Kalkülüs savaşları

Kalkülüs savaşları.
Kalkülüs savaşları.

17. yüzyılın sonlarına doıru bilim ve matematik dünyası yepyeni bir döneme adım atarken, o dönemin iki dehası, Gottfried Wilhelm Leibniz ve Sir ısaac Newton, matematik tarihinin en ünlü fikir çatışmalarından birine imza attı. Leibniz ve Newton arasında yaşanan bu büyük çekişme, aslında sadece matematiksel bir tartışmadan ibaret değildi. Aynı zamanda iki büyük düşünürün kibir, hırs ve entelektüel mülkiyet konularında ortaya koyduğu güçlü duruşları sergileyen, 10 yıldan fazla süren bir fikri mülkiyet savaşına dönüştü.

Newton, kalkülüsün ilk tohumlarını 1665-1666 yılları arasında attı. Genç bir Cambridge öğrencisiyken, İngiltere’deki veba salgını nedeniyle üniversite kapandı ve Newton, kırsalda kendi başına çalışmak zorunda kaldı. Bu zorunlu izolasyon döneminde Newton’un zihni, bilim ve matematiğin en temel sorunlarını çözmeye yöneldi. Evrensel yer çekimi yasası ve hareket yasalarını geliştirdiği bu dönemde, ayrıca kalkülüs olarak bilinen yeni bir analiz yöntemini de icat etti. Newton bu çalışmaları, “akın ve akıcılar” adını verdiği özel bir notasyon sistemiyle kaydediyordu. Ancak bu keşiflerini uzun yıllar boyunca yayımlamayı tercih etmedi.

Pratik bir sembol sistemi

Leibniz, 1675 yılı civarında, Paris’teki üretken dönemi sırasında bağımsız olarak kalkülüs yöntemini keşfetti. Newton’dan yaklaşık 10 yıl sonra geliştirdiği bu yöntemi, 1684 ve 1686 yıllarında yayımladığı iki makaleyle bilim dünyasına tanıttı. Bu sayede Leibniz, kalkülüsün icadını ilk yayımlayan ve konu üzerinde geniş bir çevreyi etkileyen kişi olarak öne çıktı. Hatta öyle ki kendine özgü ve pratik sembol sistemi, günümüzde hâlâ kullanılmaktadır. Matematiksel notasyona yaptığı bu katkı, ona çağdaşlarının gözünde yaşayan en büyük matematikçilerden biri olma ünvanını kazandırdı.

Newton ve Leibniz’in kalkülüs üzerinde sahiplik iddiasında bulunmaları, iki deha arasındaki ilk kıvılcımı ateşledi. Newton’un özel çalışmaları, yakın çevresindeki çok sayıda kişiyle paylaşılmıştı. Ancak Leibniz’in bu çalışmalardan haberdar olduğu ve kalkülüsü buradan esinlenerek geliştirdiği söylentileri, Newton’un Leibniz’e karşı kuşkusunu artırdı. Leibniz’in 1684'te kalkülüsü yayımlaması, Newton için bir tehdit olarak algılandı ve İngiltere’deki destekçileri de Leibniz’i intihal yapmakla suçlamaya başladı.

Newton, bu suçlamalar karşısında Leibniz’in fikrini çaldığını düşündüğü için tüm gücünü kullanarak bu savaşın ön safında yer aldı. Leibniz ise bu suçlamalara karşı savunmaya geçerek Avrupa’da entelektüel çevrelerde kendini temize çıkarmaya çalıştı. Bu süreç, iki tarafın destekçilerinin de sert bir şekilde birbirini suçladığı ve hesap savaşları olarak anılacak 10 yıllık bir çatışmaya dönüştü.

Bitmeyen çekişme

1716 yılında Leibniz’in ölümüyle kalkülüs savaşlarının sertliği bir nebze azaldı.
1716 yılında Leibniz’in ölümüyle kalkülüs savaşlarının sertliği bir nebze azaldı.

Kalkülüs savaşları, yalnızca İngiltere ve Almanya’yı değil, Avrupa'nın tüm entelektüel dünyasını ikiye böldü. Newton ve Leibniz, birbirlerine isimsiz yazılar, polemik dolu makaleler ve hayalet yazarlar aracılığıyla saldırılarda bulunurken, etraflarındaki bilim insanlarını da bu çatışmaya dahil ettiler. Newton, İngiltere’deki Royal Society aracılığıyla Leibniz’i suçlayan raporlar hazırlattı ve bu tartışmalar, en üst hükûmet kademelerine kadar taşındı. Leibniz ise kendisine yöneltilen suçlamalara karşı Avrupa’daki saygın matematikçilere mektuplar yazarak destek toplamaya çalıştı. Bu çatışma, sadece akademik bir tartışmadan öteye geçmiş, politik ve toplumsal bir meseleye dönüşmüştü.

1716 yılında Leibniz’in ölümüyle kalkülüs savaşlarının sertliği bir nebze azaldı. Ancak Newton, Leibniz’in ölümünden sonra bile hak iddiasını sürdürdü. İngiltere’de ve Avrupa’nın pek çok yerinde kalkülüsün ilk mucidinin Newton olduğu görüşü hâkim hâle geldi. Ancak tarih, iki matematikçiye de hakkını teslim etti. Her ikisinin de bu muazzam keşfi bağımsız olarak yaptığı kabul edilmekle kalmadı; Leibniz’in geliştirdiği sembol sistemi, bugün hâlâ kalkülüs çalışmalarında kullanılmaktadır.

Bu hikâye, belki de iki büyük düşünürün kibir ve hırslarının entelektüel başarılarla harmanlandığında neler ortaya çıkarabileceğinin en güzel örneklerinden biridir. Leibniz ve Newton’un kalkülüs üzerindeki bu çatışması, bilim tarihine hem acı hem de hayranlık uyandıran bir miras bıraktı. İki dâhi arasındaki bu rekabetin, aslında çok daha dostane bir karşılıklı hayranlığa evrilebileceği düşünülebilir. Ancak tarihin gerçekliği, onları kıyasıya bir mücadelenin içine çekti.

Kalkülüs savaşları, sadece matematik tarihinin değil; fikirlerin, hırsların ve entelektüel mülkiyetin önemini de gözler önüne seren evrensel bir hikâye olarak öne çıkıyor. Leibniz ve Newton, her ne kadar çatışmış olsalar da matematik tarihine yaptıkları katkılarla günümüzde de hatırlanmaktadır. Onların bıraktığı bu miras, bilimin, büyük fikirlerin ve bazen de insani zaafların birlikte nasıl şekillenebileceğinin en etkileyici örneklerinden biridir.

  • Kalkülüs günümüzde ne işe yarar?
  • Kalkülüs, özellikle mühendislik alanında tüm modellemelerin temelini ve fiziksel olaylarını matematiksel, yani somut bir ortama çevirmek için kullanılır. Fonksiyon, limit, türev, integral ve diziler gibi konuları içerir. Kalkülüsün temeli cebir, trigonometri ve analitik geometri konularının üzerine inşa edilmiştir.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım