Jetgiller is coming
Uzay, hâlâ bilinmeyen bir boşluk mu? 20. yüzyıl uzay hakkında bilinmeyenlere dair merakla dünya üstü çalışmaların başlatıldığı devir olmuştur. Artık önümüzde yeni bir çağ var: Uzay Çağı. Kulağa oldukça iddialı ve heyecan verici geliyor. Bu iddianın fitilini yakan, 1957’de Sovyetler Birliği’nin fırlattığı ilk yapay uydu Sputnik 1 olmuştur. Bu çağın zirve noktası, insanlı uzay uçuşunu başarıyla gerçekleştirerek Ay’a insan ulaştıransa Apollo 11’dir. Geçmişteki bilgi yarışmalarını süsleyen o meşhur isim, Neil Armstrong, bu uzay aracının içindekilerden biri. Öyleyse hafızalara kazınmış o sözü milyonuncu kez bir daha söyleyelim de âdet yerini bulsun: “Benim için küçük, insanlık için büyük bir adım.”
Peki ya her seferinde şaşırtmayı başaran ve hayranlık uyandıran bu uzay araçlarının gizli kahramanlarına ne demeli? Samet Saray, bunlardan yalnızca biri. Samet Bey, kendisini daima herkes gibi olduğu yönünde tanımlıyor ama hikâyesine bakılırsa biraz tevazu gösteriyor. Her çocuk gibi itinayla beslediği hayalleri olmuş. Engelin kendisini bir basamak olarak görmüş ve her bir basamağı yüksek dozda inanç ve azimle tırmanmış. Devamlı söylediği söz ise “Konforunuz sizi rahatsız etmiyorsa başarı beklemeyin!” Zorluklar ve sancılar onun için yeni başarıların habercisi anlamına geliyor. Teknisyenlik, eğitmenlik derken Dragon kapsülünün yapımında görev alan Samet Saray, hâlihazırda uçan araba projesinde de yer alıyor. Aynı zamanda Amazon platformunda satıcı olarak iş yapan Saray’ın bunca uçuştan sonra bu işle ayaklarının yere bastığını söylemek yerinde bir latife olur.
Samet Saray, Arnavut göçmeni bir ailenin çocuğu olarak Zeytinburnu’nda doğmuş ve büyümüştür. Uçak elektroniği ve teknisyenliği eğitimi veren yalnızca dört okulun bulunduğu dönemde lise eğitimini, Bağcılar Anadolu Teknik Lisesi’nde almıştır. Samet Saray’ın havacılığa merak saldığı yıllar, havacılık sektörünün en azından Türkiye’de henüz bu kadar yaygınlaşmadığı, özel sektörün yeni yeni büyümeye başladığı zamanlara denk düşüyor. Mezun olunca ne olacağız sorularıyla debelenen gençlere ise kendi döneminde sektör bu haldeyken ölümcül endişelere kapılmadığını; aksine önceliğin kendini geliştirmek ve kendini güvenle sunabilecek duruma getirmek olduğunu söylüyor.
Samet Saray, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde iki yıl endüstriyel elektronik bölümünü okumuştur (Günümüzde bu ve benzeri bölümler üniversitelerden kalktı). Son olarak ise Anadolu Üniversitesi’nde açık öğretimde dört yıllık işletme bölümünden mezun olarak üniversite eğitimini tamamlamıştır.
Eğitimini Türkiye’de tamamlayan Samet Bey, gittiği okulların ve okuduğu bölümlerin sıradan ama SpaceX’te yer alabilmesini de bu geçmişe borçlu olduğunu söylüyor. En çok da gençlere, “Ben yaptıysam, siz haydi haydi yaparsınız,” diyerek sesleniyor. Kendisi büyük şirketlerde çalışmaya başladıktan sonra, başarılı insanların hayat hikâyelerinden defalarca duyduğu şey, çok iyi okullardan mezun olmaları. Yani elbette hepimiz çok iyi okullarda okuyalım ama bulunduğumuz yer en iyisi değilse kendimiz en iyi olma yolunda sınır tanımayalım. Ya olduğumuz yeri en iyi yapalım ya da olduğumuz yerin duvarlarına değil, pencerelerine, bahçe kapısına bakalım. Samet Saray da okuduğu okullara ve bölümlere belki çoğu kişinin erişebildiğini ama kendisini farklı kılan şeylerin olduğunu düşünüyor.
