Oov oov çekilin yoldan Vahşi Batı'dan geliyorlar!

Zamanla sığır güden kovboylar daha farklı anılmaya başladı.
Zamanla sığır güden kovboylar daha farklı anılmaya başladı.

Küçüklüğümde babam her cumartesi ve pazar hepimizden erken uyanıp televizyonun karşısına geçer ve o saatlerde yayınlanan kovboy filmlerinden birini son ses açardı. Bu, "Ben uyandım, haydi herkes uyansın." demekti. Filmlerde kovboylar birbirinden ilginç olaylara karışır, tozu dumana katar ve sürekli bir çatışmanın içinde olurlardı. Asla, "Ailemle sakin bir hayat süreyim, kedi besleyip patik öreyim." demezlerdi.

Kovboy dilimize İngilizce cowboy, yani sığır çobanı kelimesinden geçmiş. İngilizcede cow inek/sığır ve boy da oğlan/erkek demek. Kovboy da bu iki kelimenin birleşimi zaten.

Kovboylar başta çiftçilerin sığırlarını otlatıp onları korumakla görevli kişilerdi. İşleri buydu. Sürekli at üstündelerdi ve kendilerine emanet edilen büyükbaş hayvanları kocaman arazilerde bir arada tutmaya çalışırlardı.

Zamanla sığır güden kovboylar daha farklı anılmaya başladı. Soygun yapmaya başladılar, gürültülü kavgalara karıştılar, serserilik yaptılar. Neyse ki filmlerinin çekilmesi biraz olsun imajlarını düzeltti ama en baştaki işleriyle alakaları koptu.

Kovboy demişken enteresan bir tarihi olayı da paylaşmak isterim. Kovboyluğun revaçta olduğu zamanlarda bir dönem kovboylar ve çiftçilerin araları bozuldu. Büyük Buhran sonrasıydı, herkes tarıma yönelmişti. Çiftçiler daha fazla bölgeye bir şeyler ekmek istiyordu ama bu da otlakların azalmasına sebep olacaktı ve kovboylar da işsiz kalacaktı. Çiftçiler fırsat buldukları ilk anda çevrelerindeki tüm çayırları sürdüler, ağaçları kestiler ve toprağı ekim için hazırladılar. Ancak hiçbir şey istedikleri gibi olmadı. Toprak tahrip edilmişti ve kendisini tutacak bitkilerden yoksun kalınca rüzgârla birlikte çamur ve kum şeklinde havaya kalktı, şehirlerin ve insanların üzerine yağdı. Milyonlarca insan göç etmek zorunda kaldı. Toz Çanağı denen toz fırtınaları 1930'dan neredeyse 1940'a kadar devam etti, tarım arazileri kullanılamaz hâle geldi. Hatta John Steinbeck'in Gazap Üzümleri ile Fareler ve İnsanlar adlı eserleri bu olayı konu aldı.

Tuğba Coşkuner / Eğitimci-Yazar-Editör