Genç nesil, görgü kurallarını hafife alıyor. Bir çoğu bunun yemek masasında hangi çatalın kullanılacağını hatırlamakla ilgilenen, geçmişin kalıntısı olduğunu düşünür. Bu kuralların kontrol etmeyi ve sınırlamayı amaçladığına inanılır. Fakat görgü kuralları sabit bir kavram değildir. Mümkün olan en iyi versiyonlarımızı aydınlatmayı amaçlayan bağlamsal ve geliştirici bir uygulamadır. Aynı zamanda değişen zamanımızın ihtiyaçlarına uyum sağlama gücüne de sahiptir.

Sadece görgü kurallarına uymak için geçmişin katı geleneklerine riayet etmeye gerek yoktur. Ancak temel geleneklerin neden var olduğunu öğrenmek, davranışlarımızın ardındaki nedenleri açıklamaya yardımcı olur. Örneğin el sıkışmamızın kökeni, başkalarına silahlı olmadığımızı hatırlatmaktı.

Görgü kuralları, yüzyıllardır sosyal eşitsizliklerin pürüzlerini gidermede ve iradeli yaşam tarzına yönlendirmede etkili olmuştur. Bugün de zehirli kutuplaşmayı etkisiz hâle getirebilir. Örneğin onlarla aynı fikirde olmasak bile komşularımızla barış içinde yaşamamızı sağlayabilir. Görgü kurallarının, özellikle genç nesil tarafından ciddiye alınmayan ilkeleri, bize ortak insanlığımızı hatırlatır. İçinde yaşadığımız toplumun gelenekleriyle barışık olmamızı temin eder. Bu durum, hedeflerimize ulaşmak için yolumuzu açar. 'Her durumda nasıl en iyi kendiniz olursunuz?' sorusuna doğru yanıt vermenizi sağlar.”