Doğru bildiği yoldan sapmayan lider: Malcolm X

​Doğru bildiği yoldan sapmayan lider: Malcolm X
​Doğru bildiği yoldan sapmayan lider: Malcolm X

“Zulüm, kısmak istediği sesi nara yapar. Ve bazı ölüler, yaşayanlardan daha yüksek sesle konuşur,” diyen Malcolm X, bugün hâlâ birçok insanın, özellikle de Müslümanların ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Çünkü Malcolm X, statükoya boyun eğmek yerine her zaman ayağa kalktı. Kendi inançlarını sorgulamaktan, yanlış bir yolda olduğunu fark ettiğinde ise rotasını değiştirmekten asla çekinmedi. “Bir şeyleri farklı yapmalıyım,” diyerek doğruluğuna inandığı yolu cesurca takip etti. Malcolm X’in kararlı duruşu, cesareti, hepimize önemli bir ders bırakıyor; doğru bildiğimiz yolda tereddütsüz ilerlemenin gücünü gösteriyor.

Malcolm X kimdir ve çocukluk yıllarınız hakkında bize neler anlatabilirsiniz?

Gerçek adım, Malcolm Little. 19 Mayıs 1925’te Nebraska, Omaha'da doğdum. Ancak çocukluğum hiç de kolay geçmedi. Babam Earl Little, siyahi milliyetçi bir vaizdi ve Ku Klux Klan gibi beyaz üstünlükçü grupların sürekli tehditlerine maruz kalıyordu. Bu tehditlerin gölgesinde büyüdüm. 1929’da babamın evi ateşe verildi, ardından 1931’de bir suikaste kurban gitti. O zamanlar henüz altı yaşındaydım. Babamın ölümünü, hayatımın ilk büyük travması olarak hatırlıyorum.

Babanızın ölümünden sonra hayatınız nasıl şekillendi?

Ben ve kardeşlerim, koruyucu ailelere dağıtıldık. Bu süreç, hayatımda derin izler bıraktı. 21 yaşıma kadar Boston’da bir koruyucu ailenin yanında büyüdüm. Genç yaşta, New York'un suçla özdeşleşmiş Harlem sokaklarına sürüklendim. Burada, bir yandan hayatla mücadele ederken bir yandan da birçok yasa dışı olaya karıştım.

Eğitim hayatınızda nasıl bir yol izlediniz?

Ortaokuldan sonra okul hayatımı bıraktım, çünkü çalışmaya başlamam gerekiyordu. Benim mezuniyetim, kitaplardı, iyi bir kütüphaneydi. Hayatımın geri kalanını, sadece merakımı tatmin ederek, okuyarak geçirebilirdim.

Hayatınızın ilk dönüm noktası neydi, size neler öğretti?

1946 yılında hırsızlık suçlamasıyla 10 yıl hapis cezasına çarptırıldım. Bu, hayatımdaki en önemli dönüm noktalarından biriydi. Hapisteyken hayatımı gözden geçirmeye başladım ve içsel bir yolculuğa çıktım. O yıllarda kendimi ve dünyayı daha derinlemesine anlamaya çalıştım. Zorluktan daha iyi bir şey yoktur. Her yenilgi, her kalp kırıklığı, her kayıp kendi tohumunu, bir dahaki sefere performansınızı nasıl artıracağınıza dair kendi dersini içerir.

İslam Milleti Hareketi ile tanışmanız nasıl oldu ve “X” soyadını almanızın anlamı nedir?

Arkadaşlarımın etkisiyle siyahilerin haklarını savunan Elijah Muhammed liderliğindeki İslam Milleti Hareketi'yle tanıştım. Bu hareketin öğretileri, bana çok şey kattı. İslam’ı kabul ettim ve “X” soyadını aldım. Atalarımızın kölelik döneminde, bizlere efendilerimizin soyadlarını kullanmamız gerektiği dayatıldı. Bize soyad olarak verilen bu isimler, aslında bize ait değil. Bu sebeple, onların verdiği soyadını kabul etmeyerek kendi soyadımı kendim belirledim ve X'i tercih ettim. Neden “X”? Çünkü X, matematikte bilinmeyenin simgesidir. Ben de bir noktada, köleliğin mirasını geride bırakıp kimliğimi yeniden bulma adına bir karar verdim. Bir gün Allah’a döneceğimiz gerçeğiyle X'i kullanmaya karar verdim. X, benim için özgürlüğü, kimliğimi yeniden bulma arayışımı ve bilinmeyene karşı durma kararlılığımı simgeliyor.

Peki, kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Kendimi militan olarak görmüyorum. Kendimi Malcolm X olarak görüyorum.

1952’de serbest kaldığınızda nasıl bir dönüşüm geçirdiniz?

