15 Temmuz’u ve Dahlan gibilerini asla unutmayın
Mesele elbette Dahlan’dan ibaret değil. Dahlan sadece bir tetikçi. El Fetih liderliğine oynayıp kaybeden, zimmetine para geçirmekten gıyabında hapis cezası alan Dahlan’ın coğrafyadaki rolü hepimizin malumu. Gazze’de emniyet güçlerinin başındayken Filistin direnişini MOSSAD’a satan, İsrail’in denetlediği gümrük kapılarından servetine servet katan, üstüne üstlük Filistin lideri Arafat’ın zehirlenerek öldürülmesinde başrolü oynayan birinden bahsediyoruz.
Hatırladınız mı, bir Arap spiker vardı? Nasıl da içi yanarak “maalesef” demişti. Kullandığı ifadeyi tam olarak verelim de meram daha net anlaşılsın. “Türkiye’deki darbe girişimi maalesef başarısız oldu.” Evet, “maalesef” kelimesine özel bir vurgu yaparak aynen böyle demişti. Adı Nikol Tennuri idi. El Arabiya televizyonunda çalışıyordu. Suud sermayeli, Dubai merkezli bir yayın organında.
15 Temmuz’a dair Arap basınında kaleme alınanları bir daha hatırlayalım. Diktatör Sisi’nin emrindeki bütün gazeteler neredeyse aynı manşeti atmışlardı. El Ehram, El Vatan, Mısrul Yevm ve Ahbarul Yevm’in manşetleri şöyleydi: “Türkiye’yi ordu yönetiyor”.
El Ehram gazetesi “Erdoğan’ın batışı” diye bir başyazı yayınlamıştı. Mısır televizyonları da darbecilere karşı sokağa çıkan kalabalıkları gösterip utanmadan “Türk halkı askeri desteklemek için sokaklarda” diyebilmişti. “Erdoğan’ın hazin sonu” ve “Erdoğan Almanya’ya sığındı” cümleleri de 15 Temmuz gecesi saçılan pisliklerden sadece ikisiydi.
Dikkatinizi çektiyse o sıralarda Batı medyasından bazı yayın organları da benzer haberleri servis ediyordu. Hatta iş öyle bir merhaleye gelmişti ki, ‘CIA’in gölgesi’ olarak nam salmış istihbarat sitesi Stratfor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçuş rotasını yayınlıyordu. “Hadi ama biri artık şu uçağı vursun” diyerek...
Evet, ortada küresel bir darbe girişimi mevcuttu. CIA, Körfez ülkeleri, Mısır ve daha nicelerinin zevk-ü şevk ile rol aldığı bir darbe girişimi... Tam da üstad Akif’in dediği gibiydi. “Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela...”
DAHLAN BU İŞİN NERESİNDE?
15 Temmuz’un üzerinden fazla bir zaman geçmemişti ki, küresel şebekenin Arap coğrafyasındaki ayağı deşifre oldu. Middle East Eye Genel Yayın Yönetmeni David Hearst, 29 Temmuz 2016’da eski Fetih üyesi Filistinli Muhammed Dahlan’ın darbe öncesi terörist F. Gülen’e para yardımı yaptığını yazdı. Böyle kabak gibi ifşa olmak Dahlan’ın işine elbette gelmezdi. Hamlesini yaptı, David Hearst’e dava açarak kendisini temize çıkarmaya yeltendi.
Gel zaman, git zaman dava bu vakitlere dek sürdü. Dahlan ne yapsa kendini bir türlü aklayamıyordu. Üstelik David Hearst’ün mahkemeye sunduğu belgelerle daha da zor bir duruma düşüyordu. Derken 11 Eylül 2019’a gelindi. O gün ilginç bir gelişme oldu. David Hearst kendi köşesinden Dahlan’ın davadan çekildiğini açıkladı. Üstelik 500 bin Sterlin gibi bir rakamı bulan dava masrafları da Dahlan’ın cebinden çıkacaktı.
Mesele elbette Dahlan’dan ibaret değildi.
- Dahlan sadece bir tetikçiydi.
- El Fetih liderliğine oynayıp kaybeden, zimmetine para geçirmekten gıyabında hapis cezası alan Dahlan’ın coğrafyadaki rolü hepimizin malumu.
- Gazze’de emniyet güçlerinin başındayken Filistin direnişini MOSSAD’a satan, İsrail’in denetlediği gümrük kapılarından servetine servet katan elbette Dahlan’dan başkası değildi.
- Filistin lideri Arafat’ın zehirlenerek öldürülmesinde başrolü oynayan yine kendisiydi.
Dahlan uzunca bir süredir BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed’in Kirli İşler Başdanışmanlığı’nı yürütüyor. Dolayısıyla attığı her adımı patronu Bin Zayed’in hanesine yazmak gerekiyor.
HEARST: BİZ KAZANDIK
Dava süreci boyunca Hearst yazdıklarının arkasında durdu. Çünkü haklı olduğunu biliyordu. Dahlan ise bizzat kendi açtığı davada aksini iddia eden bir belge sunamadı, daha doğrusu sunmaya cesaret edemedi. Zira 15 Temmuz’a ilişkin deliller mahkemede ortalığa saçılsaydı bu durumdan kendisi değil daha ziyade patronu Bin Zayed zarar görecekti. Mahkemeye sunacağı tek satırlık delil bile çorap söküğünün ilk ilmiği olacak, bu ilmik gelip kendi boynuna dolanacaktı. Dahlan, Bin Zayed’i çok iyi tanıyordu. Patronu, bizzat kendi elleriyle işkence yapmaktan zevk alan sadist herifin tekiydi.
Hearst, Dahlan ve elbette Bin Zayed’e karşı zaferini şu sözlerle ilan etti:
“Yaptığımız gazetecilik haklılığını bir kez daha ispat etti. 2016 yılında yayınladığımız makale hala yerli yerinde duruyor. Bizi susturmaya, gözümüzü korkutmaya çalıştılar. Dahlan mahkemeye boş gitmediğimizi, kendimizi gerektiği gibi savunduğumuzu görmüş oldu. Başlarda bizi hiç adam yerine koymuyordu. Şimdiyse bütün mahkeme masraflarımızı karşılamak zorunda. Mahkeme ona da bir fırsat sundu. Ama o kendi şerefini mahkeme önünde savunamadı.”
FETÖ ELBAŞISI DAHLAN’IN TELEVİZYONUNDA
Dahlan’ın FETÖ’ye verdiği desteğin bir başka delili, Mısır’da yayın yapan ve kendisine ait olduğu cümle âlem tarafından bilinen El Gad (Yarın) televizyonuna F. Gülen’i çıkarıp Türkiye aleyhine konuşturması oldu. Üstelik 15 Temmuz’un üzerinden daha bir ay bile geçmiş değildi. Dahlan’ın televizyonuna çıkan FETÖ elebaşısı Batı’yı Türkiye aleyhine hareket etmeye çağırmış ve şöyle demişti:
“Erdoğan kendisini dünya lideri ve Müslümanların Emiri olarak görüyor. Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nı ve Gazze’yi şahsi çıkarları için kullanıyor. Onlara doğru düzgün bir yardımı yok.”
Bunu diyen terörist başı, sanırsın Müslüman Kardeşleri ve de Gazze’yi düşünüyor. Tıpkı Dahlan gibi kendisi de MOSSAD’ın kuyruğunu tutmuş bırakmıyor.
ERDOĞAN HER ŞEYİN FARKINDA
Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz darbe girişiminin ardında Bin Zayed ve tetikçisi Dahlan’ın bulunduğunu pekala biliyor. Nitekim 9 Mayıs 2017’de yaptığı bir konuşmada aynen şöyle dediği vaki:
“Türkiye’de darbe girişimi olduğu zaman Körfez’de kimlerin buna sevindiğini çok iyi biliyoruz. Birilerinin istihbarat örgütleri varsa bizim de istihbarat örgütümüz var. Kimlerin o geceyi nasıl geçirdiklerini çok iyi biliyoruz.”
O zaman bahsi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun şu sözüyle bitirelim.
“Türkiye’deki darbe kalkışmasına, hükümeti gayri meşru yöntemlerle devirme çabalarına bir ülkenin 3 milyar dolar para desteğini sağladığını biliyoruz. Üstelik bu Müslüman bir ülke”.