Öte yandan kentsel nüfusun büyümesi ve kentsel gelişimin fiziki sınırlarına ulaşması, oturma bölgelerinin daha pahalı hâle gelmesine neden olmuş ve düşük gelirlilerin kent ve istihdam fırsatlarını sınırlandırmıştır. Bu durum iklim değişikliğine karşı hassas olan gecekondu bölgelerinde veya altyapısız yerleşimlerde yaşayan gençlerin de istikbalini etkilemeye devam edecektir.

WEF (Dünya Ekonomik Forumu) her yıl yaptırdığı ve tüm dünyadan 30 bine yakın gencin katıldığı bir anketle küresel krize dair gençliğin eğilimini araştırmaktadır. Son 3 yıldır “Dünyanın en önemli sorunu nedir?” sorusuna büyük oranla (%48,8) "İklim değişikliği ve çevre tahribatı" yanıtı verilmiştir.

Gençler ne yapabilir?

Doğanın gençlere miras kalacağı düşüncesi, gençlerin çevre ve doğa koruma ile yakından ilgilenmelerini gerektirmiştir. Bu yüzden çevre hareketi genellikle gençlerle özdeşleştirilir. Tek sebep bu değildir elbette. Gençler birçok konuya genellikle erişkinlerden daha duyarlıdır ve bunlara mesai harcamayı gereksiz görmezler. Farklı kültürlerden ve coğrafi bölgelerden gelen gençler, hoşgörülü ve ön yargısız tavırlarıyla çabucak organize olabilir ve kolları sıvayabilirler.

Bu bağlamda; Dünya gençliğinin topyekün bir sorumluluk alması gerekmektedir. İklim değişikliği ve beraberinde getireceği problemlerin insanlığın ortak bir kaygısı olduğu kabul edilmelidir.

•Aktif olunan her alanda, çevre ve kalkınmanın önemi, çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi vb. konularda farkındalık çalışmaları yapılmalıdır.

•Bilimsel çalışmalar ve küresel kabul görmüş projeler hakkında da bilgi sahibi olunmalıdır.

•Çevreye zarar vermeyen araç ve ürünlerin kullanımı özendirilmeli ve enerji kaynaklarının verimli kullanımı sağlanmalıdır.

•Geri dönüşüm hakkında bilinçlendirme çalışmaları yapmak, geri dönüşüm noktalarının yaygınlaştırılmasını sağlamak, bununla ilgili talep ve önerileri ilgili yerlere bildirme sorumluluğunu almak gerekmektedir.