Ormanın huzur dolu dinginliğini hissedince insan, ağaçların koyu gölgelerinin altına serilmek, yaprak öbeklerinin üzerinde yuvarlanmak ve doğanın sesine kulak vermek istiyor. Şehir hayatının boğuculuğundan uzaklaşmak isteyen insan, bir an olsun dingin ve huzurlu hissetmeye ihtiyaç duyuyor. Peki, bu ihtiyacı gidermenin en kolay yolu nedir? Yanıtı çok basit: Size en yakın yerde orman banyosu yapmak. “Orman banyosu da neyin nesi?” dediğinizi duyar gibiyim. Öyleyse dalların hışırtılarını hissetmeye başlayarak orman içi patikalarda ilerlemeye başlayalım.

Orman banyosu veya Japonca adıyla “Shinrin-yoku”, doğanın etkileyici özelliklerinden yararlanarak sağlık ve refahı artırmayı amaçlayan bir sağlık ve huzur bulma etkinliğidir. Bu terapi, ormanda yürüyüş yaparak ağaçların, bitkilerin, kuşların ve diğer doğal unsurların sunduğu uyaranlarla baş başa kalmayı sağlar. Aslında “orman banyosu” fikri, yeni bir şey değil. Yaklaşık yarım asır önce kavramsallaştırılan eski bir Japon geleneği. Japonya'da 1982 yılında resmî olarak tanınan orman banyosu, uzun yıllardır çoğunlukla gençlerin, çalışanların ve sanatçıların stres seviyelerini düşürmek için kullanılıyor. 2000'li yılların başından itibaren birçok ülkenin ulusal sağlık programına dahil edilen orman banyosu, günümüzde dünya çapında popüler bir terapi hâline gelmiş durumda.

Nasıl yapılır?

Orman banyosu için uzmanlar tarafından aşağıdaki temel kuralları takip etmeniz öneriliyor:

Doğaya açılarak: Orman banyosu, doğal ortamda serbest zaman geçirmek anlamına gelir. Bu sayede dikkatinizi başka hiçbir şeye vermeden doğanın seslerini dinleyebilir, taze havayı ciğerlerinize doldurabilir, binbir çeşit canlıyla tanışma fırsatı bulabilirsiniz.

Yavaşlayarak: Orman banyosu, yavaşlamayı gerektiren bir aktivitedir. Bu sayede etrafınızdaki doğayı fark edebilir ve zamanın keyfini çıkarabilirsiniz. Ayrıca teknolojiden, elektronik cihazlardan, sosyal medyadan ve gereksiz mesajlardan uzak durmak herkese iyi gelir.

Derin ve ritmik nefes alarak: Orman banyosu, solunum egzersizleri yapmak için de bir fırsattır. Derin ve ritmik nefes alarak doğayla uyumlu bir solunum ritmi yakalamayı deneyebilirsiniz.

Doğayı fark ederek: Orman banyosu yaparken doğanın zenginliklerini fark edeceksiniz. Yaprakların dokusunu, kokusunu, renklerini ve formlarını incelemek, doğanın sunduğu detayları keşfetmeye başlamanın ilk adımları olabilir.

Ağaçlara dokunarak: Bu basit deneyim bile vücudunuzda rahatlamaya neden olacak ve strese yol açan elektrik yüklerinizi azaltacak.

Kendinize zaman ayırarak: Sahi, en son ne zaman kendinizi huzurun kollarına bıraktınız? Orman banyosu sayesinde doğayı içinizde hissedebilir, zihninizdeki yorucu düşüncelerden uzaklaşarak ruhunuzu ve bedeninizi yenileyebilirsiniz.

Faydaları nelerdir?

Orman banyosunun sağlığa yararları konusunda birçok araştırma yapılmış. En yaygın sekiz faydası şöyle:

1- Orman banyosu, kortizol hormonunun seviyelerini düşürerek stresi azaltır ve bireyde rahatlama sağlar.

2- Doğal ortamlarda zaman geçirmek, zihni rahatlatır ve zihinsel yorgunluğu azaltır. Bu, bilişsel fonksiyonların yanında; zekâ, düşünce ve hayal gücünden yararlanarak görülmeyen yeni bir şey ortaya koymayı kabiliyetini güçlendirir.

3- Bağışıklık sistemi fonksiyonlarını artırır ve vücudu hastalıklara karşı daha dirençli hâle getirir.

4- Orman banyosu, kan basıncını düşürerek kalp sağlığını korumaya yardımcı olur.

5- Solunum ve dolaşım sistemlerini düzenleyerek oksijen tüketimini artırır ve vücuttaki toksinleri atmayı kolaylaştırır.

6- Depresyon ve anksiyete semptomlarını hafifletmeye yardımcı olur ve duygusal iyi oluşu artırır.

7- Uyku kalitesini artırır ve uykusuzluk sorununu ortadan kalkmasına yardımcı olur.

8- Orman banyosu, genel sağlık durumunu iyileştirir ve yaşam kalitesini artırır.

Toparlarsak ne kadar şanslıyız ki ülkemizin yüzde 27’si orman, koru ve yeşil alanlardan oluşuyor. Üstelik bu alanların pek çok yerinde bizler için cennetten köşeler var. İnsanlar ormanlara ne kadar hoyrat davransalar da onlar bizi bağrına basıp derinliklerine çağırıyor. Bu çağrıya kulak vermek gerek...

Orman banyosu deneyimi için iki rota

Ormanları sevmenin ve korumanın yolu onlara zaman ayırmaktan ve keşfetmekten geçiyor. İşte orman banyosunu doya doya deneyimleyebileceğiniz iki doğal alan.

Ormanın fısıltılarında Abant Gölü Milli Parkı

Bolu'nun nazar boncuğu Abant, renk ve ışık oyunlarının buluştuğu gölü ve yemyeşil dokusuyla sonbaharda başka güzel! Daha önce kaç kez gitmiş olursanız olun, her ziyaretinizde yeniden keşfedeceğiniz nadir yerlerden biridir burası. Nilüferler ve sazların arasında göz alıcı maviliğiyle ışıldayan Abant, denizden 1328 metre yüksekliğinde bir tatlı su gölü. Oksijen yüklü havası, doğal güzellikleri ve konforlu tesislerinin yanı sıra, Abant'ın en önemli cazibesi, sadece yılın 12 ayında değil, günün her saatinde apayrı bir güzellikte olması. Millî park statüsü altında koruma altına alınan Abant'a varınca yapılacak ilk iş, uzun uzun sessizliği dinlemek olmalı. Dağ, orman, göl... İnsanın doğada aradığı her şey var burada. Saflığı, masumluğu ve arınmışlığı hissettiren bir doğa Abant'taki... Bir kelebeğin renklerinin peşinden gidebilmeye, dört yapraklı bir yoncayla umutlanabilmeye ve bir uğur böceğiyle dost olabilmeye çağıran bir doğa... Geniş ve tozsuz bir ormanın ortasında, devasa ağaçların arasında küçük bir çam ağacı çıkacak karşınıza ilkin. Sonra sırayla belirecek sahnede büyük ve görkemli çamlar, kestane, gürgen, palamut, kayın, meşe, köknar, kavak ve meyve ağaçları... Ağaçların koruyucu perdesinin ardından gölün maviliği, saf ve parlak yüzüyle gülümseyecek size. Sonbahar aylarında yeşil, sarı ve kırmızının en yumuşak tonlarıyla boyanan Abant ormanları, Batı Karadeniz faunasının karakteristik bir bölümünü oluşturuyor. Burada şehrin tüm seslerinden uzakta olmak, kuru yapraklardan bir yorgan yaparak ağaçların kucağında uyumak ve kendi dünyanızın içine çekilmek geçecek aklınızdan… İşte o an Abant'ın güzelliklerini size fısıldadığını duyumsayacaksınız.

Elektrik telleri dahi yok Kovada Gölü Milli Parkı

Bolca orman banyosu yapabileceğiniz bir diğer vazgeçilmez adresim ise Kovada Gölü Millî Parkı. Eğirdir’e 24 km. uzaklıktaki parkın yüzde 71’i ormanlarla kaplı. Manzara noktaları ve yaban hayatının zenginliğiyle cazibe kazanan doğal alan, 1970 yılında millî park ilan edilmiş. Torosların ıssız zirveleriyle çevrili bir dağ gölü olan Kovada’nın 20 kilometreyi aşan kıyıları boyunca bir tek betonarme yapıya, moloz yığınına hatta dozer izine bile rastlanmıyor. Eşine az rastlanır bu doğa cennetinde görüntüyü bozacak elektrik telleri dahi yok. Gölün güney ucundaki asırlık çınarlarla çevrili minik kumsallarda yazın suya giriliyor. Yarımada adı verilen sazlıklarla kaplı yeşil alanın çevresindeki koylar da keşfetmeye değer. İşaretlenmiş orman içi yürüyüş parkurları ve ahşap seyir iskeleleri konukların hizmetinde.