Sevilmeyen kelime: Felaket
Osmanlı şeyhülislamı ve tarihçisi İbn Kemal, “felâket” kelimesinin cahil uydurması olduğunu ve bunu kimsenin kullanmaması gerektiğini söylemiştir. Tabii durum hiç de öyle olmaz.
2023, felaketlerle sınandığımız bir yıldı. Geriye dönüp baktığımızda, hepimizin zihninde travmatik sahneler canlanıyor. Depremler, soykırımlar, ekonomik sıkıntılar, seller… İyi şeyleri bulmakta zorlanıyoruz. Ancak bulduğumuz şeyler bize hayata tutunmamız, bugün ölecekmiş gibi ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalışmamız, geleceğe dair ümitvâr olmamız, kendimize ve insana olan inancımızı kaybetmememiz, yaptığımız işi en iyi şekilde yapmamız, ayağa kalkıp silkelenmemiz, yaratıcının bizden muradını anlamamız ve ona göre hareket etmemiz için sebepler sunuyor. O yüzden kendinize iyi anılar koleksiyonu yapmanızı, gerektiğinde bunları can simidi olarak kullanmanızı tavsiye ederim. Zihin kötü anıları seçmekte ustadır. Zihninizi eğitin ve ona güzel hatıralara, insanlara, anlara, iyiliğe odaklanmayı öğretin. Biraz inatçı bir öğrencidir ama merak etmeyin, öğrendi mi zor unutuyor. Kolay gele.
Bu yazıda size, "felâket" kelimesinden bahsedeceğim. Bazı kaynaklarda kelimenin kökünün Arapça olduğu yazar ama ne yazık ki bu yanlıştır. Zamanında felâket, dil bilimcileri çok kızdıran sözcüklerden biriydi. Çünkü ne Arapçaydı ne Farsça. Tamamen uydurmaydı. Hatta İbn Kemal bunun cahil uydurması bir kelime olduğunu, bu kelimeyi kimsenin kullanmaması gerektiğini söylemiştir. Tabii durum hiç de öyle olmaz. “Felâket”, toplumun gözünde bir açığı kapatır, değerli görülür ve günlük dile hemen yerleşir. Dil böyledir. Canlıdır ve toplumun fikirleri, yaşam biçimi, algısı, entelektüel düzeyi ile beslenir.
Felâket uydurma da olsa “felek” kelimesinden ilhamla türetilmiştir. Kötüye giden kader anlamına gelir. Felek Arapça kökenli olduğundan, felâketi de Arapça kabul edenler var. Ancak bu türeme işi dil kurallarına uygun yapılmadığından,, felâket için rahatlıkla Arapça kökenli diyemiyoruz. Ayrıca “kelime uydurma” deyince, aklımıza hemen Bilge Karasu gelir. İsmini anmadan edemedim.
Bilge Karasu, kullandığı kelimeler itibarıyla okurlarıyla arasında yeni bir dil inşa eder. Öykülerinde kendisinin bulduğu ve sözlükte olmayan kelimeler kullanır. Bu da onu okuyanları görünmez örümcek ağları ile birbirine bağlar. Mesela “Göçmüş Kediler Bahçesi”ni herkese tavsiye ederim. İncelerseniz ne diyeceğimi anlayacaksınız. Şimdiden keyifli okumalar.