Üçüncü nesil Tiflis
Bitmek bilmeyen vize evraklarından, kalabalık kuyruklarda beklemekten, daha seyahate başlamadan paranızın bitmesinden sıkıldınız mı? Ben sıkılmıştım. Sizin de sıkıldığınızı düşünüp vizesiz şehirleri anlatmaya karar verdim. Hem vizesiz hem de ekonomik! Ne Schengen ne Amerika Vizesi. Tek bir evraka bile gerek duymadan gideceğiniz şehirlere hoş geldiniz!
İlk destinasyonumuz Tiflis. Komşumuz Gürcistan’ın başkentine giderken pasaporta dahi ihtiyacınız yok. Yalnızca Türk kimliğinizle girebileceğiniz, sizi sürprizleriyle karşılayan bir şehir olacak. Hiç abarttığımı falan düşünmeyin, Tiflis’in Sovyet döneminden kalma mimarisi; kafeleri ve geniş caddeleriyle Avrupa şehirlerini aratmıyor. Üstelik kendine özgü bambaşka bir havası var. Ve yemekleri de şahane. E daha ne olsun?
- Tiflis’e İstanbul’dan yaklaşık 2,5 saat gibi bir sürede varabilirsiniz. Ama seçenekleriniz uçakla sınırlı değil. Türkiye’den Gürcistan’a giden otobüsler de var.
Bu seçenek biraz uzun sürse de uçaktan epey ekonomik olacaktır. Eh, bütçeyi düşünmek ve düşürmek gerek. Tiflis’i gezmek için en ideal aylar, bahar ayları. Yazı çooook sıcak. Öyle ki şehrin sıcağı Tolstoy’un bir romanına bile konu olmuş. Kışı da epey soğuk. Yine de “Yok ben soğuktan etkinlenmem.” ya da “Aman efendim Antalya da sıcak ne olmuş yani!” derseniz de siz bilirsiniz. Benden söylemesi...
Bütçeden bahsetmişken Tiflis’in ucuz bir şehir olduğunu söyleyip içinizi rahatlatayım. Yeme-içme, ulaşım ve konaklama ücretleri sizi üzmeyecektir. Şehre 2-3 gün ayırmanız, geziniz için yeterli olacaktır. Gürcistan’ın para birimi Lari (GEL). Kahveler 6-8 GEL, kahvaltılar da yaklaşık 15 GEL. Bu muhteşem hesap tablosuna göre planınızı yapabilirsiniz. Bir GEL ne kadar diye hemen merak ettiniz değil mi? Söyleyeyim: ortalama 4,5-5 TL.
Tiflis’te kalınacak en güzel yerlerden birinden bahsedeceğim: Fabrika Hostel. Burası eski bir fabrikadan dönüştürülerek hostel haline getirilmiş. Kendinize ait odalarda ya da paylaşımlı odalarda konaklayabiliyorsunuz. Otel, kocaman bir Karaköy gibi. İçinde restoranlar, mağazalar, kahve dükkanları, tatlıcılar, atölyeler, kafeler de var. Her köşesi Instagram fotoğrafı çekebileceğiniz yerlerle dolu. (Bence bi Google’layıverin, ne demek istediğimi anlayacaksınız.) İlle de Fabrika Hostel’de kalacak değilsiniz ya, başka başka bir sürü yer var şehirde. Üstelik burada kalmasanız bile uğrayıp yemek yiyebilirsiniz.
- Şehirde ulaşım metroyla falan sağlanmıyor, taksi en güzel seçenek. Ülkede benzin ucuz olduğu için taksilerin ücretlendirme tarifeleri makul. Havaalanından otelinize taksi tutup sonra şehrin büyük bir bölümünü yürüyerek gezebilirsiniz.
Tiflis’e gittiğinizde mutlaka kullanmanız gereken uygulama Bolt. Gider gitmez, hatta gitmeden indirin ve taksi kullanımınızı buradan yapın. Taksi dışında otobüsleri de kullanmak mümkün tabii.
Tiflis’in iki bölümü var sanki; Eski Tiflis bölgesi ve yenilenen kısım. Old Tbilisi bölgesine bence gider gitmez bir uğrayın. Ancak şehrin sokaklarında kaybolmak, insanını tanımak için pek de doğru adres değil. Turistik olduğu için bu bölgedeki mekanlar da oldukça pahalı.
Eski Tiflis bölgesindeyken yukarı doğru kafanızı kaldırdığınızda Kartlis Deda’yı göreceksiniz. Kendisi Gürcülerin ünlü sembollerinden biri (Mother of Georgia). İsterseniz yakınına gidip daha yakından da bakabilirsiniz. Ama uzaktan bakmak da yeterli oluyor. Bu arada eski şehir bölgesindeyken Narikala Kalesi’ne gitmeyi unutmayın. Burası bütün şehri görebileceğiniz bir yer. Şehrin ortasından bir de nehir geçiyor, bu yüzden şehre tepeden bakmak oldukça keyifli. Kaleye çıkmak için teleferik kullanabilirsiniz. (Ben gittiğimde tadilattaydı umarım siz gidene kadar yapılmış olur.)
Eski Tiflis bölgesindeki evler, sokaklar çok güzel. Tiflis’in eski evlerini burada görebilirsiniz. Fotoğraf çekmeyi unutmayın! Bir de eski şehir bölgesinde Jumah Camii’sine muhakkak uğrayın. Mimarisi etkileyici.
Eski Tiflis bölgesine veda ettikten sonra ver elini Rustaveli Bulvarı. Burası adını ünlü Gürcü şair Şota Rustaveli’den alıyor. Onun adının geçtiği başka sokaklar, caddeler de görebilirsiniz. Gürcistan’da oldukça ünlü. Bulvar çok geniş, üstünde Parlamento Binası ve Opera Binası da var. Eğer şansınız varsa Opera Binası’nda güzel bir oyuna denk gelebilirsiniz. Bulvarın sonu Özgürlük Meydanı’na ulaşıyor. Burada boydan boya yürümek, etrafa bakmak, sokaklara dalmak her şeyi unutturuyor.
Tiflis’te gezebileceğiniz birkaç müze var. Müzelerinin harika olduğunu söyleyemeyeceğim, zaten girişler ücretli. O yüzden ilgi alanınıza göre seçenekleri azaltmanızı öneririm. Sovyet Dönemi etkilerini merak ediyorsanız Georgian National Museum’a gitmelisiniz.
Tiflis’te yürürken sık sık ilginç mimariye sahip yapılarla karşılaşacaksınız. Her seferinde şaşırmayın ama Bank of Georgia Headquarters’a geçerken şöööyle bir bakın. Tetris oyununda gelen çubukları yanlış yerleştirmişsiniz gibi duruyor.
Mimarinin dışında beni çok şaşırtan bir başka konu da Tiflis’in sokak sanatları oldu. Sanki şehir kocamaaan bir resim defteri ve hiç boş sayfası kalmamış. Öyle çok grafiti var ki bakarken başınız dönüyor. Hepsini tek tek incelemek, fotoğraf çektirmek çok eğlenceli.
- Gelelim kafelere! Yazının başında bahsettiğim gibi burada öyle farklı kafeler, öyle güzel üçüncü nesil kahveciler var ki her gittiğim yerde saatlerce oturmak istedim.
En sevdiğim kahveci They Said Books oldu. Hem güzel kahveleri hem de güzel tatlıları vardı. Ayrıca kahve içtiğimiz yerin alt katında da kitapçıları… Eh daha ne isteyebilirim ki! (Buradan They Said Books yazılı bez çanta aldım, çok güzeldi.)
Dışarıdan içerisinin asla anlaşılmadığı ama içine girince bayıldığım bir başka yer de Lolita oldu. Buranın içecekleri ve haçapurisi harika. (Haçapuri: bir çeşit peynirli Gürcü pidesi) Gürcüler, hamur işi konusunda ustalar. Yiyeceğiniz her şey muhtemelen rüyalarınıza girecek. Bu arada peynir konusunda da oldukça iddialı oldukları için kahvaltıları da şahane. Kahvaltıyı Fabrika Hostel’de ya da Kikliko’da yapabilirsiniz. Gitmişken mutlaka The Rooms Hotel’e de uğrayıp bir şeyler yiyin. Haçapuri, hinkali çikhirtma, sulguni... Hepsini denemeden dönmeyin derim.
Tiflis’ten döndüğünüzde galerinizdeki fotoğraflara inanamayacaksınız. Görenlerde pılını pırtını toplayıp Tiflis’e gitme isteği uyandıracaklar. Benden anlatması, sizden gezmesi...
Nilüfer Taktak-Yazar, Editör