Çıraklığını yapmadığın işin patronu olamazsın

Ahmet Nazif Zorlu.
Ahmet Nazif Zorlu.

Bu sözler, Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu’ya ait. Başarılı isimlerin başarısızlık hikayelerini konuştuğumuz bu satırlarda ilk kez bir adaşımı ağırlıyorum. O yüzden, hikayeye başlamak için daha da sabırsızım diyebilirim. :)

Şimdi, Türkiye’nin en ünlü ve en zengin iş adamlarından biri olarak rahatlıkla değerlendirebileceğimiz Ahmet Nazif Zorlu’nun 15. yaşına gidiyoruz. Yıl 1959. Bundan yaklaşık 64 yıl öncesindeyiz. Zorlu, mahalledeki arkadaşlarının oyun oynadığı, gezdiği ve dolaştığı yaşlarda Denizli’nin Babadağ ilçesinden yola çıktı. Gittiği yer, başladığı yerden yaklaşık 1200 kilometre uzaktaydı. Trabzon’a gitti ve hiç bilmediği bir şehirde dükkanını amcasıyla birlikte açtı. Klasik ve düşük bütçeli bir esnaf olarak tanımadığı bir şehirde bir şeyler başarmaya çalışıyordu. Esnaflığı “etrafındaki abilerinden” öğreniyor, bölgeye ve ticarete dair ne biliyorsa bir sonraki gün bildiği şeyin artmasını sağlamaya gayret ediyordu. İşe başlayalı çok olmamıştı ancak Zorlu’nun içi fazlasıyla rahattı. Bir şeylerin iyi gittiğini hissediyordu. Satış yapıyor, kazanıyor, kazandığını da kenara koymaktan geri durmuyordu. Derken yılın sonu geldi. Zorlu, o dönemlerde sahip olduğu not tutma alışkanlığının bir sonucu olarak her şeyi kaydetmişti. Defterlerini açtı ve tek tek incelemeye başladı. Defterin ilk sayfaları elde edilen gelirlere ayrılmıştı. Hesapladıkça güzel bir sonuca ulaştığını düşündü. Hesap makinesinde 700 bin lira yazıyordu. Çok sevindi ve harcamaların, ödemelerin bulunduğu diğer sayfalara doğru yol almaya başladı. Gelirleri hesaplamak keyifliydi ancak aynısı harcamalar için geçerli olmadı. Sayılar yükseldikçe morali bozuluyordu. Her bir eklemede morali bozula bozula sona geldi. Harcamaların toplamı tam 710 bin TL tutuyordu. Yani, tüm bir ay boyunca kazandığı ve kazandığı için çokça mutlu olduğu tutardan daha fazla para harcamıştı. 10 bin liralık zararı babasına nasıl açıklayacağını düşünürken bir anda başka bir şeye karar verdi. Bu ay, zararda da olsa bitmişti. Üstelik para kazanabildiğini de görmüş, kendini hem kendine hem de ailesine ispatlamayı başarmıştı. Ancak yine de zarar eden bir işletme hiç iyi bir haber değildi. Bu durumu iyiye dönüştürmenin yollarını arar olmuştu. Sonunda her başarılı ismin mutlaka uğrayacağı o yokuşun başına geldi. Ağzından ve zihninden dökülen tek bir cümleydi: “Başarısızlıklarımdan ders çıkarmalıyım…” Zorlu’nun aklına ilk gelen fikir en iyi fikirdi. Satış kanallarını değiştirmeyi kararlaştırdı. Dükkanda satılmayan her ürün için hafta sonları pazara gidecekti. Tutarları biraz olsun esnetip daha fazla sayıda kişiye ve yeni bir kitleye ulaşmayı planladı. Plan başarılı olmuştu. Trabzon’da küçücük bir alanda başlayan ticari aktiviteler, zaman içerisinde onu Türkiye’nin zirvesine taşıdı. Yaptığı hemen her işte marka olmayı, iyi izler bırakmayı başardı. Ancak, Trabzon’da henüz 15 yaşındayken öğrendikleri onun hayatının en önemli kilometre taşlarını oluşturuyordu. Herhangi bir başarısızlıkla bir şeylerden vazgeçme hâlinin ne kadar kötü bir karar olduğunu olabilecek en ideal yaşta öğrendi. Zorlu, Trabzon tecrübesinin ileride büyüyen holdingi için de kılavuz olduğunu her fırsatta belirtmekten geri durmuyor. Hatta bu noktada “Rusya örneğini” de sık sık paylaşıyor. Kendi ağzından dinleyelim: “Zorlu Grubu olarak Rusya’da enerji pazarında başarılı olabileceğimizi düşündük. Oraya farklı farklı ve büyük sayılabilecek yatırımlar yaptık. Ancak çabamıza oranla hiçbir zaman istediğimizi alamıyorduk. Aklıma Trabzon günleri geldi ve çalışma metotlarımızı değiştirmeyi kararlaştırdım.

Bazen başarısızlıkta ısrar etmek başarıya dönüşmez hatta başarısızlığı daha da derinleştirebilir. Rusya pazarından çıktıktan hemen sonra orada öğrendiklerimizi başka endüstri ve ülkelerde tatbik ettik. Rusya’daki başarısızlığı başarıya dönüştürmüş olduk. Bu benim için tahmin ettiğinizden de önemli…”

Ahmet Nazif Zorlu’nun kendi ağzından ifade ettiği bu gerçeklik, bizim için de oldukça güçlü dersler barındırıyor desek sanırım abartmış olmayız. Bugün ülkesinin en bilinen ve en zengin iş adamlarından biri olarak değerlendirilen Zorlu, karşılaştığı zorlukların ardından yılmadı. Yeni yollar, yeni yöntemler bulmak için her şeyini ortaya koydu. Başarısızlıklarından ders çıkarıp çıkardığı her dersi, iş hayatı boyunca bilfiil uyguladı. Girişte yazdığımız sözü de hayatının tam ortasına koymaktan asla vazgeçmedi. Çalıştığı her sektörde, her aşamanın zorluğunu bizzat çekti. Bizzat deneyimleyemeyeceği zorluklar için ise o zorlukları çekenleri dinledi. Yani, Zorlu vazgeçmek gibi bir kolaycılığa asla dâhil olmadı. Çalıştı, denedi, olmadı; tekrar çalıştı, yeniden denedi. Günün sonunda gelinen nokta apaçık ortadayken söyleyelim: Bugün bize oldukça şatafatlı ve güzel gelen hiçbir hayat kolaylıkla elde edilmedi. Hemen her başarının altında yatan onlarca başarısızlık olduğunu bilip kendimizi en kötüye de hazırlamak sanırım en doğru yöntem. Biz doğru çalıştıkça, enerjimizi doğru kullanıp dersler çıkardıkça başarının bize daha hızlı koşacağını söyleyelim. Haydi, şimdi kendi başarı hikayemizi yazmaya başlayalım. Başladıysak da hızlandıralım. Olmazsa tekrar deneyelim. Tekrar, tekrar, tekrar…