Dava arkadaşlarımla birlikte çok kısa bir sürede İslam Milleti'nin en güçlü seslerinden biri hâline geldik. Duruşumuz, hitabet gücümüz ve açık sözlülüğümüz sayesinde hızla bu hareketin yüzü olduk. Siyahilerin hakları için verdiğimiz mücadeleyle köleliğe ve beyaz üstünlüğüne karşı durarak büyük kitleleri etkiledik. 1952’de İslam Milleti'nin sadece 500 üyesi vardı. Ancak yol arkadaşlarımın da çabalarıyla 1963’te bu sayı 30 bine ulaştı. Bu, bize gösterdi ki insanlar özgürlük ve eşitlik arayışında bizi dinliyorlardı. Fakat bu dönemdeki sert söylemlerimiz sıkça eleştirildi.

1964'te İslam Milleti Hareketi'nden ayrılmanızın arkasında ne vardı?

Bu, hayatımda büyük bir dönüşümün başlangıcıydı. Artık sadece siyahların değil, tüm insanların eşitliğini savunmak istiyordum. Beyazlarla kardeşlik içinde bir toplum kurma hedefini benimsedim. Bu değişim, benim dünya görüşümde derin izler bıraktı. Elijah Muhammed ile bağlarımı kopardım ve “Muslim Mosque” Hareketi'ni kurdum. Hac yolculuğuna çıktım ve orada İslam'ın evrensel kardeşlik mesajını keşfettim.

Hac yolculuğu kimliğinizi nasıl dönüştürdü?

O zamana kadar beyazlara karşı sahip olduğum olumsuz düşüncelerimi değiştirdi. Hac, bana bütün insanların barış içinde bir arada yaşayabileceğine dair derin bir inanç kazandırdı. Artık yalnızca siyahilerin değil, tüm insanlığın hakları için mücadele etmeye karar verdim. Hac yolculuğunda, “El-Hac Malik Eş-Şahbaz” adını aldım. Bu, bana sadece bireysel olarak değil, tüm insanlık için bir yolculuğa çıkmam gerektiğini gösterdi. İnsanların, etnik kimliklerine bakılmaksızın birbiriyle kardeş olduğunu öğrendim ve kendimi bu barışa katkı sağlamak için yeni bir misyona adamış oldum. Öte yandan yeni düşüncelerim yüzünden eski müttefiklerimle çatıştım. 1965'te evim bombalandı, ama ailemle sağ kurtuldum.

Sizin gibi bir liderin hayatındaki diğer dönüm noktalarından bahseder misiniz?

Siyahlar, beyazlara vatandaşlık hakları için yalvardılar. Özgürlükleri için yalvardılar. Ne zaman bir başkasına kendi özgürlüğün için yalvarırsan asla özgür kalamazsın. Özgürlük, kendi başınıza kazanmak zorunda olduğunuz bir şeydir. Siyahlar beyaz adama, özgürlükleri için gerekli bedeli ödemeye gerçekten hazır ve istekli olduğunu göstermediği sürece daima ikinci sınıf vatandaş veya 20. yüzyıl kölesi olarak kalacak. Özgürlüğün bedeli vardır.

Yaşadığınız dönemdeki ırkçı baskılara karşı nasıl bir tutum sergilediniz?

“Saçınızın şeklinden nefret etmeyi size kim öğretti? Teninizin renginden, beyaz adama benzeyebilmek için çamaşır suyuyla yıkayacak kadar nefret etmeyi kim öğretti? Burnunuz ve dudaklarınızın şeklinden nefret etmeyi kim öğretti? Başınızdan topuklarınıza kadar kendinizden nefret etmeyi kim öğretti? Kendi insanlarınızdan birbirinizin yanında duramayacak derecede nefret etmeyi kim öğretti?” diyerek insanlara hitap ettim ve insanların kendilerine saygı duymaları gerektiğini anlattım.

Hangi değişiklikleri gerçekleştirmeyi amaçladınız?

Afrikalı kardeşlerimizin, özgürlüklerini bizden daha hızlı bir şekilde kazandıklarının farkına vardım. Ayrıca birer birey olarak hepimizden daha hızlı itibar ve saygı kazandılar. Sadece 10 yıl önce Afrika kıtasında insanlarımız sömürge idi. Her türlü sömürgeye, baskıya, istismara, bozulmaya, aşağılanmaya ve ayrımcılığa mağdur kaldılar. Kısa süre içerisinde bizden daha fazla özgürlük, itibar ve saygı kazandılar. Biz, Amerika'da sözde eğitimin, özgürlüğün, adaletin ve demokrasinin başkenti olan bir yerde yaşıyoruz.

Amerikan toplumunun ırkçı yapısına karşı ne gibi mesajlar verdiniz?

Bir barut fıçısının etrafında birden çok kıvılcım oluşturursanız o patlayacaktır. Eğer o fıçı evin içinde ise eviniz de yok olacaktır. Bir kişi özgürlüğe gereken değeri verdiğinde, o özgürlüğü elde etmek için yapmayacağı hiçbir şey yoktur. Tökezlemek, düşmek değildir. Fakat hiçbir şey için ayakta duramayan bir adam, her şeyde yıkılır.

Malcolm X, ırkçılığa karşı duruşunu nasıl tanımlıyor?

Her türlü ırkçılığa ve her türlü ayrımcılığa karşıyım. İnsanlara inanıyorum ve tüm insanların renklerine bakılmaksızın bu şekilde saygı görmesi gerektiğine inanıyorum.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım