Afrika Boynuzu’nda militanlığın mantığı
Eylem sicili ve kritik hamleleri üzerinden bir Eş-Şebab okuması sadece olanları değil, olacakları da anlamak bakımından işe yarayabilir. İslâmî Mahkemeler Birliği’nin askerî kanadı olan örgüt, 2006 sonlarında siyasî kanattan koparak kendi yolunu seçtiğinde, güney şehirleri başta olmak üzere ülkenin önemli bir kısmını kontrol altında tutuyordu. Çizgisini ayrıştırmak için 2008’de El-Kaide’ye katılım talebinde bulunmuş, üyelik başvurusu hantal Kaide bürokrasisince 2012’de kabul olunmuştu.
Önce bir araba infilak eder, kontrol noktası dağıtılır, sonra AK-47’li ve el bombalı ekip hedefe sızar. 17 Ağustos’ta Somali’nin başkentindeki Elite Hotel’de tekrarlanan da bu şablondu.
Mogadişu sahilindeki turistik otele giren 5 militan, 200 kişiyi rehin alarak ses getiren bir eylem planlamıştı, fakat özel kuvvetler erken bir müdahaleyle planı suya düşürdü. Militanlarla birlikte en az 11 kişi hayatını kaybetti. Otel eski maliye bakanına aitti ve ölenler arasında üst düzey iki devlet adamı da vardı.
Bir hafta evvelse, istihbarat servisinin elindeki bir hapishaneye baskın düzenlemişlerdi. İçerdeki militanları da bir biçimde silahlandırmışken “hapishaneye ulaşamadan” etkisiz hâle getirilmişlerdi. Çoğu militan, 20 kişinin öldüğü eylem başarısız olsa da Eş-Şebab’ın canlanışının belirtisi olarak yorumlanmıştı.
Eylem sicili ve kritik hamleleri üzerinden bir Eş-Şebab okuması sadece olanları değil, olacakları da anlamak bakımından işe yarayabilir. İslâmî Mahkemeler Birliği’nin askerî kanadı olan örgüt, 2006 sonlarında siyasî kanattan koparak kendi yolunu seçtiğinde, güney şehirleri başta olmak üzere ülkenin önemli bir kısmını kontrol altında tutuyordu. Çizgisini ayrıştırmak için 2008’de El-Kaide’ye katılım talebinde bulunmuş, üyelik başvurusu hantal Kaide bürokrasisince 2012’de kabul olunmuştu. Tam da Afrika Birliği’nin ABD hava desteğiyle süpürme hareketine giriştiği dönemde.
İlk İş İntikam
Şebab, elinde tuttuğu beldeleri bir bir terk ederek kırsala çekilmek zorunda kaldı. Bu geri adımın, örgütün gelirlerinden imajına dek, ağır bir faturası vardı. Hareket, sosyal hizmetler üzerinden meşruiyet ve eleman devşirmekte iken şehirlerin terki bir beka sorununu dayatmaktaydı. Bu, kabilelerin desteğine de ‘Gençler’in eylem kapasitesine de yansıyacak bir gelişmeydi.
Şebab’ın ilk tepkisi, mayınlama ve suikast tipi eylemlere yönelmek oldu.
AMISOM (Afrika Birliği Somali Misyonu) birliklerini hedef alan fedai hücumları, düşmana zafer hissini yaşatmamak, işgalciyi demoralize etmek içindi. Klasik gerilla savaşı yerine asimetrik savaşta Şebab, sahrada varlığını koruyarak kentlerde etkili icraatlar yapmaya kendini ayarlamıştı, yeni tür yıpratma savaşını yıllarca sürdürebilirdi. Ne ki, Amerikan SİHA’ları en stratejik özne olarak sahadaki ağırlığını artırdı. Örgütün lider kadrosuna yönelik sistematik suikast politikası, Veziristan’da denenmiş ve başarılı olmuştu, Somali’de neden olmasındı?
