Hayatı yavaşlatan mimar Turgut Cansever

Hayatı yavaşlatan mimar Turgut Cansever.
Hayatı yavaşlatan mimar Turgut Cansever.

Yavaşlama konusundan bahsediyorsak Turgut Cansever'in mimari ufkundan bahsetmemek eksiklik olur. Gençlerimiz, onun dünyayı güzelleştiren eserlerinden mutlaka haberdar olmalılar. Bilge Mimar'ı, doğumunun 103. yılında, onu yakından tanıyan ve mimari anlayışına değer veren isimler anlatıyor.

İslam şehirleri ideali

Osman Turhan (Çizer, Genel Yayın Yönetmeni)

Turgut Cansever, modern zamanlarda “yavaş şehirler” olarak ifade edilen kültürü kendi bakış açısıyla çok daha öncesinde yorumlamış ve İslamiyet'in insana kazandırdığı estetik değerlere uygun bir mimari anlayışı benimsemiştir. Bunu yaparken, özellikle şehirlerin gelecek nesillerin beklentileriyle çelişmemesine özen göstererek, insana ve doğaya saygı gösteren tasarımların mutlaka insan ölçeğinde olması gerektiğini savunmuştur.

Şehir ve mimariye dair düşünceleri, konut ve şehir sorunlarını yeni bir bilinç ve yaklaşımla ele alan bir mimari anlayışı yansıtır. Ona göre insanın çevresinin farkında olması ve onu güzelleştirme çabası, en temel insani unsurlardan biridir. Bu yorumuna istinaden, temelde şehir olmak üzere genel anlamda mimarlığı estetik ve teknolojinin alanından çıkararak, ahlak ve din temelinde ele alır. Cansever’in bu yaklaşımı, modernitenin dayatmalarına karşı özgün bir cevap arayışı olarak nitelendirilebilir.

Turgut Cansever, modern zamanlarda “yavaş şehirler” olarak ifade edilen kültürü kendi bakış açısıyla çok daha öncesinde yorumlamış ve İslamiyet'in insana kazandırdığı estetik değerlere uygun bir mimari anlayışı benimsemiştir.
Turgut Cansever, modern zamanlarda “yavaş şehirler” olarak ifade edilen kültürü kendi bakış açısıyla çok daha öncesinde yorumlamış ve İslamiyet'in insana kazandırdığı estetik değerlere uygun bir mimari anlayışı benimsemiştir.

Cansever, “gelenekselci” olarak tanımlanan mimarlardan farklı olarak, geçmişteki mimari kaidelerin tartışılmaz veya değişmez olduğunu savunmaz. Bunun yerine, yaşadığı çağın sorunlarına çözüm aramaya odaklanmıştır. Onun temel hedefi, geleneğin sınırları içinde üretim yapılması değil, bugünün sorun ve koşullarına cevap verecek şekilde dönüştürülebilen bir anlayışla üretim yapmaktır. Cansever’in, mimaride açtığı ufuk aslında İslam şehirleri ideali olarak tanımlanabilir. Bu idealinde şehre dair yeni çözümler üretirken gelenekten gelen estetik birikimleri güncel olanla harmanlayarak yeniden üretme amacı taşımıştır. Ona göre temel mesele inanç sistemi, tarihi tecrübeler ve kültürel birikimle hareket ederek gelecek için yaşanabilir çözümler üretebilmektir.

Turgut Cansever, Batı’nın modernlik anlayışının birebir kopyalanması yerine, yerel değerlerimizle yorumlanarak yeni, farklı ve özgün tasarımlar ortaya konulması gerektiğini savunur. Mimarinin sadece günümüz teknolojik imkânlarının etkisinde geliştirilmesinin ise doğru olmayacağını, zira sürekli değişken olan teknolojiyi odak noktasına koyarak üretimler yapmanın, gelecek neslin beklentilerini karşılamayacağını belirtir.

Mimarlık okullarımızda kritik yapma derdi kalmadı

Emine Öğün (Mimar, Turgut Cansever'in kızı)

Babam Turgut Cansever, mimari kritik konusunu önemsiyordu. Artık mimarlık okullarımızda bu tür mimari analiz yapma derdi olmadığından şehirlerimiz kimliğini yitirdi. O, sanat eserinin genetiğinin, özünün ne olduğunu sorguluyordu. Hayatını standartlar düzeninden çoğaltarak bir çeşitliliğe sahip olan Cansever, mimari eserlerde de bu çeşitliliği sürdürmüştü. İstanbul ve Anadolu mimarisinin hareket hâlindeki insanın sürekli keşfetmesine imkân veren bir verim alanı olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Bunun arkasındaki önemli fikri temel de Muhyiddin Arabi'nin “Füsusu'l-Hikem” adlı eseridir. Bugünkü şehirleşme algısının ve yeni şehirlerin kurulumunun devamlı matematiksel bir anlayıştan sürdürülmesi, babamı en çok üzen durumlardan biriydi.

Ondan öğreneceğimiz çok şey var

Celaleddin Çelik (Mimar ve sanatçı)

Bu ülkenin şehirleri, bir asır önce ideale yakın fiziksel çevre barındıran yerlerdi. Bursa'nın, Uşak'ın, Konya'nın, Balkanların, Filibe'nin, Erzurum'un eski fotoğraflarına baktığınız zaman, topoğrafyaya uyum sağlamış, tabiatla ilişkileri güzel kurulmuş, insani ölçeği olan, her bireyin kendi kimliğini hissettirebileceği bir doku görüyoruz. Buradan yola çıkarak bu topraklarda büyük bir yapı bilgisi var diyebiliriz. Şehirlerimizi yeniden inşa etmek, bizim için yeni bir sınav anlamına da geliyor. Bu noktada karşımıza Turgut Cansever çıkıyor. Onun tasarladığı çok önemli projeler var. Sağlığında bunları birçoğunu hayata geçiremediyse de bu projeler incelenebilir. Ballıkuyumcu evleri gibi yakın zaman önce Sivas Kaleardı'nda inşaatı başlayan yerleşimler, Cansever'in tasavvurunun nasıl mümkün olabileceğini gösteriyor bizlere. Aslında bunların daha çok ön plana çıkarılması lazım. Çünkü insanların gördüğü şeyi kabullenmesi daha kolay. Yani bir fikrin görsel olarak somutlaşması, bizim zihin yapımızı başka türlü tetikliyor.

Hayatını standartlar düzeninden çoğaltarak bir çeşitliliğe sahip olan Cansever, mimari eserlerde de bu çeşitliliği sürdürmüştü.
Hayatını standartlar düzeninden çoğaltarak bir çeşitliliğe sahip olan Cansever, mimari eserlerde de bu çeşitliliği sürdürmüştü.

Büyük bir medeniyet perspektifi

Mahmut Bıyıklı (Araştırmacı, yazar)

Büyük mimarımız Sinan'ın ufkunu bugüne, derinliği kendi çağına aşılayan bir bilgedir Tugut Cansever. Osmanlı şehrinin günümüze nasıl uyarlanması gerektiğini modelleştirmiş yegâne fikir adamı ve mimar, Turgut Cansever'dir. Yaşarken kıymetini bilmediğimiz gibi, maalesef vefatından sonra da o dev şahsiyetin fikirlerinden hakkıyla yararlanma, o muazzam birikimi memleketimizin istifadesine sunma noktasında da epey ihmallerimiz oldu. Bu nedenle bize özgü evleri, sokakları, mahalle ve şehirleri korumak ve kalan son güzellikleri gelecek nesillere ulaştırmak için Cansever, iyi okunmalı ve iyi anlaşılmalıdır.