İskele alabanda, yelkenler fora!
Havalar ısınmaya, karpuz kabukları denizlere düşmeye başladı. Yaz ayları geldi, insanlar tatil hazırlıkları için kolları sıvadı. Sımsıcak günler bizleri beklerken bir anlık da olsa bizi serinleten rüzgarların hasretini şimdiden çekmeye başladık.
Peki, rüzgarın hasretini sadece bizler mi çekiyoruz? Denizlerde narin narin süzülen yelkenler de rüzgarın hasretini çeker oldu. Bu yazımızda rüzgarla özgürlük kazanan tekneleri ve bununla hayat bulan yelken sporunu ele alacağız.
Antik Mısır zamanından beri taşıma aracı olarak kullanılan yelkenliler, 1700’lü yıllardan itibaren buharlı gemilerin icadıyla spor amaçlı kullanılmaya başlandı. Ülkemize de 1890’lu yıllarda gelen yelken sporu hem takım halinde hem de bireysel olarak yapılabiliyor. Ülkemizde 1923 yılında Su Sporları Federasyonuna alınarak kurumsallaşmaya başlayan yelken sporu, 1957 tarihinde ise kendi müstakil federasyonuna, Türkiye Yelken Federasyonuna kavuştu.
1898’den beri yelken sporlarında geçmişi olan ülkemizin birçok farklı yarışmada dereceleri bulunmakta. Bunların arasında olimpiyat birinciliği bile bulunan ödüllerin yarıştığı farklı kategoriler var. Yelken sporları temel olarak tekli veya çoklu kişilerin kullandığı sporlar olmak üzere ikiye ayrılıyor. Bireysel olarak yapılan kategoriler; Optimist, Laser, 470, Finn, RS-X, Techno, Windsurf ve Kiteboard olarak isimlendiriliyor. Çoklu yani takım olarak yapılan tekne sporlarının ise 49er, Dragon, Pirat ve 420 gibi isimleri var. Aynı zamanda bir olimpik spor olan yelken sporu müsabakalarında amaç karşı takımlardan daha hızlı bir sürede pisti veya parkuru tamamlamak. Burada deniz trafiği kuralları, rüzgarın açısı gibi birçok teknik detaya da hakim olmak mecburi. Deniz trafiği demişken yelkenlilerin trafikte üstün olduğunu hatırlatmadan geçmeyelim. Tamamen rüzgar kuvvetiyle ilerledikleri ve hareket alanları kısıtlı olduğu için diğer tüm deniz taşıtlarından öncelikli olarak geçiş hakları var.
Yelken sporuna başlayacaklar için öneriler
Öncelikle su üstünde yapacağınız bir spor olduğu için kesinlikle tüm ciddiyetinizi korumanız gerekiyor. Şakalaşacak olsanız bile dikkatli olmanızda fayda var. Çünkü suda şakalaşmak kötü sonuçlara sebep olabilir.
- Bunun yanı sıra çok iyi yüzme bilmeniz gerekiyor. Her ne kadar tekne üstünde olsanız da rüzgarın şiddetiyle ani yön değişimleri dengenizi sarsabilir. Yelkenin de ani yön değişimleri ile bir anda kendinizi suda bulabilirsiniz. Aman dikkat!
Denizin sert olduğunu da unutmamak gerek. Bu yüzden çok iyi bir mental ve fiziki sağlığa sahip olmadan da tekneye çıkmamakta fayda var. Mesela “tramola” atarken rüzgara karşı koyarak kapkalın halatları hızlıca çekmeniz gerekiyor. Bu sırada etrafı da gözetleyerek halatın kimseye takılmadığından emin olmalısınız. Aynı zamanda kalın halatların arasına elinizin sıkışmaması, seyir yaparken denize düşmemek için de her an dikkatli olmanız gerekiyor.
(Tramola: Eğer seyir yaparken iskeleden rüzgarı alıyorsanız ve rüzgar üssünüz değişmişse rüzgarı sancaktan almak için yelkenin yönünü değiştirmektir. Bunun için kalın halatları hızlıca çekmeniz gerekir ki yelken uçmasın.)
Temel ekipmanlar
Suyla temas halinde bulunabilen bir spor olduğu için tüm ekipmanların su geçirmez olmasına dikkat edilmeli. Vücudu rüzgara karşı korumak için tişört, kazak, boyunluk ve şort tercih edilmeli. Bunun yanı sıra görüş sağlığını sağlayabilmek adına şapka ve gözlük tercih edilebilir. Eliniz sıkıştığında veya halatları çekerken zedelenmemesi için eldiven kullanmanız gerekiyor.
- Üç bir yanı denizlerle çevrili ülkemizde yelken sporunu yapmak için birçok farklı yer var. Bunlardan en favori olanları ise; Alaçatı, İstanbul, Gökova ve Bodrum.
Bir sonraki yazımıza kadar sağlıcakla ve sporla kalın. İskele Alabanda!