerin hayatlarıyla oynayanlar, annelerin gözyaşlarını siyasetlerine alet edenler bilsinler ki biz bu suça ortak olmadık, olmayız. İşte Saray’ın milli ordusu! Bunlar IŞİD artığı ÖSO çeteleri, bunlar Afrin yağmacıları. Bu savaş Rojava’da barış içinde yaşayan Alevileri, Ezidîleri, Süryanileri, Türkmenleri, Ermenileri, Arapları hedef alıyor.

Ne vakit yok olma aşamasına gelse zaman kazanmak için barış sloganına sarılmak bu örgütün temel düsturlarından biri durumunda. Türkiye’yi güneyden kuşatacak bir koridorla ABD-İsrail güdümlü devletçiğe her kim itiraz etse devreye ‘barış’ argümanı giriyor. PKK’nın Meclis’teki kolu HDP, ‘lüks odalarda oturanların gençlerin hayatlarıyla oynadığını’ iddia etti ama kaçırılmış çocuğunu bulmak için Diyarbakır’daki örgüt binası önünde haftalardır eylem yapan annelere tabii ki değinmedi. Nitekim Kabil-Londra hattında uyuşturucu ticaretini elinde tutan terör örgütü için ülkelerin güvenlik kaygıları da olamazdı, işgal girişimine karşı operasyon planları da… Zaten terör baronlarının kimyasal haplarla köleye çevirdiği gençlere ağlayan anneler onlar için çoktandır ‘hain’di.

HDP Milletvekili Sezai Temelli: Türkiye derhal savaşa son vermeli, Suriye topraklarından çekilmelidir. Kuzey ve doğu Suriye’ye yapılan tek taraflı saldırıya son verip kayıtsız-şartsız bu ülkedeki askeri varlığını sonlandırmalıdır.

Suriye’nin yüzde 30’unda hüküm süren ABD askerlerini geçtik; şimdiye dek bu ülkeye yüz binin üzerinde milis kuvvet taşıyan İran’a ya da kentleri bombalarıyla harabe yığınına dönüştüren Rusya’ya bir tek tepkisi görülmemiş HDP’li Temelli, geçtiğimiz yıl Yüksekova’da PKK’nın öldürdüğü 11 aylık Bedirhan bebeğe (Karakaya) değinmeyi unuttu. Tıpkı örgüt bombalarıyla şehit olan 3 yaşındaki Ceylin Naz’ı, 4 yaşındaki Aleyna’yı unuttuğu gibi. Belediye başkanıyken Kandil’den gelen çocuk yaştaki ‘yoldaş’ın esas duruşta sorguya çektiği Ahmet Türk de gecikmeden katıldı barış kervanına. FETÖ’cü teröristlerin hücre evdeki mahrem imamlara kayıtsız şartsız itaat edişine benzer bir hiyerarşiden ses verdi Türk.

Görevden alınan HDP’li Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk: Yaşamım boyunca barış dedim. Bu ülkeye bu gün barış gelsin Allah yarın canımı alsın demiştim; şimdi tekrar söylüyorum şu saçma sapan savaşların yerine barış olsun Allah şu an canımı alsın!

Sabık belediye başkanı, devletin halka hizmet götürülmesi için gönderdiği paraların Kandil’e nasıl gittiğinden ve Mardin sınırları içerisinde bulunması gereken bazı iş makinelerinin Suriye kuzeyinde ne amaçla tünel kazdığından tabii ki bahsetmedi. Zira cümlenin içinde ‘barış’ varsa bunları sorgulamak yersizdi. ŞEBEKE’nin mobilize ettiği Avrupalı PKK’lılar Almanya ve Fransa’da sokaklara çıkarken, Ahmet Türk’ün ‘lüks odalarda sefa süren’ torunu Heja Türk, sosyal medyada solculuk oynadı biraz.

Mehmetçiğin kararlı mücadelesiyle köşeye sıkışan örgütün kulağına CIA-MOSSAD ittifakı sürekli taktik fısıldıyor. Küresel terör masasının propaganda başlıkları ise Batı medyasınca şöyle servis ediliyor: “Siviller öldürülüyor”, “Türk ordusu katliam yapıyor”, “Çocuklar vuruluyor”, “Kiliseler saldırı altında”, “DEAŞ’la mücadele eden özgürlük savaşçıları yok olmak üzere.”
Mehmetçiğin kararlı mücadelesiyle köşeye sıkışan örgütün kulağına CIA-MOSSAD ittifakı sürekli taktik fısıldıyor. Küresel terör masasının propaganda başlıkları ise Batı medyasınca şöyle servis ediliyor: “Siviller öldürülüyor”, “Türk ordusu katliam yapıyor”, “Çocuklar vuruluyor”, “Kiliseler saldırı altında”, “DEAŞ’la mücadele eden özgürlük savaşçıları yok olmak üzere.”

