Akıma kapılıp çarpılmayın: Tiny House / Küçük ev
Koronovirüs sürecinde eve kapanan vatandaşlar öyle darlandı ki etkileri hâlâ sürüyor. Şehirli insanlar tabiatın, nefes almanın kıymetini anlamaya başladı. Uzaktan çalışmanın da etkisiyle çoğu beyaz yakalının gözünü kapatıp, Türkiye haritasına parmak basarak yaşayacağı yeri seçtiğini görüyoruz. Bir de ‘asrın depremi’ üstüne gelince büyükşehirler olmasın da neresi olursa olsun düşüncesi iyice yerleşti.
Konut satışları TÜİK’e göre Türkiye genelinde Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 35,6 azalarak 85 bin 652 oldu. Patır patır ev alan yabancılar bile yavaş yavaş elini çekti. Yabancılara yapılan konut satışları Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 60,3 azalarak 2 bin 557 oldu. Nisan ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 3’te kaldı.
Arsa satışları coştu
Konut satışları böylesine düşerken arsa satışları hız kesmeden sürüyor. Konuttan uzaklaşanlar bir avuç toprak için başta sahil kesimleri olmak üzere Türkiye’nin her yerinden bütçesine göre arazi almak için çabalıyor. Arazisini alabilen de bir an önce orada yaşamak istiyor. Böyle olunca yeni bir konut tipi, Türkiye’de yaygınlaşmaya başladı: Tiny House yani küçük ev.
‘Küçük olsun ama lüks de olsun’
Adından da anlaşılacağı üzere ortalama 30-40 metrekarelik bu küçük evler akımı ilk olarak 2008 yılında küresel ekonomik kriz döneminde Amerikalıların alternatif bir konut aramasıyla beraber ortaya çıktı. Daha sonrasında batı ülkelerinde de gelişerek bir sektör haline geldi. Hem yapım maliyetinin düşüklüğü hem de taşınabilir olması nedeniyle Tiny House’lar son birkaç yılda mantar gibi her yerde ortaya çıkmaya başladı.
Yine yasal boşluklar
Zamanla metrekaresi büyümeye başlayan, “işimizi görsün”den lükse kayan bu yapı türünün ülkemizde tercih edilme nedenlerinden biri de hukukî boşluklar. Tarım arazilerine konut yapılması yasak olduğu için tekerlek üzerine yerleştirilen bu evler, istenilen yere konulabildiği için tercih ediliyor. Böyle olunca da düne kadar buğday, mısır yetiştirilen tarlalar parsellenip, 10-20 katına satılmaya başladı. Sakinlik ve tabiî hayat arayanlar bir yana bu kez de köylerde havuzlu sosyal alanlı ‘tiny house siteleri’ kurulmaya başlandı.
Devlet ‘yapmayın’ diyor
Hem İstanbul’a yakınlığı hem de mükemmel deniziyle zaten revaçta olan Edirne’nin Saros Körfezi kıyılarında satılık arsalar kapış kapış gidiyor. Geçtiğimiz günlerde Edirne Valiliği, Keşan’da tarım arazilerinde yasa dışı şekilde konaklama ve barınma amaçlı "tiny house" adı verilen, genellikle 10 ila 30 metrekare arasında, tekerlekli veya sabit olarak tasarlanan küçük evler konumlandırılması için çalışma yapanlar hakkında suç duyurusunda bulundu. "Toprak koruma arazi kullanımı" ve "imar" kanunlarına aykırı davrananlar hakkında yasal işlem yapılacağı bildirildi. Valilikten yapılan açıklamada, son dönemde özellikle sahil şeridine yakın tarım arazilerinde "tiny house" adı ile bilinen konaklama ve barınma maksatlı yapıları konumlandıracak şekilde çalışmalar yapıldığı, sosyal medya üzerinden kooperatif hisse satışı gibi yasa dışı usullerin denendiğinin tespit edildiği kaydedildi. Evet yasada "Tarım arazilerini, hisseler oluşturarak arazinin bütünlüğünün bozulmasına ve amacı dışında kullanılmasına sebebiyet verenlere 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve yüz günden bin güne kadar adli para cezası verilir" hükmü var, ama karanlık bir gecekondu geçmişi olan ülkemizde toprağa yapılan binaların yıkımı bile başarılamazken tekerlekli bu yapılarla mücadele etmek gerçekten güç.
Rant yüzünden doğaya dönüşün önü kesilmesin
İnsanların tabiata, toprağa yakın yaşamaları için başlatılan bu akımın özünden çıkarılarak rant avcıları uğruna ağır yasaklara mâruz kalması gerçekten üzücü olur. Bu yüzden vatandaşların, site ve kooperatif benzeri tiny house arsaları sattığını belirten kişilere karşı dikkatli olmaları gerekiyor.