Görgü ve nezaket kim için?

Görgü ve nezaket kim için.
Görgü ve nezaket kim için.

Toplumsal yaşamda çeşitli durumlarda uyulması gereken ayrıntılı kurallar olarak nitelendirebileceğimiz görgü ve nezaket kuralları, insanları birbirine bağlamaya, yaşamı kolaylaştırmaya ve ilişkileri düzenlemeye yardımcı olur. Kimlerin nerede, nasıl davranmaları gerektiğini belirler, bireylerin davranışlarına düzen ve istikrar getirir. Böylece bireyleri, hata yapmaktan ve mahcup olmaktan korur.

Peki, biz bu görgü kurallarının en güzel hâlini nereden ve nasıl öğreneceğiz? İşe evvela insanın iç dünyasından, özden başlayalım; zira özde ne varsa sözde zuhur eder, kelime kelime karşıya akseder. Kelimelerin hissi yoktur, fakat bizlere farklı duygular hissettirir. Onlardan hisler hasıl olur. Çünkü bizler, his, irade ve tefekkür gibi duygulara sahip mükemmel yaratılmış varlıklarız. Kelimeleri birer his taşıma aracı olarak kullanırız. Bu sebeple konuşacağımız zaman, “Bin düşün bir konuş!” atasözünü mottomuz hâline getirip, yerli yerince konuşmak icap eder.

Düşünüp söylediğimiz güzel sözler de yapmacık ve samimiyetten uzak olmamalıdır elbette. Bunu hâl ve tavırlarımızla da desteklemeliyiz. Yani kalimizle hâlimiz uyumlu olmalıdır. Yoksa bize demezler mi? “Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde,” diye.

Sözden ve özden bahsettiğimize göre şimdi gelelim bunları yerli yerinde kullanıp, muhataplarımıza karşı uymak zorunda olduğumuz görgü ve nezaket kurallarına. Kimimiz büyük şehirlerde yaşıyoruz, kimimiz kırsal bölgelerde. Mekân ve zaman, durum ve konu farklı olsa da her bölgenin kendisine mahsus nezaket ve görgü kuralı vardır. O vakit nerede, hangi nezaket kurallarına uyacağımıza o mekânın ve zamanın şartlarına göre karar vereceğiz. Bilinmelidir ki insanın özünde olan güzel hasletler, elbette birileri tarafından örnek alınacaktır. Örnek alacak kişi öğrencimiz, evladımız veya sevdiğimiz bir arkadaşımız olabilir.

Geçmişten günümüze kadar gelen birtakım adaplar vardır. Örneğin misafir ağırlama, sofra ve tanışma adabı gibi konularda çoğu zaman değişmez ve genele yayılmış nezaket kuralları vardır. Bunlardan biraz bahsedip, çağın getirdiği yenilikler sebebiyle değişen ve farklılaşan yeni kurallara da değinelim.

Misafire dair nezaket kuralları:

1. Güler yüzle ve tatlı sözle karşılayıp uğurlamak.

2. Mümkünse aşırıya kaçmadan ikramda bulunmak, sofradan misafirler kalkmadan kalkmamak.

3. Bazı anlarda misafirleri, kendi aralarında konuşmaları ve alacakları kararlar için yalnız bırakmak.

4. Yatılı kalacak misafirlere ihtiyaç duyacağı şeylerin hazırlığını önceden yapmak.

Yemekte uyulması gereken kurallar:

1. Evvela elleri yıkamak.

2. Yemeğe başlamadan önce besmele çekmek.

3. Herkesin kendi önündeki kısımdan yemek yemesi ve tabakta yemek bırakmamak.

4. Ağzınızda yemek varken konuşmamak ve sofrada yüksek sesle konuşmamak.

5. Yemek bitiminde Rabb'imize verdiği nimetler için şükredip dua etmek ve tekrar elleri yıkamak.

Tanışma adabı:

1. Söze selamlaşma ile başlamak.

2. Tanışma esnasında muhatabın yönüne dönmek ve yüzüne bakarak konuşmak.

3. Kendimizi fazla uzatmadan tanıtmak.

4. Muhatabımıza mesleği ile değil, ismiyle hitap etmek ve “siz” hitabını kullanmak.

5. Tanışma ve konuşmalar bitmeden oradan ayrılmamak, ayrılmak zorunda kalırsak da müsaade istemek.

Toplu taşımada dikkat edilecek kurallardan bahsedecek olursak:

1. Toplu taşıma araçlarında oturma esnasında, bacakların en fazla omuz genişliğinde açık olacak şekilde oturmak.

2. Araçta hamile, yaşlı ve oturmak zorunda olan insanlara yer vermek.

3. Telefonla yüksek sesle konuşmamak ve kulağımızda kulaklık bile olsa rahatsızlık verecek ses seviyesinde müzik dinlememek.

4. Ayaktaysak sağlamca bir yere tutunmak ve etrafımızdaki insanlara temastan olabildiğince kaçınmak.

5. Yere veya başkasının üzerine dökülebilecek ve kokusu rahatsız edebilecek gıdaları tüketmekten kaçınmak.

İş yerinde dikkat edeceğimiz birtakım kurallar şunlardır:

1. İşe vaktinde yetişmeye gayret etmek, şartların tümünü buna göre planlamak.

2. İş arkadaşlarımızla güler yüzle, selamlaşarak güne başlamak.

3. Aldığımız maaş az veya çok fark etmeksizin, görevimizi zamanında hâlledip helalinden kazanmaya gayret etmek.

4. İş yerinde ast ve üst makamdaki herkesin mahremiyetine uygun davranmak, dedikodu oluşturacak söz ve davranışlardan kaçınmak.

5. Sır niteliğindeki bilgileri kimseyle paylaşmamak.

Bunlar haricinde birçok konuda dikkat edilmesi gereken görgü ve adap kuralları vardır elbette. Örneğin evimize gelen kargo, posta ya da fatura görevlisi dahil herkese işini yaptığından dolayı kolaylıklar dilemek. Sokak ortasında, alt katta veya üst kattaki insanları rahatsız edecek derecede yüksek sesle müzik dinlememek, tasmasız köpek gezdirmemek gibi.

Eşrefi mahlukat olan insana, tüm nesnelerin hizmet ettiğini düşünürsek insanın da insana hürmet etmesi, saygı göstermesi, görgü ve nezaket kuralları içerisinde davranması, olması gereken bir hâldir. Yukarıda bahsi geçen görgü kurallarına uyulmadığında, maalesef görgüsüz ve nezaketsiz insan olarak adlandırılabiliriz. Bu yazımızın sizlere faydalı olacağını dileyerek Abdurrahim Karakoç’un şu güzel dizeleriyle bitirelim.

“Gölgesinde otur amma yaprak senden incinmesin.

Temizlen de gir mezara toprak senden incinmesin.”

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım