Disiplinin başarıya götürdüğü dünyaca beş Türk

Prof. Dr. Aziz Sancar.
Prof. Dr. Aziz Sancar.

Dünyaca ünlü beş Türk'ü sizler için derledik...

PROF. DR. OKTAY SİNANOĞLU

26 yaşında “Dünyanın en genç profesörü” ünvanını alan Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, kendisini bilimin zirvesine taşıyan başarılarını çalışma prensiplerine titizlikle uymasına borçlu olduğunu söyledi. “Türk Einstein” olarak adlandırılan Sinanoğlu, Türkiye'de de kuramsal kimyanın gelişmesinde öncülük etti. 1973'te Almanya'nın en önemli bilim ödüllerinden biri olan Aleksander Von Humboldt Bilim Ödülü'nü kazanan ilk kişi olarak tarihe geçen Sinanoğlu, 1975'te Japonya'nın Uluslararası Seçkin Bilim Ödülü'nü kazandı ve aynı yıl özel kanunla kendisine “Türkiye Cumhuriyeti Profesörü” ünvanı verildi. Sinanoğlu ulusal ve uluslararası birçok ödüle layık görülürken kuantum fiziği ve kimyası, moleküler biyoloji ve matematik alanlarında yüzlerce teorem geliştirerek bilim literatürüne önemli katkılarda bulundu. Nobel Kimya Ödülü'ne iki kez aday gösterilen Sinanoğlu, canlılara biyolojik kimliğini veren DNA'ların şifresini çözerek bilinmeyen türden canlılar üzerine bir teori geliştirdi.

Sinanoğlu, bilimsel çalışmaların yanı sıra; hayatı boyunca Türkçe'nin korunması için çaba sarf etti. Bu konuda çok sayıda kitap ve makale kaleme alan Sinanoğlu, buralarda Türkçe eğitimin önemine işaret ederek kültür sömürgeciliği tehlikesine vurgu yaptı. Millî ve yerli olmayı önceleyen Sinanoğlu, hayatını biçimlendiren disiplin anlayışına dair şu sözleri sarf etti: “Hayatımızı biçimlendiren disiplin anlayışımızın kökeninde tasavvuf düşüncesi vardır. Bu kültür, gençlere özellikle aşılanmalıdır. Tasavvufun hakikisini muhakkak canlandırmak lazımdır. Tasavvufu canlandırmadıkça Türkler tarihten silinir. Çünkü Türkleri var eden, dünyaya hâkim kılan tasavvuf düşüncesidir. Tasavvuf olmazsa bizi birbirimize bağlayan ortak bir değer de kalmaz.”

PROF. DR. AZİZ SANCAR

Nobel ödüllü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar, elde ettiği bilimsel başarıların disiplinli çalışmasına bağlı olduğunu belirterek, “Eğer iddialı bir bilim insanı olmak istiyorsanız çok çalışacaksınız. Bunun başka çaresi yok,” diyor. Sancar, başarılarının sırrı ile ilgili soruyu cevaplarken şunları söylüyor: “Muvaffak olmak için gece gündüz delice çalışmaktan başka çare var mı? Var. Normal saatlerde odaklanarak çalışıp spor da yapabilirsiniz, arkadaşlarınızla sinemaya da gidebilirsiniz. Ben onları yapmadım. Yaşlandıkça hayıflandım. Annem derdi ki, 'Oğlum, nefsinin senin üzerinde hakkı var. Nefsinin isteği senin eğlenmen, hayattan tat çıkarman. Sen hiç yapmıyorsun bunu. İşin gücün çalışmak.' Bu yüzden de herkese benim yaptığımı yapmasını tavsiye etmem. Hayatta başka şeyler de var, onları da yapmaya çalışın. Ama eğer iddialı bir bilim insanı olmak istiyorsanız disiplinli yaşamayı öğrenecek ve çok çalışacaksınız. Bunun başka çaresi yok.”

Sancar, elde ettiği başarıların motivasyon kaynağına ilişkin soruya ise şu karşılığı veriyor: “Benim rol modelim babamdı. Babam, hayatım boyunca en çalışkan bildiğim adamdı. Ben çok küçük bir kasabada büyüdüm. Orada erkeklerin birçoğu işsizlik yüzünden zamanlarını kahvede geçirirdi. Babam, kahvehaneye nadiren giderdi. Yaz kış bahçede, kavaklıkta zaman geçirirdi. Bizim esas gelirimiz kavaklardan olurdu. Kavaklıktan geçinirdik. Bu yüzden ben hep babamı örnek aldım. Babam kahvehanedeki oyunlara itibar etmezdi.”

PROF. DR. FUAT SEZGiN

2019 yılı Türkiye'de Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı olarak ilan edildiğinde pek çok genç, belki de onun adını ilk kez duydu. Bilim ve araştırma yolunda uzun bir ömür harcayan Sezgin'i merak edip biraz araştıranlar, onun büyük başarılarının ardında istikrarlı bir çalışma disiplini olduğunu fark etti. Türkiye'nin son yüz yılda yetiştirdiği en büyük bilim insanları arasında adı geçen Sezgin, gençlik yıllarında hocası Hellmut Ritter ile başladığı çalışmaları ve onun etkisiyle geliştirdiği bilimsel disiplin anlayışını bir ömür boyu sürdürdü. İslam dünyası için önemli sonuçları olan çalışmalarını tek başına gerçekleştirebilmiş bir bilim insanından söz ediyoruz. Bu başarısında üstün yeteneğinin ve sıra dışı zekâsının yanı sıra; sarsılmaz bir disiplin anlayışının ve yüksek çalışma azminin etkileri vardı kuşkusuz. Hayatı boyunca devam eden bir çalışkanlık örneği gösterdi ve “Bunun, özellikle gençler tarafından örnek alınması gerekir,” dedi. İslam'a inanan biriydi ve her zaman dinin bilimsel gelişime engel olmadığının altını çizdi. Ülke olarak dünyada hak ettiğimiz yere ulaşabilmemiz için daha çok çalışmamızı, daha çok araştırmamızı tavsiye etti.

