Coğrafya kaderdir
Doğu Türkistan’ın hem dinî hem millî anlamda kardeşi olan tek ülkesi varsa o da Türkiye’dir. Biz memleketteyken böyle bilirdik. Tüm Uygur halkı da böyle biliyor.
Müslüman birçok ülke varken neden Türkiye'ye gelmeyi tercih ettiniz?
Türkiye hem millî hem dinî anlamda kardeşimiz olduğu için, Çin'e iade edilme tehlikesiyle karşılaşmayacağımızı düşündük. Çünkü Orta Asya'daki Türkî cumhuriyetlerin Çin'in iade talebine olumlu karşılık verme ihtimalini göz önünde bulundurduk ve bu riski göze almak istemedik. Mısırda Çinlilere "insanların en iyisi" deniliyor. Yalnızca bu isimlendirmeden bile Arap ülkelerinin durumunu görebiliriz. Orta Asya’daki iade tehlikesi bu ülkelerde de olduğundan gitmeyi düşünmedik. Hasılı, burada dinî ve millî kimliğimizi koruyabileceğimize inandığımız için Türkiye’ye gelmeyi tercih ettik diyebilirim.
Türkiye’ye geldiğinizde ilk ne hissettiniz?
Doğu Türkistan'dan yurt dışına çıkabilmesi imkansız olarak görüyorduk. Türkiye’ye gelip uçaktan indiğimi defalarca rüyamda görmüştüm. Ve o rüyam şükür ki gerçek oldu. Doğu Türkistan’da dini nitelik taşıyan herhangi bir kelime veya cümle kullanmak yasaktır. Burada elhamdülillah, inşallah, maşallah gibi kelimeleri sürekli işitiyordum. Rabbim, dedim içimden. Senin adını hiçbir şeyden korkmadan söyleyebilmek de bir özgürlükmüş aslında. Sonra tesettürlü hanımlar, sakallı erkekler gördüm... Başörtü, sakal, bıyık hiçbir şeye engel değilmiş meğer. (Doğu Türkistan’da sakal ve başörtü yasaktı.)
Durdum, bu hür mekânda derin bir nefes alarak sesli bir şekilde "Elhamdülillah” dedim...
Doğu Türkistan'da Türkiye'ye karşı nasıl bir bakış açısı var?
Doğu Türkistan’ın hem dinî hem millî anlamda kardeşi olan tek ülkesi varsa o da Türkiye’dir. Biz memleketteyken böyle bilirdik. Tüm Uygur halkı da böyle biliyor. Doğu Türkistan’daki Uygur halkı Türkiye’nin başına gelen felaketlerle hüzünleniyor, başarılarıyla seviniyor; kardeşini asla unutmadığına ve unutmayacağına inanıyor. Bir anadan, bir atadan doğan kardeş gibi, zor günlerde elini uzatacak bir ağabeye kardeşinin umutlu bakışı gibi, Türkiye’nin yolunu gözlüyor...
Doğu Türkistan’da Türk kültürünün ögeleri (oyunlar, etnospor, halk hikâyeleri, türküler, yemekler...) yaşatılıyor mu? 5-10 sene öncesine kadar yaşatılıyordu. Son 10 senede Çin'in asimilasyon hareketleri hızlandıkça söylediğiniz ögeler yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştı. Buna rağmen kozmopolit bir yapıya sahip Urumçi gibi büyük şehirlerdeki okullarda ve mahallelerde yine çocuklar milli oyunlar oynamaktaydı.
Halk masallarımız ve hikayelerimiz ise Uygur yazarlarımızın cehdiyle yayınlanıyor. Ama okullarda Türkçe eğitim olmadığı için çocukların kendi dilinde yazılan kitaplara rağbeti azaldı. Etnospor faaliyetleri ise çok dar bölgelerde yaşatılıyor çünkü son dönemlerde Çin hükumeti tarafından kasaba-köylerden en ücra köşedeki bölgelere kadar kültürel müdahale yapılıyor.
Doğu Türkistan’daki bir çocuğun dünyasını anlatabilir misiniz?
Bunun için öncelikle Çin'in çocuklar üzerindeki politikasını bilmemiz gerekiyor. Çin'in tek çocuk politikasına göre birden fazla çocuk sahibi olmak yasaktı. Bu politikaya dayanarak Türkistan'da nice çocuk daha dünyaya gelmeden katledildi. Kendi hayatımdan hareketle söylersem ben “yasal” yani ilk çocuktum. Benden sonra kardeşlerim oldu. Her bölgede, her mahallede gözetici görevliler kendilerine taksim edilen aileleri belirli günlerde kontrol ediyordu. Görevlilerin kontrol günü geldiğinde evde bebek olduğunun bilinmemesi için annemin yapmadığı şey kalmazdı. Kapının çaldığı her an kardeşlerim dolaplara, lavaboya vs. saklanmaya çalışıyorlardı. Çocukların dünyası bir ev kadardı. Dışarıya pencereden bile bakamıyorlardı. Oradaki çoğu çocuğun hayatı böyle geçiyor. Yasal çocuklar da hayat mücadelesinin içine dahil oluyorlar.
Doğu Türkistanlı bir çocuk okula gittiğinde Çinli yaşıtlarından nasıl muamele görüyor?
Hâkim millet Çin olduğundan Çinli çocuklar küçük yaşlardan itibaren Uygur çocuklar üzerinde büyüklük taslamaya ve kötü muamelelerde bulunmaya çalışıyorlardı. Bu yüzden sürekli kavga çıkıyordu. Ama tahmin edebildiğiniz üzere haksız olan Çinli çocuklar olsa da Uygur çocuklar haksızlıkla suçlanıyordu. Uygurlar kendi memleketinde her alanda ikincil vatandaş olarak muamele gördü. Hatta sadece Çinlilere hizmet edecek köle millet olarak görüldü. Bu tavrı okullardaki Çinli çocuklarda da görebiliyorduk.
Doğu Türkistan'da bir gencin günlük hayatı nasıl?
Çin için Uygur gençleri birincil tehdit unsurlarıdır. Çin Doğu Türkistan’da uyuşturucu, içki vb. maddeleri yaygınlaştırdı; gece kulüplerini çoğalttı. Bu tür şeyleri yaygınlaştırarak ve meşrulaştırarak gençlerin şuurlanmalarını ve ayaklanmalarını önlemek, farklı hastalıklara maruz kalarak ölmelerini sağlamak istemişti. Bunu kısmen başarmış oldu. Bir kısım gençler içki ve uyuşturucuya alıştı, sefalete düştü. Çoğunluğu kapsayan şuurlu gençlerin ise hayatı hep tehlike ve tedirginlik içinde geçiyor. Milli şuuru güçlü ve dindar olan gençleri radikalizm veya asabi milliyetçilik vb. suçlamalarla cezaya çarptırdılar. Mahkeme kurmadan binlerce genci şehit ettiler.
Doğu Türkistan’da birkaç genç arkadaşlarıyla içki içmeye veya gece kulüplerine gidebilir ama bir yerde sohbet etmek için oturamaz. Hemen polis gelir, sorguya çeker...
Hazırlayan: Beyzanur Özkan-Ahmet Arif Kutlu
Röportaj veren: İbrahim Kaşgar