Noel Baskını
Eylül 2014’te en yıkıcı darbe indi. Şebab’ın en uzun soluklu lideri, hareketin beyni Godane, seyir hâlindeki aracında vuruldu. Bu, sembolik olduğu kadar operasyonel bakımdan da büyük bir kayıptı. Örgüt, bölünme ve çözülme riskini aşabilecek, iç disiplinini sağlayabilecek miydi? Düşenin yerine geçen Ahmed Ömer’in ilk işi intikam almaktı. Örgütü ayakta ve birlik içinde tutmak için bu ilk şarttı.
AMISOM’un Mogadişu’daki merkezine Noel Günü’nde 15-20 fedai baskın düzenledi.
Tebdil-i kıyafet etmiş fedailerin vurulmadan evvel kaç kişiyi öldürebildikleri sır olarak saklandı fakat Şebab’ın ölümcüllüğünü artırmaya başlayacağını saklayamadılar. Godane’nin vuruluşundan Eylül 2017’ye dek örgüt canlı bomba eylemlerini ikiye katlayarak 91 hücum gerçekleştirdi. Daha iyi koordine edilen, daha sarsıcı hücumlar; 2015 Haziran’ında 54 Burundi askeri öldürüldü; Eylül’de 50 Uganda, 2016 Ocak’ında da 150 Kenya askeri.
Kıyımı Engelleyen Tanker
Derken 14 Ekim 2017’de dünyanın en ölümlü canlı bomba vakası yaşandı. 600 sivilin parçalanmış cesedi Mogadişu sokaklarına savruldu. 2 ton patlayıcı yüklü kamyonun hedefi havayolu üzerindeki BM ve elçilik binaları olsa gerekti. Şoför, teftiş edileceğini anlayınca kontrol noktasının üzerine aceleyle sürüp düğmeye bastı. Hemen yanındaki petrol tankeri olmasaydı da yüzlerce insanı öldürebilirdi ama tanker kıyımı artırdı.
Şebab, Kaide ve bağlaşıklarının alışkanlık hâline getirdiği üzere, mahzurlu gördüğü eylemi üstlenmeyip suskunlukla geçiştirmeyi seçti. 2009’da Hotel Shamo’da peçeli ve kadın ayakkabılı canlı bomba, çoğu öğrenci 30 kişiyi öldürdüğünde de susmanın daha akıllıca olacağına hükmetmişlerdi. Kitle desteğini korumak için giriştikleri işler, kendilerini kitlesiz bırakabilirdi. Bunun, intikamı alınmak istenen liderlerin kaybından bile daha büyük bir kayıp olduğunu az çok anlayabiliyorlardı.
Devenin Belini Kıran Son Saman
Facia, “devenin belini kıran son saman”dı. Ertesi gün binlerce insan Eş-Şebbab adını lanetlemek için sokakları doldurduğunda örgüt içinde de sert tartışmalar ve kopuşlar yaşanıyordu. Bir günde 54 savaşçı örgüt saflarını terk etti. Örgüt daha temkinli davranmak zorunda kaldı. Sonraki 2,5 yılda canlı bomba oranı yüzde 46 azaldı, sadece 30 hücum gerçekleşti.
Şebab’ın eylem mantığını anlamak için onun Somali içindeki saldırılarıyla dışındakileri birbirinden ayırmasına nazar kılmak lazım. 2019 Haziran’ında Mogadişu belediye başkanını öldürmek için kalabalık ofise kör bir kadını canlı bomba olarak yollayıp muradına eren örgütün ülke içinde oldukça mezhebi geniş bir savaş fıkhına sahip olduğu aşikâr. Yine de dışarıdaki eylemlerinde sivil kayıplara karşı çok daha duyarsızdır. Duyarsızlığın ötesinde, taammüden böyle yapıyor: Ne kadar çok ölü, o kadar sansasyon!
Milî Bir Dâvâ
Bilmemiz gereken birkaç şey var: Somali ta geçen asırda parçalanmış bir ülke.
Sömürgecilerin işbirlikçisi ve emanetçisi Etiyopya, Ogadin bölgesini gasp ettiğinden beri Somali’nin can düşmanı. Eş-Şebab’ın en güçlü olduğu dönem, Etiyopya’nın Somali’ye askerî müdahalede bulunduğu 2006-2009 yılları. Şebab, millî bir davanın bayraktarlığını yaptığında Afrika’nın en geniş diasporasını teşkil eden Somali nüfusundan büyük bir destek ve hürmet gördü. Etiyopya’yla çarpışan tek silahlı güç olma şanı, Şebab’ın kabilelerde de diasporada da kökleşmesinin önünü açtı.
