Yeni salgın: Edepsizlik hastalığı

Yeni salgın: Edepsizlik hastalığı.
Yeni salgın: Edepsizlik hastalığı.

Günümüzün teknolojik imkânları, küreselleşen dünya düzeninin etkileri, Batılılaşma çabaları ve sosyal medya platformları, insanlara zahmetsizce sınırlarını aşma imkânı veriyor. İnsanlar, artık cehalet virüslerini sorumsuzca dünyanın her köşesine yayabiliyor. Yazılıp çizilenlerin bir mantığa veya tutarlılığa sahip olması da gerekmiyor. Zira her türlü seviyesizliğin ve edepten mahrum üslubun, bu mecralarda bir muhatabı ve karşılığı var.

Buralarda insana derinlik, incelik ve olgunluk kazandıran ne varsa hafife alınıyor, alay konusu yapılıyor. Hemen her konuda kendisini söz sahibi gören, kanaat üfüren ve üzerine vazife olmayan konularda yorum geveleyenlere, kısaca aklına her geleni ortalığa boca edenlere “dur” diyebilen kimse de maalesef yok. Bu edepsizliğin artık normalleştiği, edeple yazılıp çizilenlerin tuhaf karşılandığı zamanlardayız. Gidişattan kimse memnun değil. Neredeyse herkes şikâyetçi ama henüz bir çare üretilebilmiş değil. Gözlerimizi kapatsak dahi kendini gösteren bu fecaat hakkında birkaç kelam etmekte yarar görüyorum.

Eskilerin “adabımuaşeret” diye bahsettikleri, günümüzde ise “görgü kuralları” olarak bilinen bazı hasletlerimiz var. Bu kıymetlerimizi hatırlamak ve birbirimize hatırlatmak zorundayız. Tecrübe sahibi büyüklerin, hayat acemisi gençlere adap ikazlarında bulunduğu ve gençlerin de yüzleri kızararak kendilerine çeki düzen verdiği zamanlar geride kaldı. Şimdilerde “görgü kuralları” ihlal edilirken yüzler kızarmıyor artık. Edep, lügatte toplumun töresine uygun davranış sergileme, incelik ve terbiye olarak tanımlansa da hakikatte manası insanın görünen yüzünün (zahirinin) ve iç yüzünün, yani kalbinin (batınının) terbiye edilmesidir.

“Beni Rabb'im terbiye etti, terbiyemi de pek güzel kıldı,” (Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr) buyuran iki cihan serveri Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) emirlerine, fiillerine ve ahlakına tam anlamıyla uyarak ancak hakiki manada edep sahibi olmak mümkün olabilir.

Kötü gidişatı tersine çevirmek adına ahlaki deformasyonun başlıca sebeplerinden birinin siyasi otoritedeki liyakatsizlikler olduğunu kabul ederek işe başlayabiliriz.
Kötü gidişatı tersine çevirmek adına ahlaki deformasyonun başlıca sebeplerinden birinin siyasi otoritedeki liyakatsizlikler olduğunu kabul ederek işe başlayabiliriz.

İnsanı hayvanlardan ayıran asıl özellik analitik düşünme becerisi değil, edeptir, güzel ahlaktır. İnsanı insan yapan, yiyip içmesi veya bedeninin birtakım ihtiyaçlarını gidermesi gibi biyolojik özellikleri değil, edepli olmasıdır. İnsan edeple yücelir, değer kazanır, baş tacı olur. Edepsizlikle de alçalır, değersizleşir. Daha da kötüsü, hayvanlardan aşağı seviyeye inebilir.

Maneviyat ehli, ilim ve edebi birbirinden ayırmazlar. Onlar için bu ikisi iç içe geçmiş, birbirini tamamlayan vazgeçilmez değerlerdir. İlim, insanın evreni ve kendi yaratılışını anlamlandırmasına yardımcı olurken, edep ise bu bilginin nasıl kullanılacağını öğretir. Edep, ilmin insanlık için bir yıkım aracı olmasını engellerken, ilim de edebin aydınlatıcı yolunda bir kılavuz görevi görür.

