Bir yavaşlama biçimi olarak: Çelik çiftliği

Bir yavaşlama biçimi olarak: Çelik çiftliği.
Bir yavaşlama biçimi olarak: Çelik çiftliği.

Dergimizin bu ayki sayısının kapak konusu “yavaşlama” olunca kendi kitabına göre işleyen, her şeyin olmak için vaktini beklediği, ısrarla müdahale etmeye çalıştığımız ama günün sonunda bir şekilde kendi yasalarını uygulayan doğaya bakmanın yerinde olacağı fikrindeyim. Ramazan Çelik, doğanın tadına varanlardan biri. Kendisi Kütahya’da ailesi ve amcasının oğluyla beraber tarım ve hayvancılık işiyle uğraşan genç bir çiftçi. Onları sosyal medya platformlarında bulmak mümkün. Eğlenceli köy vloglarıyla karşılayacaklar sizi.

Ramazan Çelik, henüz 28 yaşında genç bir çiftçi olmasıyla dikkati çekiyor. Ortaokul ve lise öğrenimini Kütahya’da tamamlamış. Çiftçilik aslında baba mesleği desek yanlış olmaz. Hatta biz ona ata mesleği diyelim. Çünkü babası ve amcası da bu işi beraber yapmışlar. Onlar da bu işi, kendilerinden öncekilerden miras almış olmalılar. Hâlihazırda da bu işi beraber yürütmekteler. Ramazan Bey ve amca oğlu, okuldan arta kalan vakitlerinde ve yaz tatillerinde ailesine yardım ederek, tarlada traktör sürerek, hayvanlarla ilgilenerek küçüklüklerinden beri çiftçiliğin içinde bu işle yoğrularak büyümüşler.

Doğduğumuz ev kaderimizse de kaderimize yöne vermek, dokunuşlar yapmak, bazı fırça darbeleriyle resme anlamlar katmak mümkün. Ramazan Bey, “Sen çiftçisin, çiftçi kal!” dememiş, üniversite eğitimi için Kütahya’dan ayrılmış. Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesinde Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümünden mezun olmuş. Her şey belki de bu kadar iyi giderken tabir yerindeyse sürdürebileceği meslek hazırken neden, üstelik pratikte handikapları olduğu gözlenen sosyal bilimler alanında bir lisansı tercih ettiğini, buradaki motivasyonun ne olduğunu sorduğumda sosyal ve beşerî bilimlere olan ilgisinden bahsetti.

Sosyal yanının kuvvetli olduğunu düşünüyor ki gerek birebir yaptığımız sohbetten gerekse sosyal medyadaki aktifliğinden bu anlaşılıyor. Bu tarafını biraz daha güçlendirmek ve buna destek vermek için ilgi duyduğu tarih, coğrafya, ekonomi, arkeoloji, felsefe gibi ana bilim dallarını üniversitede öğrenerek dünya görüşünü ve hayata bakışını geliştirmek istediğini söylüyor. Sosyal bilgiler öğretmenliğini seçmesindeki en büyük motivasyon aslında bu. Dünyaya dar gözlerle bakan kişinin kendi küçük dünyasına yönelttiği kamera da dar bir kadraj sunacaktır. Hangi alanda olursa olsun yapılan işin farkında olmak ve ona bilinçli yaklaşmak, işten alınan performansı da verimi de artıracaktır.

Sosyal yanının kuvvetli olduğunu düşünüyor ki gerek birebir yaptığımız sohbetten gerekse sosyal medyadaki aktifliğinden bu anlaşılıyor.
Sosyal yanının kuvvetli olduğunu düşünüyor ki gerek birebir yaptığımız sohbetten gerekse sosyal medyadaki aktifliğinden bu anlaşılıyor.

Tarım ve hayvancılıkta iş, yalnızca toprağa su, hayvana yem vermekten ibaret değil. Dünya görüşü gelişmiş, farkındalığı artmış bir kişinin işine, toprağına ve hayvanına olan dikkati de en üst seviyede olur ki bu da daha kaliteli bir iş anlamına gelir. Eğitim hayatını lisans derecesiyle sonlandırmayıp, kendi tabiriyle “akademinin tozundan uzak kalmamak için” eğitimine Dumlupınar Üniversitesinde sosyal bilgiler eğitimi üzerine yüksek lisans yaparak devam etmiş. “Coğrafya kaderdir” sözüyle entelektüel bir çiftçi olduğunu belli ediyor.

Takipçilerinden biri ona, “siz ne iş yaparsınız, vatan kurtarır mısınız?” gibi bir soru yöneltmiş. Ramazan Çelik’in cevabı ise “Vatanı kurtarmanın yolu üretimden geçer, biz de üreticiyiz,” olmuş. Üretmek, burada anahtar kelime. Hem de İngiliz anahtarı... Amcasının oğlunun dediği gibi her işe yarayan, her kapıyı açan türden. Çelik'e, gençlerin yalnızca üniversite okumaya yönelik değil, zanaat konusunda desteklenmeleri, alaylı yetiştirilmeleri hakkında ne düşündüğünü sordum. Aldığım cevap, iç açıcı ve umut vericiydi. Zira hâlihazırda yeteneği bulunan gençlerin bir zanaatta cesaretlendirilmeleri gerektiği fikrinde. Çünkü üniversite mezunu sayısı arttıkça iş bulma imkânı azalmakta. Aynı zamanda yüksek öğretimden mezun olanların bu gibi işleri beğenmediklerini, üstelik bir aksiyon almakta ve atılımda bulunmakta geç kalabileceklerini düşünüyor. Zanaatın zamanla tükenme tehlikesine de değiniyor. Bunları yaşatmanın yolu da cevval gençlerin bu işleri sahiplenmelerinden geçiyor.