Bu kanlı işgalde yaşanan büyük kıyım ve tecavüzler hem Şebab’ın hem de Somali halkının misillemelerdeki sivil kayıpları önemsemeyen, hatta arzulayan bir noktaya gelmesine sebep oldu. 2013’te başkent Addis Ababa’da kazayla infilak eden iki canlı bombanın hedefi Etiyopya-Nijerya futbol maçıydı. Şebab, daha ölümlü eylemler de planladı ama hepsi akamete uğradı. Kalbura çevirebildiği geniş sınırıyla, kalabalık Somalili ve Müslüman nüfusuyla Kenya vurulmaya daha elverişliydi. 2011’de o da Somali’ye 4000 asker yolladıktan sonra 8 yılda 20 kez Şebab’ın hedefi oldu ve 300’den fazla can kaybına uğradı.
Karakola Dalar Gibi
Eylül 2013’te Nairobi’nin gözde alışveriş merkezi Westgate’i bastılar, günlerce ellerinde tuttukları 67 kişiyi öldürdükten sonra kayıplara karıştılar. Kenya istihbaratı ve polisi için yüz kızartıcı bir sonuçtu bu. Sadece turizme değil tüm ülke ekonomisine feci bir darbeydi. Kenya polisi Somalilerin evlerini basıp statlara toplayarak sınır dışı etse de El-Hicre (Hicret) adıyla müttefik bir ağ kazanmasını bilmiş olan Şebab daha korkunç eylemlere imzasını attı. Nisan 2015’te Moi Üniversitesi’ne karakola dalar gibi daldı, 148 kişiyi öldürdüler. Bilanço ne kadar ağırsa zafer o kadar yakındı!
- AMISOM üyesi diğer ülkeler de canlı bombalardan nasibini aldı. Temmuz 2010’da Uganda’nın Kumpala kentinde dünya kupasını seyreden kalabalığa 3 fedai saldırdı, 74 kişiyi öldürdü. Mayıs 2014’te Cibuti’de Şebab’ın ilk kadın fedaisi bir Fransız lokantasını havaya uçurdu.
Cibuti hariç diğerleri Hristiyanların çoğunlukta olduğu ülkelerdi ve bunlarla tarihî husumetleri olan Somalililerce sivil kayıplar tali hasar olarak bile görülmüyordu. Şebab’ın pervasızlığının arkasında bu tarihî arka plan ve bilinçaltı vardı. Bu ülkeler ya büyük Somali’yi parçalamış gasıplar ya da ülkeyi hâlihazırda işgal etmiş haçlılardı. Savaş hukukunu belirlerken çok da hassas olmaya gerek yoktu!
Alaska'da Şeriatı Uygulamak
Westgate’i basıp alışverişe gelmiş kadın ve erkekleri öldürmeyi Bedir Gazvesi’ne benzeten Godane gibi liderleri oldukça Şebab’ı kimse durduramaz. Ki yeni nesil liderlik, daha genç, daha radikal ve fütursuz. 2014 Mayıs’ında Afrika’nın batı ucunda başka bir aşırı uç Boko Haram okul basıp 200 kızı kaçırdığında Eş-Şebab eylemi desteklediğini duyurmuştu. İnsan sormadan edemiyor, cinnetle cihadı birbirine karıştırmış bir güruhun eylem mantığını sorgulamak ne kadar mantıklı? Adamlar almış başını gitmiş.
İnançlı ve inatçılar.
“Alaska’da Şeriat’ı uygulamak” hedefinde olsalar da kendi ülkelerinde bile iktidar olma şansları yakın gelecekte yok. Yemen’de olduğu gibi nakil hatları civarında üs edinmek çabasındaki Birleşik Arap Emirlikleri’nin dolaylı fonları olmasa da uzun süre savaşabilecek kadar bütçeleri ve altyapıları var. Peki, açlık, hastalık ve kuraklıkla zaten kırılan Somali’nin onların canlı bombalarına ihtiyacı var mı?