Biz susalım yerçekimi konuşsun: Sepak Takraw
Ne tam olarak futbola benziyor ne de voleybola. Uzak Doğu menşeli bu spor, aslında ikisine birden benziyor. Atletik ve jimnastiğe de hâkim olmayı gerektiren bu sporda, oyuncular âdeta yer çekimine meydan okuyorlar.
Sepak takraw dediğimde, aklınıza ilk nelerin geldiğini çok merak ediyorum. Anlamını söylediğimde çoğunuzun, “Yahu öyle desene, bildim bildim!” diyeceğinizi tahmin ediyorum. Daha fazla bekletmeyeceğim. Sepak takraw, günümüz literatüründe “ayak voleybolu” olarak biliniyor. El kullanmanın yasak olduğu bu spor, eller hariç tüm vücudun aktif olmasıyla futbola, sahayı ikiye bölen bir filenin olması ve bazı kuralları ile de voleybola benziyor. Ama müsabakaları izlediğinizde siz de göreceksiniz ki futbol ve voleyboldan oldukça farklı ve fikrimce daha zor.
İsminin yabancı oluşu, bu sporun nereden çıktığı hakkında merak uyandırıyor. Oldukça eskiye dayanan bir geçmişi var. 15. yüzyıla kadar giden bir tarihten bahsedebiliriz. İlk olarak Güneydoğu Asya topraklarının bulunduğu Malay Yarımadası’nda ortaya çıkan spor, ilk başlarda topun yere sekmesine izin vermeden, takımların paslaşması şeklinde oynanıyormuş. Günümüzde Malezya, Tayland, Vietnam, Kamboçya, Laos, Filipinler ve Endonezya’da, yani bir nevi doğduğu topraklarda yaygın olarak oynanıyor. Biliyoruz ki uluslararası arenada yer edinebilmek için bir dizi prosedürden geçmek gerekir. İşte bu oyun da resmî olarak ilk kez 1829’da düzenlenmiş. Aradan geçen bunca zaman, bu sporun dünyada adından söz ettirmesini sağlamış. Henüz Türkiye de dahil olmak üzere dünyanın her yerinde yaygınlık kazanmış değil. Fakat burada sepak takraw sporundan bahsediyor olmamız bile adını kıtalar ötesine duyurmayı başardığını gösterir.
İsminin hikâyesi de oldukça ilginç. Çok eski bir geçmişi olmasına rağmen, günümüzde kullanılan ismi 1965 yılında konmuş. Sporun anavatanı olan Tayland ve Malezya’nın bir fikir birliğine varması çok da kolay olmamış tabii. “Sepak” sözcüğü, Malezya’da konuşulan Malaycada “vuruş”, “takraw” sözcüğü ise Tayland’da konuşulan Taycada “top” anlamına geliyormuş. Baktığımızda “top vurma, top tepme” gibi bir anlama sahip. 15. yüzyıldan beri çeşitli şekillerde oynanan bu oyuna, acaba o dönemlerde ne ad veriliyordu? Merak konusu doğrusu…
Oyun, tıpkı tenis veya voleybolda olduğu gibi bir filenin ikiye böldüğü bir sahada oynanıyor. Saha, badminton sahasının iki katı büyüklüğünde. Burada bir parantez açmak isterim. Bu sporun günümüzde oynanan modern şeklinde, Çin ordusunda askerlerin diri kalmak için badmintonda kullandıklarına benzer bir topla yaptıkları idmanlardan esinlenildiği düşünülüyormuş. 2001 yapımı “Shaolin Futbolu” filmi ile anılması da sporun taraftarlarını biraz kızdırıyormuş. Kimseyi kızdırmadan saha ölçülerine geri dönelim biz de. Servis noktaları sahanın 2,45 metre içinde yer alıyor. Sahayı ikiye bölen file 70 santimetre genişliğinde; yüksekliği ise erkeklerde 1,52 metre, kadınlarda 1,42 metre ölçülerinde. Kullanılan toplar, voleybol veya futboldaki kadar büyük değil ve yaklaşık 250 gram ağırlığında. 20. yüzyılın sonuna kadar bu toplar elde yoğurularak yapılıyormuş ama günümüzde seri üretimle sert plastikten ve bambudan üretiliyor.
Gelelim oynanış şekline. Ayak voleybolu, bir takım oyunu ve takımlar üçer kişiden oluşmakta. Oyun, servis dairesindeki kişinin topa vuruşuyla başlar. Bu sırada diğer takım arkadaşları filenin kenarındaki yarım dairede bekler. İlginç yanı şu ki oyuncunun servis dairesinden servisi kullanması gerektiği gibi rakip oyunculardan birinin de bir ayağı kendi servis dairesinin içinde olmalıdır. Diğer iki oyuncu diledikleri yerde durabilir. Yarım dairedeki oyuncu, servisi kullanacak kişiye topu fırlatır ve servisçi topu file üzerinden rakip sahaya gönderir. Voleybolla benzeşen yanı ise her takım topa en fazla üç kez dokunabilir; üçüncüde top karşı takıma yollanmalıdır. Karşılaşma 15 sayı kadar sürer ve üç set oynanır. Şaşırdığım bir diğer nokta ise her iki tarafın da 12’şer oyuncusunun olması ve her oyunda farklı bir üçlünün sahaya çıkması. Yerel özelliklerine karşın oldukça sistemli ve kurallı bir oyun.
Tayland ve Malezya, miraslarına sahip çıkıyor ve 1987’den bu yana her yıl düzenlenen Krallık Kupası müsabakaları, bu iki ülkenin egemenliğinde gerçekleşiyor. Futbol ve voleybolun gölgesinde kalamayacak kadar ilginç ve estetik bir spor olan sepak takraw, sevenlerini ve cazibesini giderek artırıyor. Kim bilir belki de birkaç yıl sonra bir olimpiyat sporu olur. Oynayanların ayağına sağlık dileyelim.