Kazıklı Voyvoda’nın Memleketi Romanya
Kazıklı Voyvoda’nın ya da daha bilinen adıyla Kont Drakula’nın -hani şu her filmde vampir olan- Osmanlı döneminde, Tokat Kalesi’nde esir hayatı yaşadığını biliyor muydunuz? Bu yazımda sizi Tokat Kalesi’ne değil Romanya’daki şatolar bölgesine götüreceğim ama Romanya gezim dışında, Eflak Voyvodası III. Vlad’ın Tokat’ta esir tutulduğunu öğrenince bundan kısaca size de bahsetmek istedim.
Bu arada asıl içeriğe geçmeden önce, Romanya Schengen vizesi işlem kapsamında olmadığı için Romanya Büyükelçiliği’nde vize işlemlerine başvuru yapmanız gerekiyor. Turistik, kısa süreli gezilerin vize ücreti 2021 için 80 Euro olarak belirlenmişti. 2022 için belirlenen ücret de bu ay içinde açıklanmış olacak.
Romanya’nın tarihi bölgelerinden Eflak’a üç kez Voyvoda yani prens olarak atanan III. Vlad, dönemin en büyük Osmanlı ve Türk düşmanlarından biriydi. Esir olarak ele geçirdiği Osmanlı askerlerini ve sivil Türkleri şatosundaki kazığa oturtarak şehit ettiği için Kazıklı Voyvoda namıyla bilinen III. Vlad’ın bu kini, Osmanlı karşısında mağlup gelen babasının yanlış politikalarına dayanıyor. Vlad Dracul’un ikinci oğlu olarak dünyaya gelen III. Vlad, küçük yaşında Osmanlı’ya esir düştü. Esirlik yıllarında Kütahya, Tokat ve Edirne’deki diğer beyliklerin şehzadeleriyle yaşayan III. Vlad, Romanya’ya döndüğünden ölümüne kadar geçen süreçte üç kez voyvoda olarak atandı.
Transilvanya’da, Osmanlı’ya karşı savunma amaçlı inşa edilen gotik üsluplu kalede yaşadığı düşünülen III. Vlad’dan günümüze çok sayıda işkence aleti ve bir o kadar da efsane kaldı. İşte tam da bu yüzden gotik mimari akımına, doğayla iç içe olan görkemli şatolara, tarihe ve efsanelere ilgisi olan herkes, tam da bu aylarda kesinlikle Romanya’ya gitmeli.
Günümüzde, diğer Avrupa ülkelerine kıyasla daha ucuz ve daha yakın olan Romanya, yılın her dönemi turist akınına uğruyor. Yazları temiz ve görece serin havasıyla, kışları da enfes kar manzaralarıyla dünyanın her yerinden ziyaretçileri kendine çeken Transilvanya bölgesi, beni de oldukça etkilemişti. Romanya’ya maksimum birkaç gün, şatolar bölgesi için ise bir gün ayırmanız yeterli olacaktır.
Şatolar bölgesini ziyaret ettiğinizde Drakula’nun sarayı Bran’ı; dünyanın en güzel şatolarından biri olan Peleş’i ve tam bir orta çağ şehri olan Braşov’daki Kara Kilise’yi görebilirsiniz. Her yapının, sizi bambaşka dünyalara götüreceğini ve çok etkileneceğinizi temin ederek, vampirlere karşı sarımsaklarınızı çantanıza gizleyip en kısa zamanda bir tur planlamanızı öneririm. Romanya’ya kadar gelmişken birkaç gün daha kalıp daha fazla yeri ziyaret edeyim diyenler için de favori 3 gezi noktasını sıralayarak bu ay ki öneri yazımı sonlandırayım.
Salina Turda Tuz Madeni, evet burası bildiğimiz eski bir tuz madeni. Ama içi bir tuz madeninden çok farklı. Yerin 122 metre altına kadar inen bu madenin içinde dönme dolap, salıncak, bovling salonu ve hatta gezi tekneleri bile var. Bu devasa ‘tema parkına’ giriş bedeli yaklaşık 75 TL.
Cimitirul Vesel, Avrupa’nın en turistik mezarlıklarından biri. Sapanta halkının ölülerini gömdüğü bu mezarlık, dünyanın en renkli mezarlıklarından biri olma özelliğine de sahip. Sapanta halkının ‘şen mezarlık’ dediği bu mezarlıkta gömülü olanların mezar taşlarında, mesleklerini ya da hobilerini yansıtan rengarenk çizimler yer alıyor. Her birine bambaşka bir hayat hikayesinin resmedildiği mezar taşlarının namı o kadar yayılmış ki burası zamanla turistik bir bölge haline dönüşmüş.
Bükreş Parlemanto Sarayı, Romanya’nın diktatör lideri Çavuşesku’nun yaptırdığı bu dev saray, 300’ü aşkın odasıyla, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’dan sonra dünyanın en büyük ikinci kamu yönetim binası olarak gösteriliyor. Yakın zamana kadar ülkenin yönetildiği bu yapı, günümüzde Romanya halkına ve yabancı turistlere faşizm, yolsuzluk ve hainliğin sembolü olarak gösterilmek için ziyarete açık. Sarayın giriş ücreti yaklaşık 95 TL.
Romanya’ya arabayla gitmeyi planlayanlar için ekstra bir lokasyon: Transfagaraşan Romanya’nın en yüksek kesimlerinde bulunan Karpat Dağları’nın güney kısmında kalan bir yol burası. Coğrafi şartlar gereği bol bol dolambaçlı olan otoyol boyunca enfes doğal güzellikler görmeniz kaçınılmaz. Eminim en çok fotoğrafı burada çekileceksiniz.