METE GAZOZ

2013 yılından bu yana boy gösterdiği uluslararası organizasyonlarda birçok önemli başarıya imza atan Mete Gazoz, Türkiye'nin gururu olmaya devam ediyor. 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda altın madalya kazanarak Türkiye'nin olimpiyat tarihinde okçulukta ilk madalyasını elde etti. 2023 yılında Almanya'nın Berlin kentinde düzenlenen Dünya Okçuluk Şampiyonası'nda erkekler bireysel klasik yay kategorisinde altın madalya kazanarak dünya şampiyonu oldu. 2024 yılında Almanya'nın Essen kentinde düzenlenen Avrupa Okçuluk Şampiyonası'nda altın madalya kazandı. Genç okçu, millî takım kariyerinde toplamda 24 altın, 10 gümüş ve 16 bronz olmak üzere 50 madalya kazandı. Bireysel olarak ise 14 altın, 3 gümüş ve 6 bronz madalya elde etti.

Mete Gazoz, hemen her röportajında disiplinin başarısındaki önemini vurguluyor. Başarısının sırrını yoğun çalışma programına bağlayan Gazoz, kamp hayatına küçük yaşlarda başladığını ve bu süreçte ailesinin büyük desteğini aldığını belirtiyor. Yılın 260 gününü kamplarda geçirdiğini söyleyen başarılı sporcu, günde sekiz saat ok atışı, iki saat kuvvet ve dayanıklılık çalışması yaptığını anlatıyor. Antrenmanlardan sonra toparlanmak için bir saat havuz ve masaj gibi aktivitelerle zaman geçirdiğini, yabancı dil eğitiminin ve kitap okuma seanslarının hayatının vazgeçilmezi olduğunu ifade ediyor. Kariyerinde dört olimpiyat şampiyonluğu hedeflediğini dile getiren Gazoz, şampiyonluklarının yanı sıra; genç arkadaşlarına rol model olmanın kendisi için büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu belirtiyor.

YUSUF DİKEÇ

2024 Olimpiyatları'nda atıcılık dalındaki performansıyla hem gümüş madalyayı kazanan hem de sosyal medyada viral olan ikonik pozu ile günlerce gündemde kalan Yusuf Dikeç, artık yalnızca bir sporcu değil, aynı zamanda dünya çapında bir fenomen. Hedefe odaklanmış bakışları ve kararlılığıyla sahada ilham verici bir duruş sergileyen Dikeç, Türk sporunun uluslararası alandaki başarısını taçlandırırken, aynı zamanda popüler kültürde de iz bırakan bir figür hâline geldi. Olimpiyat tarihine geçen nişan alma anı, onun disiplin, azim ve yetenekle örülü hikâyesinin yalnızca bir parçası. Men of the Year 2024 Yılın Sporcusu Ödülü'nü alan Dikeç, başarısının ardındaki motivasyonu şöyle dile getiriyor: “Atıcılık, kendinizi gergin hissetmemeniz gereken bir spor. Açıkçası, bir yılı aşkın bir zamanda bu yeteneğimi kazanabildim. Bugün de bu disiplinli çalışmalarımın faydasını görüyorum.” METE GAZOZ 2013 yılından bu yana boy gösterdiği uluslararası organizasyonlarda birçok önemli başarıya imza atan Mete Gazoz, Türkiye'nin gururu olmaya devam ediyor. 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda altın madalya kazanarak Türkiye'nin olimpiyat tarihinde okçulukta ilk madalyasını elde etti. 2023 yılında Almanya'nın Berlin kentinde düzenlenen Dünya Okçuluk Şampiyonası'nda erkekler bireysel klasik yay kategorisinde altın madalya kazanarak dünya şampiyonu oldu. 2024 yılında Almanya'nın Essen kentinde düzenlenen Avrupa Okçuluk Şampiyonası'nda altın madalya kazandı. Genç okçu, millî takım kariyerinde toplamda 24 altın, 10 gümüş ve 16 bronz olmak üzere 50 madalya kazandı. Bireysel olarak ise 14 altın, 3 gümüş ve 6 bronz madalya elde etti. Mete Gazoz, hemen her röportajında disiplinin başarısındaki önemini vurguluyor. Başarısının sırrını yoğun çalışma programına bağlayan Gazoz, kamp hayatına küçük yaşlarda başladığını ve bu süreçte ailesinin büyük desteğini aldığını belirtiyor. Yılın 260 gününü kamplarda geçirdiğini söyleyen başarılı sporcu, günde sekiz saat ok atışı, iki saat kuvvet ve dayanıklılık çalışması yaptığını anlatıyor. Antrenmanlardan sonra toparlanmak için bir saat havuz ve masaj gibi aktivitelerle zaman geçirdiğini, yabancı dil eğitiminin ve kitap okuma seanslarının hayatının vazgeçilmezi olduğunu ifade ediyor. Kariyerinde dört olimpiyat şampiyonluğu hedeflediğini dile getiren Gazoz, şampiyonluklarının yanı sıra; genç arkadaşlarına rol model olmanın kendisi için büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu belirtiyor.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım