Seyircisi olmayan spor 'dağcılık'
Karmaşadan uzaklaşmak isteyenlerin sporu: Dağcılık
Karmaşadan, okul derslerinden, sınavlardan ve şehirden bir süreliğine de olsa uzaklaşıp doğaya karışmayı kim istemez ki? Ancak doğa dediysek öyle şehrin hemen kıyıcığındaki küçük ormanlara ya da piknik alanlarına girmekten bahsetmiyorum. Daha uçlara, daha tepelere, daha sessizliğe, daha da doğanın içine, daha da “içine”: Dağlara…
Ülkemiz dağları bakımından oldukça elverişli ve bu dağlar kollarını açmış bizi bekliyor. Ancak bu dağlara çıkmak da öyle herkesin harcı değil. Öncesinde bilgi, donanım ve pratik sahibi olunması gerekiyor. Peki, nedir bu dağcılık? Dağcılık; kayada, karda ve buzda çeşitli teknikleri ve ekipmanları kullanarak yürüyüş, tırmanış ve kampçılık ögeleri aracılığıyla hedeflenen noktaya (zirve, kaya duvarı, kamp yeri vs.) ulaşmayı amaçlayan spor dalıdır. Dağcılık sporunda etik önemli bir yere sahiptir. Dağcılık etiği olarak ifade bulan bu kavram; dağcının kendisi, çevresi ve dağcılık sporunun geleceği için benimsemesi gereken duyarlı davranışları ifade eder. Bu davranışlar çevre ve yerel yaşantıya saygılı olmak, dağcıların birbirine karşı olan saygısı, malzeme kullanımı ve tırmanış gibi hususları içerir.
Dağcılık Kişiye Ne Kazandırır?
Dağcılık sporunun, diğer sporlardan en önemli farkı seyircisinin olmayışıdır. Mola hakkı olmayışıdır. Bir rakibin olmayışıdır. Dağcılıkta tek rakip bireyin kendi iç dünyasıdır. Dağcılık; uyumdur, adaptasyondur, seçimdir, yaşam biçimidir, paylaşmaktır, saygı duymaktır, güçlüklerle başa çıkabilmektir, sabretmektir. Dağcılık bazen; iyi bir meteorolog olabilmektir, iyi bir ilk yardım uzmanı olabilmektir, iyi bir harita mühendisi olabilmektir, iyi bir fizik sorusu çözebilmektir, iyi bir psikolog olabilmektir, iyi bir sosyolog olabilmektir. Dağcılık çoğu zaman; iyi bir aşçı olabilmektir, ikili ilişkiler uzmanı olabilmektir, kuvvetli hislere sahip olabilmektir, uzağı iyi görebilmektir… Dağcılık sporu asla macera arayışı ya da adrenalin bağımlılığı değildir. Tüm sporların ve yaşamın içinde barındırdığı kadar tehlikeli olan bir spordur.
Neden Dağcı Olunur?
Dağlar coğrafi açıdan yeryüzü için hem iklim özellikleri hem su kaynaklarının oluşumunda hem de doğal yaşamın çeşitliliğinde son derece önemlidir. Bununla birlikte asırlardır insanoğlu dağların heybetli görüntüsünden etkilenmiş ve çeşitli betimlemelerinde sürekli dağları kullanmıştır. Dağın doruklarını diğer insanlardan uzaklaşmak ve yükselerek inançları doğrultusunda yaratıcılarına yakınlaşmak için kullanmayı düşünmüştür. Bunun yanında semavi dinlerin kutsal kitaplarında dağ ifadeleri geçmektedir. Dağ ifadesi Kur'an-ı Kerim'de 49 ayette geçmektedir. Dağlar; adına ve uğruna türküler söylenen, destanlar anlatılan, dostluğu ve yüceliği betimlemelerde kullanılan, çaresizliği ve çareyi anlatan, kilimlere motif olan, kendi ve hayat üzerinde fazlaca düşünmeyen insanların bile uzaktan bakarken dalıp gittiği bir çeşit rehabilitasyon merkezidir. Dağlar her ne kadar uzaktan bakıldığında sessizliği ve ıssızlığı hissettirse de koruyuculuğunu yaptığı üzerindeki doğal hayatla inanılmaz coşkulu ve cıvıltılıdır. Duyabilene çok güzel bir melodi ile yüksek seste çağrılarda bulunmaktadır. Bu nedenle herhangi başka bir aktivite dağcılık sporunun sahip olduğu geniş motivasyonel spektrumu (çeşitliliği, renkliliği) içermez. Dağcılık, insanlara kişisel amaçlarını tanıma ve hayat boyu anlamlı bir aktivitenin peşine düşme fırsatı verir.
Dağlar ve kayalar için güdülen merak, insanlarda keşif güdüsünü tetikler. Dağlarda bulunmak; sağlıklı olma, hareket özgürlüğü, psikolojik rahatlık, kişisel ve sosyal tatmin vb. birçok yönden kişiyi besler ve geliştirir.
Nasıl Dağcı olunur?
Doğayı ve sporu seven herkes, dağcılık spor lisansı çıkardıktan sonra Türkiye Dağcılık Federasyonu bünyesinde her yıl gerçekleştirilen dağcılık eğitimlerine katılacağı gibi, özel dağcılık kulüpleri ve topluluklarından eğitim alabilir. Eğitim almadan dağa çıkılması son derece tehlikelidir.
Dağcılık Ne Zaman Yapılır?
Dağcılığın zamanı dağcının profesyonelliği ve ekipmanlarına bağlıdır. Yeterli tecrübe, bilgi ve ekipman sayesinde her mevsimde dağcılık yapılabilir ancak yeni başlayan amatör dağcılar için bahar ve yaz ayları daha uygundur. Kış dağcılığı daha tecrübe isteyen bir alandır.
Neden dağcı olunur?
1-Dağcılık bir yarışma sporu olmadığı için dağcı olunur. (Yarışma sporlarında zaman zaman hırs, nefret, kin gibi duyguların geliştiğine inanıyorum.)
2-Dağlarda düşsel bir yolculuk yaşarsın. Bu yolculuğu yaşayabileceğin tek spor dalıdır.
3-Dağlar sınırlarınızı esnetir, ruhlarınızı ve amacınızı zirveye çıkarır.
4-Dağlar kaşif yönünüzü ortaya çıkarır.
5-Dağcılık, rakibi insanın kendisi olan tek spordur.
6-Dağlar insanı rehabilite eder.
7-Dağcılık, sabırlı olmayı öğretir ve hayatta karşılaşacağınız problemleri çözme becerisi kazandırır.
8-Dağcılık, insanoğlunun ne kadar güçlü olduğunu öğretir. Dağda gücünün bittiğini düşündüğün anda yeniden doğarsın ve kapasitenin, hissettiğinin tam aksine çok yüksek olduğunu görürsün.
9-Dağcılık, paylaşımın ne kadar kıymetli olduğunu öğretir.
10-Dağcılık, doğanın insan için ne kadar kıymetli olduğunu, insanın doğa olmadan varolamayacığını ve doğanın insansız da varolabileceğini öğretir.
Türkiyede görülmesi ve tırmanış yapılması gereken dağları da sizin için kısaca anlatmak isterim.
1-Süphan Dağı (4058)
Süphan(Bitlis /Adilcevaz) Süphan Dağı Anadolu’nun 3. büyük zirvesidir. Kolay rotası ve olağanüstü doğasıyla klasik dağcılık yapan herkesin tırmanabileceği ve kış aylarında özellikle Avrupalı kayakçı turistlerin de çok tercih ettiği bir dağdır.
2-Ağrı Dağı (5137)
Dünyanın en büyük volkanik dağı. Türkiye’nin çatısı ve en yüksek noktası. Avrupa’nın en yüksek dağlarından birisi olan Ağrı Dağı, bulunduğu konum itibariyle açık bir havada birden fazla ülkeyi görmenize olanak sağlamasının yanı sıra mitolojik olarak da gizemler barındıran bir dağ. Birçok kutsal kitapta Nuh Tufanı koptuğunda Nuh’un gemisinin Ağrı Dağı'na oturduğu zikredilmektedir.
3-Aladağlar Milli Parkı (Niğde)
Aladağlar, Kayseri-Niğde-Adana illeri arasında bulunan dağ sırası, bitki örtüsü ve hayvan çeşitleri bakımından zengin bir çeşitliliğe sahiptir. Bu nedenle dağın 54.524 hektarlık bir bölümü olan Hacer Ormanı Tabiat Parkı, 1995 yılında da Milli park ilan edilmiştir. Aladağlartopluluğu, çoğunluğu kaya bloklarından oluşan 3000 metre üzeri zirvelere sahiptir. Genellikle kaya tırmanışı yapan yerli ve yabancı dağcıların en çok tercih ettiği bölgedir.
4-Kaçkar Dağları (Rize)
Türkiye'nin kuzeyinde, Doğu Karadeniz sahili boyunca uzanan bir dağ sırası. Kuzey Anadolu Dağları'nın doğudaki bölümünü oluşturur. Doğusundaki birçok zirvesi 3500 m üzerindeyken batı kesimi 2000 m yüksekliğe kadar ulaşır. En yüksek noktası olan Kaçkar Kavrun Dağı, 3932 m yüksekliktedir. 1994 yılında Kaçkar Dağları Millî Parkı ilan edilmiştir. Millî parkın büyük bir bölümü Rize ili Çamlıhemşin ilçesi sınırları içinde, küçük bir bölümü de Artvin ili Yusufeli ilçesi sınırları içinde kalmaktadır. Olağanüstü doğasıyla ve doğal yaylalarıyla yerli ve yabancı turistler tarafından tercih edilmektedir.
5-Cilo Sat Dağları (Hakkari)
Hakkari Cilo ve Sat Dağları Millî Parkı, Türkiye'nin Hakkari ilinin Merkez, Şemdinli ve Yüksekova ilçeleri sınırları içinde yer alan bir millî parktır. 25 Eylül 2020 tarihinde kurulmuştur. 27.500 hektar alan kaplamaktadır. Türkiye'nin 45. millî parkıdır Cilo Dağı Türkiye’nin 2. en yüksek dağıdır. Zirvesi dört mevsim boyunca erimeyen kar ve buz örtüsü ile kaplı tektonik bir dağ olan Cilo Dağı, Güneydoğu Toroslar’ın en doğu uzantısını oluşturur. Cilo dağlarının en yüksek doruğu Reşko zirvesi 4135 metre yüksekliğinde Türkiye'nin daha keşfedilmemiş en doğal ve en vahşi coğrafyasıdır.