Uzun ömürlü bir fikir: Centennial Bulb!
Üretimden çok tüketimi benimseyen modern toplumun yitirdiği kavramlardan biri “evladiyelik”. Bazı ihtiyaçlarımızı endüstrileşmiş uygarlığa teslim etmek abes olmasa da evlada kalacak kadar dayanıklı, bir gün antika sayılmaya müsait, uzun ömürlü ve hatırası bol eşyalara hasret hayatlar yaşıyoruz. Fakat bu yazımızda çağdaşları çoktan emekliye ayrılıp müzelerde yerini almışken yüz yılı aşkın bir süredir küçük bir itfaiye istasyonu için yanmaya devam eden, Guiness Rekorlar Kitabı'na adını yazdırmış asırlık bir ampul var. Müsaadenizle uluslararası ismine itibar ederek Centennial Bulb diye bahsedeceğiz bu meşhur ampulden.
İnsanlık tarihinde çalışabilmişse de işlevsellikten uzak ilk ampulün icadı 1800 yılına, voltaj ya da volt olarak bildiğimiz elektrik potansiyeline ismini veren İtalyan mucit Alessandro Volta’ya kadar gitmektedir. Sonrasında işi devralan İngiliz mucit Humphrey Davy, 1802 yılında kömürden elektrotlar yoluyla ilk akkor lambayı üretir ama yanma sürelerinin kısalığı sebebiyle Davy ampulleri kullanılabilir olamamıştır.
1840 yılına gelindiğinde Warren de la Rue, tarihin ilk verimli ampulünü üretmeyi başarır. Ancak Rue, ampulünde platin gibi pahalı bir malzemeye başvurduğundan ticari başarı elde edemez. Bu sorunları çözen İngiliz kimyager Joseph Swan olmuştur. 1850’de kullandığı karbonize kağıt filamentler sayesinde mevcut ampullerin ömrü, dikkate değer ölçüde uzamıştır.
Ampulün babası
Kendinden önceki pek çok çalışma Edison’u ve ampullerini parlattı. Hayatının önemli kısmını lambalarda kullanılabilecek en iyi filamanı bulmaya ayıran Edison, Menlo Park’ta bugün bir müze olan laboratuvarında 1200 saatten uzun yanabilen karbonize bambu filamenti keşfetti. 1879’un ilerleyen yıllarında aldığı patentle kullanılabilir ve pratik kıldığı lambaları dünyanın hemen her yerine yayılarak onu önemli bir ticari başarının da sahibi yaptı.
Fakat ne Edison ampulleri ne de rakip firmaların geliştirdikleri ampuller çalışır halde günümüze ulaşmayı başaramamışlardır.
Dünyanın en dayanıklı ampulü
Bugün nükleer silah teknolojisi üzerine çalışan köklü kurumlardan Lawrence Ulusal Gözlemevinin bulunduğu Livermore, bilim tarihinde şöhret sahibi bir kasaba. 2000 yılında gözlemevinde çalışan bilim adamlarının parçacık hızlandırıcısıyla ürettiği radyoaktif element livermoryum (Lv), ismini buradan alıyor. Ancak kasabanın başka bir şöhreti daha var: 121 yıldır yanan Centennial Bulb!
Kalın camı ve alışılmadık biçimde kıvrılmış filamanıyla modern lambalardan faklı görünen bu ampulün kimsenin hatırlayamadığı kadar uzun süredir kesintisiz yanması onunla her gün göz göze gelen personelde merak uyandırır. Ampulün izini sürmek üzere itfaiye şefi 1972 yılının ocak ayında yerel gazeteye bir ihbarda bulunur. Konunun muhabir Mike Dunstan’ın ilgisini çekmesiyle haftalarca süren araştırmalar ampulün neredeyse bir asır geriye giden geçmişini ortaya çıkarır.
Shelby Elektrik marka Centennial Bulb, iyi ampuller üretmenin anahtarı olan filamanlar konusunda uzman olan genç mühendis Adolphe Chaillet'nin eseriydi. Chaillet, tasarladığı ampullere öyle güveniyordu ki reklam yapmak için rakip firma ampullerinin yanında Shelby ampullerinden biriyle halka açık gösteri düzenledi. Ampulleri yaktı ve ardından gittikçe artan değişken voltaja maruz bıraktı. Bu zorlu testin sonucunda rakip ampuller ardı ardına yanıp patladılar. Shelby ampulleriyse testi geçmeyi başardı. Chaillet'nin yaptığı ürün tanıtımı meyvesini verdi, işler patladı! Şirket siparişlere yetişmekte zorlanıyordu. Ampullerin başarısı Chaillet'nin patentini aldığı özgün tasarımlı filamanlara bağlanıyordu. Kürenin içine sıkıca sarılmış ve modern bir ampulden 8 kat daha kalın teli ampulün ayırt edici özelliklerinin başındaydı.
Akkor lambalardaki kalınlığı değişken bu telin (filaman) çalışırken ısınması sonucu ışık yayılır. Aslında bu tür ampullerde kullanılan elektriğin sadece %5’i kadar küçük bir kısmı ışığa dönüşür. Gerisi ısı olarak boşa harcanır. Özünde akkor lambaları, yeterince ısıtılmış ve yan ürün olarak biraz ışık yayan lambalar olarak tanımlayabiliriz. Bu lambaları sürekli açık tutmak malzemeyi zayıflattığından akım filamana fazla geldiği an kırılması kaçınılmaz olacaktır.
Öte yandan ilk 75 yıl doğrudan doğruya 110 voltluk şehir şebekesine bağlı olacak şekilde tasarlanan Centennial Bulb’ın gücü şimdi bağlandığı UPS (kesintisiz güç kaynağı) ile 4 watt’a düşürülmüştür. Böylece daha hızlı ve sıcak yanan modern ampullere kıyasla düşük watt ile sürekli beslenerek daha uzun süre çalışacağı öngörülüyor.
Chaillet ampulleri üzerinde çalışan fizik profesörü Debora M. Katz, bu ampulün uzun ömrünün açıklamasını kalın telleri ve düşük güç ayarına bağlayarak konuyu şöyle bir benzetmeyle açıklıyor:
“Bunu metabolizma hızı düşük bir hayvan gibi düşünün. Az enerji harcıyor. Bu sayede daha uzun süre yaşamına devam edebiliyor.”
Söz konusu ampul ne kadar etkileyici olsa da günümüzdeki tipik akkor lambaların çok kısa ömürlere sahip olduğunu, ani patlamalara dayanan deneyimlerimizle biliriz. Bugün akkor lambaların filamanları için karbona kıyasla daha parlak ve dayanıklı olan tungsten standart malzeme konumundayken, ömürleri 750 ile 1000 saat arasında bilinçli şekilde tutulmaktadır.
Centennial Bulb olarak anılan Livermore ampulünün ünü gittikçe yayılıyor. Şimdiye kadar üç webcam eskiten ampulü kendi web sitesi centennialbulb. org adresinden canlı izlemek mümkün. Zarar verilme korkusuyla detaylı testlere şimdilik imkan vermeyen ampul, gizemini bir süre daha koruyarak tüm dünyanın gözü önünde yuvası olmuş itfaiye istasyonunda parlamaya devam edecek gibi görünüyor.