Heja Türk: İçimde tarifsiz bir öfke var. Kürdistan’ı bu köpeklere yem ediyorlar. Lanet olsun. Lanet. Kahrolsun Türk emperyalizmi!

Barış Pınarı’nın muhatapları her mecrada öfke kusadursun, Suriye’de adrese teslim mesajlar PKK/YPG’den geldi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ‘Rojava’da DEAŞ’lıların bulunduğu cezaevini bombaladığını iddia eden terör örgütü, kendileri için DEAŞ’la mücadelenin artık ikinci planda kaldığını belirtiyordu. Öyle ya; önlenmesi gereken birincil tehdit her daim Türkiye olmalıydı! ABD ve Avrupa’ya “DEAŞ’lıları serbest bırakacağım” mesajı veren örgüt, Kilise önünde bildiri okuttu, militanlara mabedde İncil öptürdü. Bu mekanların muhtemelen sonradan bomba yağdırıp “Türkler burayı da vurdu” yalanına zemin hazırlamak için özenle seçilmiş olması dikkatlerden kaçmadı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu: “İsrail, Türkiye’nin Suriye’deki Kürt bölgelerine yönelik işgalini şiddetle kınıyor ve etnik temizliğine karşı uyarıda bulunuyor. İsrail, cesur Kürt halkına insani yardımı sağlamaya hazırdır.”

DEAŞ’ın bugüne dek bir kez bile saldırmadığı İsrail’deki Siyonist katil, Müslümanların kanıyla renk değiştirmiş elini bu mesaj için çalıştırdı. 2017’de Kuzey Irak’taki referandum hamlesi çöpe gittiğinden beri kartlarını daha açık oynadı Netanyahu. Vekalet savaşında ŞEBEKE’nin belirgin bir yöneticisi oldu. Vâdedilmiş topraklar üzerinde hüküm sürmeye giden yol, paramparça edilmiş bir Ortadoğu’dan geçiyordu. Nil-Fırat arasındaki havzanın kuzey ucu tam da bu nedenle Rojava projesi ile işgal edilecekti. Bu amaçla hazırlanmış DEAŞ-PKK tiyatrosu sırasında pek çok il ve ilçe bombalarla boşaltıldı. ‘Etnik temizlik’ savını öne sürenler, Suriye’de temizliğin en âlâsını yaptılar. Bu nedenle, ülkenin kuzeyindeki evlerinden kovulan 550 bin kişinin Türkiye’ye sığındığını, 3,5 milyonu aşkın mülteciden 300 bininin Kürt olduğu gerçeğini ne Netanyahu’dan duyabildik ne HDP’den ve ne de Türk Tabipler Birliği’nden.

TTB, DİSK, KESK, TMMOB: Bu toprakların ihtiyacı adalet, demokrasi ve barıştır. Böylesi bir askeri maceranın hiçbir sorunu çözmeyeceğini, aksine ülkemizin temel sorunlarını derinleştireceğini görenler için, göz göre göre susma zamanı değildir.

Üzerine villa yaptıkları Kaz Dağları’ndaki maden ocağına karşı ‘ağaç’ bahanesiyle ayaklanmış sanatçılardan da ses çıkmadı. Barış Pınarı Harekâtı sırasında PKK, Suriye kuzeyinde işgal ettiği bölgelerden Türkiye güneyindeki ilçelere havan mermisi yağdırdı. Saldırılarda onlarca masum sivil hayatını kaybetti; bunlardan biri de Akçakale’de 9 aylık Muhammed Ömer bebek oldu. Mezkûr sanatçılar, beşiğinde bir bebeği bombayla şehit eden canilere birkaç cümleyle bile tepki gösteremedi. Bu kahredici suskunluk sürerken Tel Abyad ve Rasulayn’da PKK’lılar, sözde üniformalarını çıkarıp kot pantolon ve tişört giymeye başlamıştı. Kendilerine gerilla diyen ‘sivil’ maskeli kiralık katillere TTB, DİSK, KESK ve TMMOB gibi örgütlerden kınama gelmedi. Onların bu işe dilsiz kalışı kimseyi şaşırtmadı.

Coğrafyadaki Kürtleri kendi amaçları doğrultusunda kullanmak isteyen güçler -buna Batı basını ve pek çok lider dahil- bugün terör örgütü PKK’yı, mazisi şeref levhalarıyla dolu Kürt milletinin temsilcisi gibi göstermeye uğraşıyor. Mevcut propaganda makinesi kurduğu cümlelere ‘PKK/YPG’ ile değil ‘Kürtler’ ifadesiyle başlıyor. Bu büyük oyuna Barış Pınarı Harekâtı ile karşı koyan Türkiye için mücadele oldukça çetin geçecek.
Coğrafyadaki Kürtleri kendi amaçları doğrultusunda kullanmak isteyen güçler -buna Batı basını ve pek çok lider dahil- bugün terör örgütü PKK’yı, mazisi şeref levhalarıyla dolu Kürt milletinin temsilcisi gibi göstermeye uğraşıyor. Mevcut propaganda makinesi kurduğu cümlelere ‘PKK/YPG’ ile değil ‘Kürtler’ ifadesiyle başlıyor. Bu büyük oyuna Barış Pınarı Harekâtı ile karşı koyan Türkiye için mücadele oldukça çetin geçecek.

HDP Milletvekili Saruhan Oluç: “ABD’ye karşı çıtınız çıkmıyor” diye konuşuyorsunuz. Sizin çıtınız çıkmıyor, bütün iş birliğini siz yapıyorsunuz. Yıllarca ABD emperyalizmine karşı mücadele etmiş bizleriz. Deniz Gezmiş’lerden, Mahir Çayan’lardan söz ediyorum.

Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan yaşasaydı ne yaparlardı bilinmez ancak bu kişilerin kurduğu örgütler şimdi Suriye’de Mehmetçiğe karşı savaşıyor. Gezmiş’in üyesi olduğu Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) ile Çayan’ın kurduğu Türkiye Halk Kurtuluş Partisi (THKP-C) gibi oluşumların müzahir olduğu sol örgütlerin neredeyse tamamı şimdilerde PKK saflarında ‘emperyalizme karşı mücadele’ ediyor. 15 Temmuz öncesi mart ayında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, TSK içine sızdırdığı hainlere ‘Kapadokya sakinleri’ diye seslenip ezoterik imgelerle darbe talimatı verirken, küresel terör masası da tüm marjinal örgütleri ittifak halinde sahaya sürmüş, buna bir de isim koymuştu: Halkların Birleşik Devrim Hareketi! TKP/ML, PKK, THKP-C/MLSPB, MKP, TKEP-LENİNİST, TİKB, DKP, Devrimci Karargah, MLKP ve Proleter Devrimciler Koordinasyonu’nu tek çatı altına toplayan HBDH, Türkiye’nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları sırasında DEAŞ’la birlikte Mehmetçiğe karşı saf tuttu. Bu terör koalisyonunu kimlerin yönlendirdiği sorusu ise Sovyetler’in olmadığı bir ortamda oldukça saçma kalıyor.

ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas: Onlar kendilerine resmi olarak YPG diyorlardı ki Türkler, bunun PKK ile aynı olduğunu söylüyor. Biz bunun üzerine onlara isimlerini değiştirmeleri gerektiğini söyledik. Mesela, YPG dışında kendinizi nasıl adlandırmak istersiniz? Bir gün sonra adlarının ‘Demokratik Suriye Güçleri’ olduğunu ilan ettiler. Adlarının ortasına ‘demokratik’ ifadesini koymalarının zekice bir hamle olduğunu düşündüm. Bu, onlara bir miktar itibar sağladı.

Coğrafyadaki Kürtleri kendi amaçları doğrultusunda kullanmak isteyen güçler -buna Batı basını ve pek çok lider dahil- bugün terör örgütü PKK’yı, mazisi şeref levhalarıyla dolu Kürt milletinin temsilcisi gibi göstermeye uğraşıyor. Mevcut propaganda makinesi kurduğu cümlelere ‘PKK/YPG’ ile değil ‘Kürtler’ ifadesiyle başlıyor. Bu büyük oyuna Barış Pınarı Harekâtı ile karşı koyan Türkiye için mücadele oldukça çetin geçecek. Kürt sanatçı Şivan Perver’in bile “Yeter ulan yeter! Sizin devletinizi de kuran biziz lan! Ne istiyorsunuz Kürdistan’dan?” diyerek ağzını bozduğu bir ortamda doğru yoldan şaşmamak artık özel bir çaba istiyor. İşgal cephesinin hay-huyları bir yana, sanırım biraz da şu sese kulak vermek gerekiyor:

TSK destekli Suriye Milli Ordusu’nun Kürt Komutanı: “Ben Kürt’üm. Biz Rasulayn’ı kurtarmaya geldik. Halkımız bizden korkmasın, biz de Kürt’üz, halkımızı seviyoruz.”