Bir sporcu; İbrahim Çolak
Sporcu birçok zorlukla karşılaşabilir ama inanır ve çalışmaya devam ederse zorlukların üstesinden gelerek daha güçlü bir şekilde geri döner.
Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğin için teşekkürler. Jimnastikle tanışma hikâyenden başlamak istiyorum. Süreç nasıl başladı?
Jimnastiğe 5 yaşında amcam Erkan Çolak’ın sayesinde başladım. Kendisi eski jimnastikçidir. Ailemde spor yapan ve sporu seven insanlar olduğu için beni de küçük yaşta jimnastikle tanıştırmışlar. Yaşım küçük olduğundan, o ortam bana oyun parkı gibi geldi. Bu yüzden çok severek antrenmanlara gidiyordum.
Jimnastiğe başladığında ne gibi zorluklarla karşılaştın ve bunları nasıl aştın?
Jimnastik hayatım boyunca zorlandığım ve pes etmeyi düşündüğüm birkaç olay oldu ama sonra farkına vardım ki o olaylar beni daha çok güçlendirmiş. Bazı dönüm noktalarım oldu. Bunlardan birincisi: 3. sınıfa gidiyordum ve o yaştaki bir çocuk için günlük programım çok yoğundu. Bir süre sonra fiziksel olduğu kadar zihinsel olarak da yorulmaya başladım. Aileme, bırakmak istediğimi söyledim. Ama ailem benimle konuştu, beni motive etti, moralim yerine geldi ve tekrar jimnastiği sevip dört kolla sarılmaya başladım. Bir diğer olay ise sakatlanmam. 2013 yılında Katar’daki Dünya Kupası’nda düştüm ve ayak bileğimde parça kırığı oluştu. Ayağım 5 hafta alçıda kaldı. Bu 5 hafta boyunca, haftanın 6 günü antrenman yapmaya devam ettim. Sadece belden yukarısını çalıştırıyordum. 5 hafta sonunda alçı çıktığında bacaklarım incelmiş ve gövdem de çok gelişmişti. Alt tarafımı çok rahat kontrol ediyordum. Bu da uzmanlaştığım halka aleti için çok büyük bir avantajdı. Alçı çıktıktan 2 ay sonra Mersin’de Akdeniz Oyunları oldu. Halka aletinde gümüş madalya kazandım. Bu madalyadaki en büyük etken ayağımın sakatlanmasıydı. Bu yüzden şunu söyleyebilirim: Sporcu birçok zorlukla karşılaşabilir ama inanır ve çalışmaya devam ederse zorlukların üstesinden gelerek daha güçlü bir şekilde geri döner.
Artistik Jimnastik Dünya Şampiyonası'nda altın madalya kazanan ilk Türk sporcusun. O an neler hissettin?
O an biraz gergin ve heyecanlıydım. Yıllardır bu spora emek veriyorum ve olimpiyatlara gidebilmek için tek şansım önümdeki 50 saniyeydi. 19 yıllık bütün emeğimin karşılığında bu 50 saniye hayatımın şimdiye kadar ki en önemli anıydı. Alete elim değdiği zaman kendimi antrenmanda gibi hissettim. Çünkü her gün onlarca defa bu hareketleri çalışıyorum ve artık benim için otomatik hale geldi. Heyecanımı bu sayede kontrol edebildim. Son yarışmacıya kadar şampiyon olacağımı fark etmedim bile diyebiliriz.
Tokyo Olimpiyatları’nda halka aletinde 5. oldun. Senin nasıl geçti Tokyo?
Olimpiyat öncesi çok sıkı bir kampa girmiştik. Bir yandan heyecanlıydım, bir yandan artık yarışmak istiyordum. Kolay olmayacağını biliyordum ama yine de antrenmanlarda elimden geleni yaptım ve hazır bir şekilde Tokyo’ya gittik. Orası dünyadaki bütün şampiyon sporcuların kendi arasında yarıştığı bir arena ve bu yüzden orada olmak bile büyük bir başarı aslında. Öncelikli hedefim finallere kalmaktı ve bunu başardım. Artık final için, hedeflerime ulaşabilmem için önümde bir yarışma daha kalmıştı.
Her şey çok güzel gidiyordu. Yarışma anında heyecan olabiliyor ama tecrübem sayesinde kendimi sakin tutabildim. Sadece performansıma odaklandım. Ufak tefek hatalarım olsa da güzel bir performans sergiledim. Madalya alamasam bile olimpiyatlarda 5. olmak ciddi bir başarı ve bir sonraki olimpiyat oyunları için beni daha çok heveslendirdi. Bir de aldığım dereceden şu yüzden memnunum. 2 yıl önce yaşadığım omuz ameliyatımdan sonra gerçekten çok sıkıntılar çektim.
Buna rağmen performansımı o seviyeye çıkarabilmem beni mutlu etti. Takım arkadaşlarımla beraber güzel bir yarışma çıkardık. Bir de Ferhat Arıcan’ın aldığı bronz madalya hepimizi çok mutlu etti. İnşallah 2024’te Paris’te çok daha iyi sonuçlar alacağız. Takım arkadaşlarıma, antrenörlerime, Şavkar Cimnastik Spor Kulübü’ne, federasyon başkanımıza, spor bakanlığımıza, kısacası bütün ekibe gayretleri ve destekleri için çok teşekkür ediyorum. 2024’ten sonrasını henüz düşünmedim ama sağlığım iyi olursa 2028 Los Angeles için çalışmalarımı devam ettirebilirim. Özel hayatımda ise evlilik adımları atmaya başladım. İnşallah 2022 yılı içerisinde evlenmeyi planlıyorum.
Turnuvalara nasıl hazırlanıyorsun?
Haftanın 6 günü, günde yaklaşık 5-6 saatim antrenmanla geçiyor. Yaptığım spor fiziksel olsa da aynı zamanda zihinsel bir spor ve bir jimnastikçinin zihni ne kadar güçlü olursa, inanın yaptığı hareketlere etkisi o kadar çok oluyor.
Antrenmanlarda yeteri kadar çalışırsam müsabaka sırasında kendimi daha iyi hissediyorum ve bu beni motive ediyor.
Müsabakalarda unutamadığın bir an var mı?
Sanırım Dünya şampiyonu olduğumu öğrendiğim o an. Çünkü nasıl bir tepki vereceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. Çok güzel ve rüya gibi bir andı.
Jimnastik dışında özel hayatında neler yapıyorsun? Farklı hobilerin var mı?
Ailem veya nişanlımla zaman geçiriyorum. Programımız çok yoğun olduğu için genelde evde durmayı özlüyorum ve evde kaldığım zamanlar bilgisayardan oyun oynuyorum veya dizi izliyorum.
Röportaj için çok teşekkür ederiz. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Genç kardeşlerime bir şeyler söylemek istiyorum. Sporun, gençlerin hayatına kattığı birçok güzel şey var. Spor sayesinde çevresinde daha bilinçli, kötü alışkanlıklardan uzak insanlar oluyor.
Spor, insanı hem fiziksel hem de zihinsel olarak geliştiriyor. Bu da onların daha olgun davranmalarına, okulunda daha başarılı olmalarına yardımcı oluyor. En güzeli de spor sayesinde dünyanın birçok yerini gezip görme fırsatları oluyor. Bu sayede kendilerini daha iyi geliştirebiliyorlar.
Gençlere tavsiyem: Spor, hayatınızın bir parçası olmalı. Teşekkür ederim.