Kendisinin üniversite sonrası çiftçiliğe geri dönmesi, bilinçli bir tercih. Her birimizin hayatında pek fazla duyduğumuz o dış sesler, onun kulaklarını da epeyce ziyaret etmiş. “Atanamadın, başarısız oldun, bu yüzden köye döndün,” gibi sözler, onun duyduklarından bazıları. O, bu söylemlere kulaklarını kapatmış görünüyor. Çünkü kendisini “üretimin vermiş olduğu keyfe, kendi işini yapıyor olmanın verdiği hazza “âşık biri” olarak tanımlıyor. Bunun ne kadar değerli olabileceği, çiftlikteki ineklerin yüzüne bakınca bile anlaşılabilir. Onlar çok mutlu ve hallerinden çok memnun görünüyorlar gerçekten de. Çiftlikteki hayvanların verdikleri pozlara ve tarladaki verime bakılırsa işini sevmelerinin meyvesini aldıklarını söyleyebiliriz.

Malum karşılaştırmaları sevdiğimiz için kendisine de tarım ve hayvancılık işlerinin hangisinden daha çok keyif aldığını sordum. Seçim yapması zor bir soruymuş meğer. Bir seçim yaparak hiçbirinin hatırını kıramadı. Her ikisini de keyifle yaptığını, her birinin kendi içerisinde ve kendine özel farklı dinamiklerinin, avantaj ve dezavantajlarının olduğunu söyledi, sonra da ekledi: “Her ikisi de günümüz şartlarına uygun olarak modern tarım ve hayvancılık yöntemlerinden faydalanıldığında, birim miktardan en yüksek verim alınabilecek alanlar.”

Ramazan Çelik, okuduğu akademik alanlarda kariyer yapmadan, bu eğitimlerin getirilerinden faydalanarak tarım ve hayvancılığı modern çiftçilik yöntemleriyle birleştiriyor.
Ramazan Çelik, okuduğu akademik alanlarda kariyer yapmadan, bu eğitimlerin getirilerinden faydalanarak tarım ve hayvancılığı modern çiftçilik yöntemleriyle birleştiriyor.

Bu işe yeni başlayacaklara ilk tavsiyesi ise tıpkı kendisiyle amca oğlu gibi güvenebilecekleri bir takım arkadaşı bulmak, daha sonra çokça dikkat ve azimle çalışmak. Günümüz ekonomik şartlarında bu işe yatırım yapmak her ne kadar korkutucu görünse de eğer bu alanda bir altyapı ve yatırım varsa bununla alakalı planlar yapılabileceğini düşünüyor. Tarım gerek yapılan masraf gerek verilen emek gerekse alınan sonuç bakımından hayvancılıktan daha kazançlı görünüyor. Hayvancılık, yatırımın uzun vadede kâra dönüştüğü bir alanken tarım daha kısa sürede sonuç veriyor.

Ramazan Çelik, okuduğu akademik alanlarda kariyer yapmadan, bu eğitimlerin getirilerinden faydalanarak tarım ve hayvancılığı modern çiftçilik yöntemleriyle birleştiriyor. İnsan gücünü en aza indirip modern teknolojik hamlelerden yararlanarak üretimi en üst seviyeye çıkarmak, onun gelecek planlarının temelini oluşturuyor. Şehrin stresinden ve kargaşasından uzak olmak, bu işin belki de en cezbedici yanı onun için. O yüzden alışık olduğu, doğayı iliklerine kadar hissedebildiği, bir nevi konfor alanı olan köyü en verimli ve üretken olabilecek şekilde kullanmayı başarmış biri, Ramazan Çelik.

“Konfor alanı” demişsek bu işin eziyetsiz olduğunu düşünmeyelim tabii. Zira Ramazan Çelik, “İçinde bulunduğumuz ekonomik şartları göz önünde bulundurduğumuzda bir yıl boyunca beklediğimiz mahsulün ekonomik anlamda emeğimizin karşılığını vermemesi şevkimizi kırıyor. Gönül verdiğimiz hayvanları hastalık neticesinde kaybettiğimizde, bu bizi maddi manevi anlamda zor duruma sokuyor. Ancak biz tarlaya tohumu atıp hayvana yemi vermekle bu işin bittiğini düşünmediğimiz, işimizi hakkıyla yapıp bunun karşılığını da elbet alacağımızı düşündüğümüz için tükenmişlik, ümitsizlik sendromlarına girmiyoruz. Bir de şu var; ömrümüzün belki de en güzel zamanlarını üreterek, beden gücümüzle, psikolojik ve fiziksel olarak tüm benliğimizle mesai kavramının dışında çalışarak tüketiyoruz. Bunaldığımızda, kaçmak istediğimizde, -hayvanlarla uğraştığımız için- böyle bir kafa izni, uzaklaşma gibi bir avantajımız olmuyor maalesef. Ama daha önce de dediğim gibi şehirden uzak köy hayatına bağlılığımız ve işimizi sevmemizü bu dezavantajları göz ardı etmemizi sağlıyor,” diyor.

Ramazan Çelik ve amca oğlu Ahmet’in YouTube kanalına da bakarsanız eğlenceli tarafı görmeniz daha muhtemel. Genç bir çiftçi olarak üretim halkasına yeni, parlak bir zincir olmanın, yapılan işin hikmetine varabilmenin güzel örneklerinden biri, Ramazan Çelik. Daha çok işlemesi ve parlaması dileklerimizle…