Insider: Ben bir şeyler başarabilirim
Kurumsal hayattayken farklı şeyler ortaya koyabilmek noktasında kısıtlandığımı fark ettim. Bu, benim için gerçek bir kırılma anıydı.”
Bu sözler, çok sayıda yapay zeka algoritmasıyla e-ticaret ile ilgilenen şirketlere satışlarını artırmalarına yarayan araçlar sunan Insider’ın kurucu ortağı ve CEO’su Hande Çilingir’e ait. Insider’ı, 2022’de aldığı 121 milyon dolar yatırım ile değerlemesini 1 milyar doların üzerine çıkarıp unicorn olmayı başaran oldukça güçlü bir start-up olarak tanımlayabiliriz.
Aslında, yalnızca bu giriş paragrafı bile oldukça başarılı bir girişimci profiliyle karşı karşıya olduğumuzu bize bas bas bağırsa da biz bu satırlarda detay vermeyi seviyoruz. O yüzden detaylara hemen şimdi geçiş yapabiliriz.
Hande Çilingir’i bu satırlarda tanıyacak olan biri iseniz, önce şunu söylemeliyim: “Oldukça iyi bir eğitim ve Pepsi, Coca Cola gibi çok sayıda büyük şirkette çalışan” en kısa haliyle oldukça başarılı bir kurumsal hayat profiliyle karşı karşıyasınız. Ancak bazen bazı insanlar “başka şeyler” hayal eder. Kurumsal hayattan aldığı tecrübeyi ve orada elde ettiği birikimi kendine ait bir girişimle Türkiye ve hatta dünyaya sunmak istemesi onu bu sayfalara taşıdı. Aslında her şey, yine bir fikirle başladı. Çilingir, henüz sosyal ağlar yeteri kadar bilinir bir noktada değilken Türkiye’de eğitim veren üniversiteler için bir sosyal ağ tasarladı. Bilgi, İzmir Ekonomi Üniversitesi gibi okullar için network’ler kurdu. Bu ağlar, öyle başarılıydı ki kısa süre içerisinde okullar tarafından satın alındı. Her girişimci gibi o da bir sorun ve bu sorun için çözüm bulmak zorunda olduğunu anlamıştı. Bilgi Üniversitesine özgü, sosyal sorumluluk projesi olan BilgiAid’i kurdu, süreç yönetimini başarıyla üstlendi ve sonunda “girişimci” titrini kazanmış oldu. Aldığı ödüller ve “Ben, bir şeyler başarabilirim.” düşüncesi onu yeni girişimlere doğru itmiş oldu. Çok çalışıp da elde edemeyeceği herhangi bir şey olmadığını anladığında en çok keyif aldığı şeye odaklandı: Teknoloji… Birçok e-ticaret şirketini “fikir vermesi” amacıyla izlediği, araştırdığı sırada bir şey gözüne çarptı. Bu şirketlerin satış dönüşüm oranlarını artıracak bir teknolojileri yoktu. “Bir şey yoksa, yoktur.” demedi. Kolları sıvadı ve hemen harekete geçti. Mobil yahut web tabanlı tüm platformlara entegre olabilen, yapay zekayı kullanan, kullanıcı davranışlarını ölçüp kaydedebilen hatta onlara özel içerikler sunan bir sistemin tam da aradığı sistem olduğunu anlamıştı. 2012’de, hem yetkinliğine hem de iş yapış biçimine güvendiği insanlarla Insider’ı kurdu. Bugün, girişte bahsettiğim seviyede büyük bir değere sahip olan şirket aslında kolay bir yolla bu noktalara gelmedi. Hande Çilingir, girişimcilik süreci için “Çok zor, kurumsal hayattan daha dezavantajlı ve başlangıçta daha az kârlı.” olarak tanımladığı bir yolda ilerlemeye devam etti. Yani, kısacası çok ama çok çalıştı.
Birçok farklı röportajda ona sorulan “En zorlu kısmı neydi?” sorusuna girişimcilerimiz hep aynı cevabı verdi: “Doğru insanları, doğru şartlarda bir araya getirmek.” İşte bu, hemen her girişim için belki de değişmez seviyede önemli bir ortak özellik olabilir. Bir işi, olabilecek en ideal şartlarda yapmak ve iyi sonuçlar almak için mutlaka doğru insanların yanında olmak büyük bir gereklilik. Aslında bu, eskilerin “Bana en yakın üç arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” sözünü gerçek anlamda doğrulayan bir veri olarak apaçık biçimde karşımızda. Vakit geçirdiğimiz insanların bizimle aynı iş ve çalışma yaklaşımına sahip olması bir girişim hayal eden herkes için oldukça kritik seviyede önemli. Çünkü zorlu yollara çıkmak ya da büyük işlere girişmek için herkes mutlaka farklı destekler arar. Kimileri aradığını kendi içinde bulurken; çevresindeki insanlardan beslenen, onlarla birlikte büyümenin önemini kavrayan insanlar, zorlukları biraz olsun kolaylamanın bir yolunu bulmuştur, desek sanırım abartmış olmayız.
Girişimcilere, girişimciliğe ve hatta herhangi bir yeni adıma dair hevesi olan herkes önce çevresini ve zamanını harcadığı şeyleri gözden geçirmeli.
Bu satırlara konuk aldığımız çok sayıda girişimcinin tamamı, doğru insanlarla yolda olmanın işleri ne kadar kolaylaştırdığını anlatmaktan hiç geri durmadı.
Biz de tam olarak şimdi bir karar vermenin arefesindeyiz gibi düşünelim. Her gün, onlarca saatimizi neye ve kimlere harcıyorsak onların bize nasıl bir etki yaptığını düşünmeliyiz. Genç Motto’daki “girişimcilik hikayeleri yazma serüvenim” bana, iyi ve çalışkan insanlarla çalışmanın yoruculuğu azaltıp başarı oranını yükselttiğini net biçimde ispatladı diyebilirim. Haydi! Hem günlük rutinlerimizi hem de vakit geçirdiğimiz insanları çok çalışmaya ve bir şeylere girişmeye doğru yöneltelim. Belki bizim, belki de çevremizdekilerin ihtiyaç duyduğu tek cümle “Neden bir girişimde bulunmuyoruz?” olabilir. Bence bu soruyu sormak için yarın bile çok.