Hayat hikâyesine bakarak bu farklılığın onun çalışkanlığı ve bilgiye olan açlığı ile ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Yedi, sekiz yaşlarında pazarda su satmaktan tutalım da rehberlik, tamircilik ve cankurtaranlığa kadar çeşitli işlerde çalışmış. Dikkat çekici olan, yaptığı hiçbir işin birbirine benzemiyor oluşu. Hatta havacılık ile uzaktan yakından alakası olmayan işler... Bu tecrübeler ona, geleceğe dönük olarak insan tanıma ve insanların düşünce mekanizmalarına hâkimiyet açısından fayda sağlamış. Bugün onun büyük şirketlerin mülakatlarında jüriyi nasıl ikna edeceği hususunda dahi etkili olmuş. Okuyorken de çalışıyorken de öğrenme eylemini çok iyi kavradığını söyleyen Samet Bey, yabancısı olduğu herhangi bir işte de çabucak öğrenerek eyleme geçişini hızlandırmış.
Üniversiteden mezun olduktan sonra Türk Havayolları Teknik’te uçak bakım teknisyeni olarak işe başlamıştır. Çalıştığı süre zarfında eğitmenlik gibi bir iş tanımı olmamasına rağmen, iki yıla yakın bir süre teknisyenlere eğitim vermiştir. Kendi birimi haricinde çalıştığı son zamanlarda, yılın iki ayı uçucu teknisyenlik yapma fırsatı da bulmuştur. Yedi yılı aşkın bir süre burada (Turkish Technic) çalıştıktan sonra, bu sıralarda şans eseri başvurdukları Greencard’ın eşine çıkmasıyla işinden ayrılarak eşi ve bir çocuğuyla Amerika’ya yerleşmiştir. THY’deki işini çok sevmesine ve rahatının yerinde olmasına rağmen konforu onu rahatsız etmiş; aslında kendisi ve ailesi için fazlasıyla yabancı olan bir ülkeye yerleşmeye karar vermiştir. Bu belki de başına gelen en güzel rahatsızlık olmuş olabilir. Çünkü daha sonra yer alacağı pozisyonlar, bu kararın neticesinde gerçekleşmiştir. İlk altı ay çeşitli işlerde çalışmış, bunun sonunda savaş uçağı ve uçak parçası üretimi yapan Parker Aerospace şirketinde çalışmaya başlamıştır.
Buradaki üçüncü yılını tamamlarken Turksat 5A roketi fırlatılmıştır. SpaceX firması, Falcon 9 roketiyle uzaya bir haberleşme uydusu göndermiştir. Samet Saray için bir sonraki fitil, bu roket ile ateşlenmiş olur. Uzay teknolojisine ilgisi olmamasına rağmen roketin fırlatılma videosunu izledikten sonra hayranlığına karşı koyamamış; o günün hemen ardından SpaceX’e başvurmaya karar vermiştir. Çalıştığı Parker şirketinin hem iş tanımı hem de geliri bakımından SpaceX’ten aşağı kalır yanı yok, ancak hedeflerini daima büyük tuttuğundan bir sonraki adımın SpaceX olması gerektiğini düşünmüş. Bir haftada işe alınarak bu firmada belki de en hızlı işe alım süreci geçiren kişilerden biri olmuş. Şehir efsanelerinin çok fazla olduğu bu süreçte önemli gördüğü şeyler, jüriye tecrübelerini doğru anlatabilmek, bildiği şeylerden emin görünmek, iletişim diline hâkim olmak; yani iyi derecede İngilizce bilmek ve fikrin olmadığı konuda “bilmiyorum” diyebilmek. Geçirdiği mülakatın dört altın kuralı bunlar denebilir.