İlim tahsil etmek, geçmişte olduğu gibi zamanımızda da şüphesiz ki insanlık için büyük bir kıymet ifade ediyor. Ancak ilim edeple süslenmediği zaman, ne yazık ki hitap ettiği her şeye zarar veren bir silaha dönüşebiliyor. Edepten mahrum ilim, insanları ve toplumları yozlaştırırken, edeple süslenmiş ilim, toplumları yüceltir ve güçlü bir medeniyetin gelişimine katkı sağlar. Bu bağlamda her alanda ulaştığımız ileri teknolojiler, ahlaki değerleri gözetmeden kullandığımız takdirde bir kazanım olmaktan ziyade felaketimiz olmaya doğru gidiyor.

Geçmişte kültürümüze ve manevi değerlerimize sıkı sıkıya bağlı, güzel ahlak timsali insanlardan müteşekkil bir millet olarak öne çıkarken, modern zamanların dayattığı değişimlerle bu erdemlerimizin bir kısmını kaybettiğimizi üzülerek görmekteyiz. Öte yandan dini anlatan ama yaşamayan, manevi değerleri “ılımlı” hâle getirme iddiasıyla deforme eden birtakım “sosyal medya âlimlerine” dur demedikçe, ahlaki yozlaşma her geçen gün artacak ve edepten mahrum, başına buyruk “hasta” gençler yetişmeye devam edecektir.

Manevi değerlerin siyasallaştırılması, yani birtakım siyasi emellere alet edilerek yanlış temsil edilmesi, gençlerin bu değerlerden uzaklaşmasına ve yabancılaşmasına sebep olmaktadır. Meselelerin özüne inmeyen, günü kurtarma anlayışıyla üretilen yüzeysel politikalarla toplumun rotası çizilmeye devam ettiği takdirde, salim bir limana ulaşmak mümkün olmayacaktır.

Bu kötü gidişatı tersine çevirmek adına ahlaki deformasyonun başlıca sebeplerinden birinin siyasi otoritedeki liyakatsizlikler olduğunu kabul ederek işe başlayabiliriz. Bunun yanında her sahada hakkaniyeti gözeterek, sadece liyakat sahibi insanlara ilgili oldukları alanda yetki ve görevler verilmelidir. Elbette en başta, ilim ve irfanı topluma anlatması, insanları irşat etmesi beklenen makamların maneviyattan haberdar olduğundan, akçeli işlere bulaşmadığından ve görevinin ehli olduğundan emin olunmalıdır.

Bilgili olduğu kadar edepli ve manevi mirasına da sahip çıkacak şuurlu gençlerin yetişeceği bir eğitim müfredatını benimsemek de önem arz etmektedir. Sadece akademik başarıyı hedeflemeyip ahlaki değerleri, şahsiyet ve karakter eğitimini, edep ve merhamet gibi kavramları da öğrenmek, içselleştirmek ve hayatlarımızda bizzat tatbik etmek en mühimidir. Toplumumuzda kanayan bu yaramızı derinleştiren bir başka önemli etken de medya ve sanat camiasıdır. Toplumun ahlaki değerlerini yok sayan dizilerden, medya paylaşımlarından ve sanat iddiasıyla üretilen her türlü sığlıktan kurtulmanın bir yolunu bulmak artık elzemdir.

Hızla değişen dünyada gençler, fayda vermeyen her türlü ilimden uzak durur ve kendilerini geliştirebilecek ilmi de edeple süslemeyi başarırsa şu veciz sözü daha iyi idrak edeceklerdir: “Edep bir taç imiş nur-ı Hüdadan / Giy o tacı, emin ol her beladan.”

İşte bu sözdeki derin manayı anlamaya çalışmak, toplum olarak yaşadığımız bunca bela ve musibetlerin sebebi üzerine de kafa yormamızı sağlayacaktır. Aksi hâlde mesafe almak mümkün olmaz ve şikâyet ettiğimiz edepsizlik hastalığı daha da çirkinleşerek yayılmaya devam eder.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım