Fütürizm: Yapay zekâ
Genç Motto artık 1 yaşından daha büyük. Bu zamana kadar “Fütürizm” köşesinde birçok konu kendisine yer buldu. Yeri geldi eğitim, yeri geldi sağlık. Geleceğin nasıl olacağına dair envaiçeşit icadın, anekdotun ve gelişmelerin paylaşıldığı bu köşenin asıl amacı siz değerli genç okuyuculara “Biz ne yapabiliriz?” sorusunu sordurmaktı. Birçok haberden, insandan ve icatlardan ilham alınarak oluşturulan bu köşenin bu ayki konusu ise belki de bugüne kadarki konuların en önemlisi. Çünkü bu sayıda bu gelişmelere sebep olan faktör ve onun geleceği ele alınacak! İnsan ve insanın yerini tutacağı iddia edilen yepyeni bir icat! Kendimiz ve ötesi: Yapay zeka!
Tabii ki köşenin prosedürlerini uygulamak adına ilk olarak klasik bir insan olgusundan bahsedip sonra gelecekte insanlığın nereye konumlandırıldığını ele almak lazım.
- İlk insan fosillerinden birisi olan “Lucy” 3.2 milyon yaşlarında. Bu demek oluyor ki şu ana kadar insanlığın tecrübesi milyonlarca yıla dayanıyor. Bu süreç içerisinde temel ihtiyaçların karşılanması için hayat koşullarında pek çok değişikliğe gidildi.
En basitinden göçebe toplumlardan yerleşik hayata geçiş yapıldı. Bunun sonucu olarak şehirleşmeler kuruldu, şehir birbirine bağlansın ve ulaşım sağlansın diye yollar yapıldı, bağlanan şehirleri birbirlerinden korumak için savaş teknolojileri geliştirildi. İlaçlar geliştirilip insan ömrü uzatılmaya çalışılırken insan bedeni de mükemmeliyet için değiştirildi. Öyle ki insan ihtiyaçları artık fazlalaşınca bunları kategorize etmek için bir hiyerarşi kuruldu. (bkz. Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisi) .
İlk başlarda bazı hayvanlarda deneyler yapmaya başlayan insanlık bir koyunu klonlamayı başardı. Artık bir canlının kopyalanabilirliği kanıtlanmışken ufuktaki hedefi tahmin etmek pek de zor olmasa gerek! Bir insanı klonlayabilmek.
İnsan uzuvlarının robotik parçalarla değiştirilme fikri ortaya atılınca da yeni bir kelime türedi: “Cyborg”. Sibernetik organizma, canlı parçalarının robotik malzemelerle yenilenip mükemmel insana erişme hedefini de beraberinde getiriyor. Bu insan-üstü teknolojinin başka canlılarda yansımalarını da görmek mümkün. Örnek olarak atlardaki ayak sakatlıklarını iyileştirmeden, insanlarda biyonik kol kullanılmasına kadar geniş bir skalası var.
Her ne kadar biyonik organlar insanlarla teknolojileri birleştirse de yapay zeka bundan çok daha ötesini vaat ediyor. İnsanlarla makinelerin değişimini! Evet, uzuuuun bir süredir hayatımızda sürekli isimlerini duyduğumuz robotlar! Yıllar önce Japon insansı robot Asimo ile kitlelerce tanınmaya başlayan “Humanoid” robotlar şimdi ise Elon Musk’ın yeni robotu ile gündemde. Bir zamanlar ünlü olan “Sophia” ise Suudi Arabistan tarafından vatandaşlık alan ilk insansı robot. Bir diğer hayranlık verici fakat korkutucu robotlar ise Boston Dynamics’in “köpekleri”.
Bu mekanizmaların arkasındaki zeka kısmı, vücutlarından çok daha önemli bir gündemi kaplamakta. Kendi kendine düşünce tarzı oluşturabilen makinelerin ataları basit bilgisayarlar. Alan Turing’in icadı ile gelişmeye başlayan bilgisayarlar şimdilerde kendileri düşünebilmekte, konuşabilmekte ve çizebilmekte. Çizmek derken gerçek bir sanat eseri! Dall-E adlı yazılım ile verilen komutlara uygun bir resim çizdirmek mümkün. Hatta yukarıdada “A teenager reading a magazine while sitting on the table” adlı komutla çizdirilen bir resmi görüyorsunuz. (çev. Bir gencin masada dergi okurkenki çizimi)
Bunun yanı sıra birçok alana da yapay zekâ konusu damga vurmaya başladı. Mesela iç mimarların yerlerini yapay zekâ almaya başladı bile. Artık inşaat alanının metrekaresi, kolon sayısı vs. teknik detaylar seçilip tüm iş yapay zekaya bırakılıyor ve saniyeler içinde evin teknik çizimi hazır.
Yapay zekanın ayak seslerinin duyulduğu bir diğer sektör ise sağlık alanı. Hatta tıpta dijitalleşme konusunda Udemy’den tanınan Türk girişimci Eren Bali’nin katkıları da büyük. Yeni kurduğu start-up’ı CarbonHealth ile sağlıkta dijitalleşmeyi getirirken bir taraftan aklımıza şu soruyu getiriyor: Acaba gelecekte doktorlar da tamamen yapay zeka kullanarak hastalıkları teşhis edebilecek mi? Böyle bir dünyada doktorlara gerek kalacak mı?
Dergimizin kapak konusu yapay zeka iken sizleri yazımızın sonunda duygularımıza götürmek istiyoruz. Her şeyin zekaya veya mantığa dayandığı bir dünya mümkün olur mu? Optimus, Sophia ya da Asimo yapay zekaya sahip olsalar bile duyguları olabilecek mi? Duyguları olmayan bir zeka, etik kararlar alabilecek mi? Lucy’nin 3 milyon yıl sonraki çocukları kendi kopyalarını oluşturabilecek mi? Ne dersiniz?