Kaygılarımız yüzünden sergilediğimiz 10 davranış

1-Hayalet olmak

Kimse farketmeden ortadan kaybolabilirsiniz. Markette, işte hatta eğlenceli vakit geçirdiğiniz yerlerde… Kaygı size her yerde uğrayabilir. Kendinizi toparlayabilmek için 15 dakikalığına da olsa uzaklaşmak isteyebilirsiniz. Anksiyeteyi anlamayan insanlar, bunu saçma veya kaba bulabilir. Ancak aslında nefes almak sizin gerçekten ihtiyacınız olan şeydir.

2-Kontrol delisi

Yaptığınız şeyleri tekrar tekrar kontrol edersiniz. Ailelerimiz, öğretmenlerimiz yapmamız gerekenleri iki kere kontrol etmemizi tavsiye eder hep. Ama ya aşırı kontrol ederseniz? Kaygılarınız sizi mükemmeliyetçi yapar. Bu bir ödev için de geçerlidir, bir kapının kilitli olmasını kontrol ederken de… Tekrar tekrar, defalarca yaptığınız şeyleri kontrol edersiniz. Bazen her şeyin mükemmel olduğunu bilirsiniz ama bir kere daha kontrol etmekten kendinizi alamazsınız. Çünkü kaygınız rahatlamanıza izin vermez.

3-Mavi tık sorunu

Zaman zaman mesajınıza cevap verecek birini bulmanız gerekir. Önemsediğiniz birine mesaj attığınızda ve uzun süre cevap alamadığınızda kaygınız o kadar yoğun olur ki olumsuz duygular sizi eline geçirir. Hatta bazen söylediğiniz şeyin çok mu garip ya da çok mu kaba olduğunu düşünürsünüz. Neden bu kadar süredir cevap vermiyor? Acaba bana kızdı mı? Beni önemsemiyor mu? Bu vb. sorular etrafında düşünür ve hayatınızı kolaylaştırmak için geliştirilen bir uygulama, sizin en önemli sorunlarınızdan biri hâline gelebilir.

4-Ev kedisi

Dışarı çıkmak istemezsiniz. Ancak bu asosyal olduğunuz için değildir. Aslında tam aksine arkadaşlarınızla buluşmak, dışarı çıkmak istersiniz. Ancak kalabalıktan ve sesli müzikten dolayı endişelenirsiniz. Tek istediğiniz şey herkes gibi güzel vakit geçirmek. Ama kaygınız buna izin vermez.

5-Yeterince iyi değilim!

Fırsatların sizi bulmasına izin vermezsiniz. Mükemmeliyetçi olarak sık sık size sunulan fırsatlar için yeterince iyi olmadığınızı düşünürsünüz. Artık fırsatları kullanmamaya kendinizi ikna ettiğiniz için başarısız olmaktan ve aptal durumuna düşmekten korkar hâle gelirsiniz.

6-Güvensiz alan

Bazı görüşmeler size kaygı verir. Anskiyetesi olan insanlar travmatik olayların tam olarak ne zaman gerçekleştiğini hatırlama eğilimindedir. O gün geldiğinde duygularınız tekrar gün yüzüne çıkar ve günlük rutinlerinizi yapmanızı engeller.

7-Az olsun, öz olsun

Yeni arkadaş edinmek istemezsiniz. Belki yeni arkadaş edinmek istemiyor gibi görünebilirsiniz. Ama aslında insanlar üzerinde bırakacağınız izlenim hakkında endişe ediyorsunuzdur. Kendinizi, kötü bir izlenim bırakmaktansa hiç izlenim vermemenin daha iyi olacağına ikna etmişsinizdir. Belki yeni insanlarla tanışmak istersiniz ama başaramayacağınızı düşünüp evde kalmaya devam etmek isteyebilirsiniz.

8-Telefon bağımlılığı

Telefona çok sık bakarsınız. Bazen sadece oturmak ve beklemek zordur. Siz orada otururken insanların bir şeylerle uğraştığını görmek sizi huzursuz eder. Sadece telefonla değil. Dikkatinizi dağıtacak, başka konularla ilgilenecek yani kısacası oyalanacak bir şeye ihtiyacınız olur.

9-Her an, her yerde

Okula giderken bile dehşete kapılırsınız. Daha önce binlerce kez yapmış olduğunuz işleri yaparken bile aklınızın tam olarak yerinde olmadığını düşünürsünüz. Ne yazık ki anksiyete günlük rutinlerinizi umursamaz ve tüm hareketlerinize etki eder. Hem de bir anda… İşe veya okula gitmeden, çalışmaya başlamadan hatta uyumadan önce kalp atışlarınızın hızlandığını, avuç içlerinizin terlediğini ve sersemlediğinizi hissedersiniz.

10-Aşırılıklar

İlişkilerinizde aşırı hareketlerde bulunursunuz. Sevdiklerinizi gerçekten önemsersiniz ve nasıl olduklarını, ne yaptıklarını öğrenmek için çok fazla soru sorarsınız veya her an mesaj atmak istersiniz. Bu, karşı tarafa çok yapışkan olduğunuzu hissettirse de niyetiniz kötü değildir. Sadece kaygınızdan dolayı fazla korumacı davranıyorsunuz. Aşırı kaygı, kayda değer bir sıkıntı oluşturabilir ve günlük hayatınızda istediğiniz gibi davranmanızı zorlaştırabilir. Yukarıda bahsedilen orantısız kaygı belirtileri yaşıyorsanız alanında uzman bir ruh sağlığı uzmanı ile görüşmek fazlasıyla önemli. Doğru destekle şiddetli kaygı azaltılabilir ve yönetilebilir.

Buğra Serdaroğlu / Klinik Psikolog