Seni harekete geçiren ne?

Girişmenin ve başarmanın altında yatan unsurlar neler olabilir?
Girişmenin ve başarmanın altında yatan unsurlar neler olabilir?

Bazı insanlar neden o bizim bir türlü yapamadığımız, başlayamadığımız şeyleri büyük bir ustalıkla yapabilirler? Bunun mekanizmasını anlamak, insanı harekete geçiren unsurları anlamakla başlar.

İnsan, üç temel nedenle harekete geçer:

  1. İlgi
  2. Heyecan
  3. Motivasyon

İlgi

İlgi (interest), dikkatimizi çeken her durumda uyanan bir farkındalık durumudur. Bir “veri arayıcısı” olarak evrimleşmiş beynimiz ve sinir sistemimiz, bizi daha yetkin bir şekilde hayatta tutabilmek için, beklenmeyen birtakım değişiklikleri sürekli arar. Beklentimize uymayan, bizi şaşırtan, hazırlıksız yakalayan her şey, ilgimizi kendine celbeder. İlgi, çok kolay çekilebilir ve bizzat bu nedenle de çok kolay dağılır. İlgimizi çeken şeyler dikkatimizi bir yöne doğru yönlendirse de bu oldukça kısa sürelidir ve o değişikliğin “yaşamsal önemi olan bir şey olmadığını” fark ettiğimizde, ilgimiz hemen dağılır. Zira o dikkat, bizi hayatta tutmak için devamlı tetikte ve hazır olmalıdır. Günümüz sosyal medyası ve dijital teknolojisi, dikkat ve ilgimizin bu kadar kolay “çekilebilir” olmasını sömürerek milyonlar kazanıyor.

Heyecan

Heyecan, ilgimizi çeken bir uyaranın aynı zamanda bizi duygusal olarak da etkilemesinden kaynaklanır. Heyecan uyandıran uyaranlar, dikkatimize takıldıktan hemen sonra bizde bir harekete ve nispeten uzun süreli dikkat odaklanmasına sebep olan bir dizi zihinsel işleme neden olur. Mesela müzik tarzını sevdiğimiz bir grubun ilk dinlediğimiz bestesi bizde bir heyecan uyandırabilir. Hemen o grubun diğer parçalarını da araştırma, daha fazlasını dinleme ve o grup hakkında bir şeyler öğrenme noktasında harekete geçebiliriz. Heyecan uyandıran uyaranlar bizi harekete geçirir. Fakat heyecan kaynaklı hareketlerin “menzili” bir hayli kısadır. Daha ziyade “yabancı ve yeni” olanın daha yakından tanınması ve ondan gerekli bilgilerin elde edilmesi amacına yönelik gibi görünen heyecan, dikkatimizi peşinde sürüklediği konu ilginçliğini kaybettiğinde söner. Mesela o müzik grubunun yeterince parçasını dinleyip tarzına alıştıktan sonra, yeni yaptıkları işleri pek de ilginç bulmadığımızda, heyecanımız söner. Belki de gaza gelip satın aldığımız grup tişörtlerini arkadaşlarımıza hediye ederiz.

Heyecanı bir de “engel” söndürür. Eğer bir konuda heyecanla harekete geçer ve zorlu bir süreçle karşılaşırsanız sıklıkla heyecan sönümlenir. Mesela bir müzik enstrümanını çalma konusunda hissettiğiniz heyecan sizi harekete geçirebilir ama o beceriyi kazanmak için gereken zorlu çabayı fark edip zorlanmaya başladığınızda büyük olasılıkla bu sevdadan vazgeçebilirsiniz. Spor salonlarına senelik üyelik satın alanların çok küçük bir kısmının spor yapmak üzere salonlara devam edebildiğini bilirsiniz. Sebebi aynıdır: Heyecanla başlayan işler, zorlukla karşılaşınca genellikle yarıda kalır. Zira o sürece devam, motivasyon denen ilave bir güç gerektirir.

Motivasyon

Bir hedefe doğru gidilen yolda karşımıza çıkan bir engeli aşma isteği ve azmine motivasyon diyoruz. Yani motivasyon, ilgilendiğimiz ve heyecan duyduğumuz bir hedefe doğru ilerlerken bir engelle karşılaştığımızda ortaya çıkar. Eğer “motive” isek, yani o hedefe varmak için zorluklara katlanmayı göze alabilecek bir dizi nedenimiz varsa, engelle karşılaştığımızda aklımıza gelen ilk şey “Bunu nasıl aşarım?” sorusu olacaktır. Sadece heyecanla hareket edenler engellerin karşısında yakınır veya vazgeçerken, motivasyonu yüksek insanlar hızla engelleri aşmanın ve o engeli bir gelişim fırsatına dönüştürmenin yollarını ararlar.

Motivasyon nasıl oluşur? Motivasyon, ilgi ve heyecandan farklı olarak, anlatılabilen, anlatılamasa bile hissedilebilen bir “neden”e dayanır (kelime kökeni de buradan gelir). Bir insanın bir hedefe gitmesi için geçerli ve kendisini ikna eden bir nedeni varsa, hedefin büyüklüğü nispetinde motivasyonu artar. Motivasyon, ilgi ve heyecandan farklı olarak bir “neden bilgisi”dir. Bana sorarsanız eğitim sürecinde bir insana verilebilecek en işe yarar ipucu da böyle “nedenler”dir. Nedeni olan her şeyi yapabilir ve nedeni olmayan, ne kadar imkanı olursa olsun, uzun vadeli bir çabayı çoğu zaman ortaya koyamaz.

Hayatımızda yaptığımız her şeye “neden yapıyorum” sorusunu sormak her zaman mümkün. Bu soruyu sormayı alışkanlık haline getirdiğimizde, ilgilendiğimiz, heyecanlandığımız ve motive olduğumuz konuları birbirinden daha iyi ayırabilir hale geliyoruz.

Sinan Canan / Nörolog, Yazar