Biraz da orada ne iş yaptığı konusuna gelelim ve Dragon kapsülünün amacına daha yakından bakalım. Samet Bey SpaceX’te “propulsion technician”, yani itiş gücü teknisyeni olarak görev yapmış. Ama iş tanımında ihtiyaca uygun olarak kimyasal incelemeler gibi çeşitli görevlere de yer verilmiş. Dragon kapsülüne gelecek olursak Falcon 9 roketinin en uç kısmına yerleştirilen, içine yedi kadar insanın sığabileceği bir kapsüldür. Fırlatıldığı andan bir süre sonra roketten ayrılarak, fırlatılma amacına göre ya Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) gider ya da Dünya’nın etrafında tur atar. Uzaya gönderilen bu roketlerin en önemli başarısı, geri iniş sağlayabilmeleri ve tekrar kullanılabilir olmalarıdır. Hedeflenen amaç, kargo taşımak ve iletişim sağlamaktır. Samet Saray da bu yüksek teknolojili aracın üretim kadrosunda yer almış, birçok konuda öneri sunarak programın yenilenmesine katkıda bulunmuştur.
Yaklaşık iki buçuk yıl SpaceX’te çalıştıktan sonra buradan ayrıldığında kendisini tatmin edebilecek işin ne olduğunu düşünürken, yüzde yüz elektrikli uçan araba üreten Supernal şirketinde, eVTOL üretiminde çalışmaya başlamıştır. Yakın geçmişte dahi elektrikli araçlara önyargı ile yaklaşılırken, günümüzde gelinen noktanın bunun uçan versiyonunu yapma projesi olduğunu görüyoruz. Kat edilen yol, Samet Saray için de oldukça heyecan verici ve hâlihazırda böyle bir projenin parçası olmaktan dolayı oldukça gururlu. 2025’te tamamlanması beklenen arabaların başlangıç olarak taksilerde kullanılması, ancak şahıslar özelinde yaygınlaşmasının 2028’i bulacağı öngörülüyor. Teknolojik açıdan onu en çok heyecanlandıran gelişmeye verdiği cevap, “Jetgiller is coming!” oluyor.
Çokça sorulan “gençlere ne tavsiye edersiniz?” sorusuna verdiği cevaplar da oldukça kıymetli. Ezberimize almamız gereken ilk şey, umudu kaybetmemek ve kurduğumuz hayalin gerçekleşmesi için devamlı çalışmak. Bundan sonraki süreçte kendine yatırım yapma ilk sırada yer alıyor ve bence başta, ortada ve sonda sırasını hiç kaptırmıyor. Bunun altı birçok şeyle doldurulabilir. Bu alanda ilerlemek için yazılım öğrenmek, büyük bir avantaj ona göre. Mühendislik programlarından en az birini çok iyi derecede bilme ve uzmanlaşma da bir diğeri. Her birini azar azar bilmekten ziyade bir tanesini dahi en ince ayrıntısına kadar bilmek, diğer programları öğrenme konusunda da fayda sağlayacağı görüşünde. Herkes tarafından çokça tekrar edilen yabancı dil konusunu bir kez de bu vesile ile anmış olarak tavsiyelerini kısaca noktalıyor.
Çeşitli sektörlerde adını duyuran Samet Saray, havacılık ve uzay sektöründen farklı olarak Amazon Amerika’da, kuzeni ile kendi markalarını kurarak satıcılık yapıyor ve bazı markalara danışmanlık hizmeti veriyor. Türkiye’nin çok başarılı olduğunu söylediği tekstil sektöründen ilhamla ve ülkesine hizmet etmek misyonuyla ürünün yüzde yüz Türk malı olması konusunda kesin kararlı olduklarını söylüyor. Kendisinde ve çevresinde gözlemlediği ihtiyaca binaen çorap satışında karar kılmışlar. Bambu ipinden üretilen çorapların çok daha kaliteli ve uzun ömürlü olduğu bilgisinden yola çıkarak çeşitli markaların ürünlerini titizlikle denedikten sonra Türk markasında karar kılarak, Türk menşeli bambu çorap markası AS (Atlas Saray) ile Amazon’da hizmet vermeye başlamışlar.
Kendini hiçbir zaman rotasız bırakmayan, devamlı B ve C planlarının olduğu söyleyen Samet Saray’ın en büyük hayali, kendi şirketini kurmak ve sıfırdan yeni bir ürün üretmek. Menzilinin yakın olması dileğiyle.