Sanal ortam bağımlılığı Türkçeyi tozlaştırıyor

Sanal ortam bağımlılığı Türkçeyi tozlaştırıyor.
Sanal ortam bağımlılığı Türkçeyi tozlaştırıyor.

Araştırmalara göre yazı dilinde kullanılan kısaltma, argo ve jargon, özellikle yeni kuşakların okuma ve yazma becerilerinin zayıflamasına kapı açıyor. Gençlerin “tmm”,”nbr”,”tşk” gibi ünlü harflerin terkiyle ve emojilerle yazışması giderek artıyor.

Biz eğitimciler olarak gençlerimizin yazılı ve sözlü anlatımlarında hatalı yazım ve anlatım bozukluğu gibi dil deformasyonlarını sıkça gözlemliyoruz. Dil sürekli değişime açık ve yaşayan bir varlıktır. Sosyokültürel, coğrafi, mali ve teknolojik faktörler dildeki değişimlerin temel nedenlerini oluşturur.

Kolaycılık alışkanlığı

2000’li yılların başından itibaren sosyal medya ve dijital iletişim kanallarının gelişmesiyle birlikte dünya toplumlarının temaslarının yoğunlaştığını ve bu durumun kültürümüzde ve bunun en önemli taşıyıcısı olan dilimizde de birtakım değişimlerin ortaya çıkmasını beraberinde getirdiğini söylememiz lazım. Özellikle gençlerin sanal ortamdaki yazışmalarında yabancı kökenli kelimelere sıkça yer vermesi ve emoji figürlerine başvurmalarının artarak devam etmesi, Türkçemizin yozlaşmasına müsait bir alan açmıştır.

Argo, jargon ve özellikle kısaltma kullanımı, iletişimde amaca giden en kısa yolu kullanmak ve meramı etkileyici bir biçimde ifade etmek için hız çağı olan zamanımızın gençleri tarafından başvurulan bir yöntemdir. Bunu elbette kültürel etkileşimlerin sonucu olarak tezahür eden bir ifade şekli olarak görebiliriz. Kısaltmalar ve internet argosu, çevrim içi iletişimi bizler için daha uygun hale getirebilir. Fakat bu gibi ifade şekillerinin dildeki yansımaları, özellikle uzun vadede olumsuz etkiler bırakabilir.

Günlük dilin üslubu nasıl olmalı?

Özellikle gençlerin sanal ortamdaki yazışmalarında yabancı kökenli kelimelere sıkça yer vermesi ve emoji figürlerine başvurmalarının artarak devam etmesi, Türkçemizin yozlaşmasına müsait bir alan açmıştır.
Özellikle gençlerin sanal ortamdaki yazışmalarında yabancı kökenli kelimelere sıkça yer vermesi ve emoji figürlerine başvurmalarının artarak devam etmesi, Türkçemizin yozlaşmasına müsait bir alan açmıştır.

Dil kullanımı, akademik, resmî ya da günlük olarak farklı niteliklere sahip olabiliyor. Akademik dil bilimsel, teknik, hukuki ve edebî metinlerde kullanılır. Bu dilde, günlük yaşamda yaygın olarak kullanılmayan bilimsel ve teknik terimler kullanılır. Daha nesnel ve objektiftir. Bu dildeki cümle yapıları daha karmaşık ve daha uzundur. Üslup resmîdir.

Günlük dil ise günlük hayatımızda kullandığımız konuşma dilidir. Günlük dilin cümle yapıları daha kısadır. Daha öznel ve kişisel bir dildir. Kullanımı yaygın olup, bu dilde basit kelimeler kullanılır. Üslup daha samimi ve sıcaktır. Eğitim dili ise sürekli ve hızlı bir gelişim içindedir. Eğitim ve bilim geliştikçe dilimizde yeni kavramlara karşılık gelen kelimelere yenileri eklenir. Günlük iletişim dilinin gelişimi daha sınırlıdır ve bu gelişim toplumun kapasitesiyle orantılı olarak seyreder.

Ses bayrağımız Türkçe

Öncelikle her birey devraldığı dil mirasını, şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ifadesiyle “ses bayrağımız Türkçeyi” bir bayrak yarışı gibi gelecek kuşaklara hakkıyla teslim etme bilinciyle yetiştirilmelidir. Bu, hepimiz için üzerinde hassasiyetle durulması gereken kültürel bir misyon olmalıdır.

Dildeki yozlaşmaya karşı birtakım yasaklamalarla mücadele etmek yerine, yeni neslin tercihlerine uygun seçeneklerin farkındalığını sağlamak isabetli olacaktır. Bu da edebiyat ve fikir dünyamızın zenginliklerini keşfetmelerini sağlayacak okumalar ve bu okumaların iz sürümleri olan söyleşileri takip etmelerini sağlamakla olacaktır.