Modern çağın yanlış beslenme modeli
Herkes bir şeylerin pandemisinden bahsediyor, yeme-içme alışkanlıklarımızın âdeta bir salgına dönüştüğü ise hemen hiç gündeme gelmiyor. Oysa basit adımlarla pekâlâ sağlıklı bir sofra geleneği kurmamız mümkün.
Sık sık acıkıyor, tatlı krizleri yaşıyorsunuz. Açlığa kesinlikle tahammülünüz yok. Bir öğün kaçırdığınızda açlıktan bayılacak gibi oluyor, sinirli birine dönüşüyorsunuz. Kendinizi hep halsiz ve bitkin hissediyorsunuz. Yemek sonrası uykunuz geliyor, âdeta baygınlık geçiriyor gibi oluyorsunuz. Çok sık susuyor ve çok su içiyorsunuz. İşte bu belirtilerle karşı karşıyaysanız modern çağın yanlış beslenme modeline uyum sağlamış olabilirsiniz.
Dünya çapında milyarlarca insan, çağın vebası yanlış beslenme modeline mahkûm ediliyor. Bu sayının önümüzdeki çeyrek asır içinde iki kattan fazla artarak çok daha fazla insanı tehdit edeceği öngörülüyor. Araştırmalar, sağlıksız beslenmenin kronik hastalıkların önde gelen 10 nedeninden biri olduğunu gösteriyor. Unutmayın ki yanlış beslenme alışkanlıklarını değiştirmek, yakın gelecekte karşı karşıya kalabileceğimiz hastalıkları tedavi etmekten çok daha kolaydır. Bunun için sağlıklı beslenme odaklı yaşam tarzını bir seçim olarak değil, zorunlu olarak benimsememiz gerekiyor.
Gençler de risk altında
Modern çağın yanlış beslenme modelinin en yaygın göstergesi, endüstriyel şeker ağırlıklı tüketime dayanıyor. Tam da bu nedenle gençlerde diyabet görülme olasılığı giderek artıyor. Öyle ki Tip 2 diyabetin başlama yaşı, dünyada sekize kadar indi. Eskiden Tip 1 diyabet denince görülen tablo, ilk bir yaşta başlayan, pankreasın maalesef gelişmediği çocuklardı. Oysa son 10-15 senedir çok sık biçimde Tip 1 diyabet modeli görmeye başladık. Hiçbir sağlık problemi olmayan gençlerde, 16 yaşında, 18 yaşında aniden başlayan Tip 1 diyabet tabloları var.
Akla hayale gelmeyen yerlerde bile
Çağın vebası modern çağın yanlış beslenme modelinin neler içerdiğine dair biraz detay verelim isterseniz. İçi şeker dolu gazlı içecekler, pizza, makarna, börek, çörek gibi kan şekerini hızla yükselten buğday ürünleri, ketçap, hardal, salata sosu gibi akla hayale gelmeyen yerlerde bile karşımıza endüstriyel şeker çıkıyor. Daha da kötüsü gıda endüstrisinde kullanılan şeker, şekerin en zararlı hali olan nişasta bazlı şeker, yani NBŞ’dir. Mısırdan elde edilen bu şeker, kan şekerini roket hızıyla fırlatır. Bir de insülin metabolizmasını daha da bozan, sorunu derinleştiren işlenmiş yiyeceklerin içindeki kimyasalları, toksik maddeleri ekleyin. Sonuç ortada! Bu sağlık zararlıları ile dolu beslenme modeli, artık gençlerin bile sağlığını tehdit ediyor.
Beş maddede sağlıklı beslenme
Siz de hemen bu pratik adımları uygulayarak kendi sağlıklı beslenme modelinizi inşa etmeye başlayabilirsiniz.
1- Endüstriyel olarak üretilmiş, içi katkı maddeleriyle dolu, raf ömrü olan işlenmiş yiyeceklerden uzak durun.
2- Doğal ve mevsimsel beslenin. Yani yiyecekleri doğada oldukları halleriyle, sebzeleri, meyveleri mevsiminde tüketin.
3- Et, yumurta, sakatat serbest. Gezen tavuğun etini, yumurtasını; merada yayılmış hayvanın etini yiyin; deniz balığı tüketin. Tüm sakatatlar faydalı ve gereklidir.
4- Sağlıklı yağları artırın. Margarinler, çiçek ve mısır özü yağlar toksik maddeler içerirler. Sağlıklı yağlar kan şekerini dengeler. Sızma zeytinyağından ve halis tereyağından korkmayın, bolca tüketin.
5- Probiyotik zengini gıdalar tüketin. Şirden mayasıyla yapılmış peynir, evde kurulmuş turşu, sirke tüketin. Özellikle ev yoğurdu tam anlamıyla bir sağlık mucizesidir.