Başarılı bir yazılımcının kariyer yolculuğu
Her başarılı yazılımcının kariyer yolculuğu, kendine özgü hikâyeler ve deneyimlerle doludur. Bazı yazılımcılar üniversite eğitimi alırken, bazıları kendi kendine öğrenmeyi veya çeşitli eğitim programlarını tercih etmişlerdir. Kariyerlerinin başlangıcında stajlar, freelance projeler veya küçük şirketlerle deneyim kazanarak ilerlemişlerdir.
Staj Deneyimleri: Stajlar, öğrencilere gerçek iş dünyasında çalışma deneyimi sunar ve teorik bilgileri pratikte uygulama fırsatı verir. Staj yaparken sektördeki profesyonellerle tanışma ve gelecekteki iş fırsatları için bağlantılar kurma imkânı doğar. Bu süreci iyi değerlendiren öğrenciler, mezun olmadan bile hayalindeki bir işi yakalama şansına sahiptir. Ancak pek çok öğrencinin bu süreci hızlı bir şekilde geçiştirdiği, daha rahat şartlarda zorlanmadan stajını tamamlamak için bilgisayarını dahi açmadan dönemi tamamladığı görülebiliyor. Odaklanan ve ne istediğini bilen öğrenciler ise staj yaptıkları şirketteki iş akışına hızlı bir şekilde adapte olarak hemen fark ediliyorlar. Bu sayede staj sonrası için kendilerine yeni kapılar aralayabiliyorlar.
Freelance Projeler: Farklı projeler üzerinde çalışmak, çeşitli beceriler kazanma fırsatı sunar. Yazılımcıların eğitim sürecinden sonra en çok önem vermesi gereken nokta, portföyünü güçlendirmek olmalıdır. Böylelikle potansiyel becerilerini ve yeteneklerini ortaya koyabilmeleri mümkün olur. Freelance projelerin bir faydası da zamanı doğru kullanmayı öğretmesi ve müşterilerle olan ilişkileri geliştirmesidir.
Küçük Şirketler: Başlangıçta küçük bir startup’ta başlamanın, yenilikçi ve dinamik çalışma ortamları sunması nedeniyle üretkenliği ve problem çözme becerilerini geliştirmeye yardımcı olacağını söyleyebiliriz. Bu yöntem, iş dünyasının nasıl işlediğine dair değerli bir tecrübe kazandırabilir ve geniş bir beceri yelpazesi elde etmeye imkân sağlar. Bu kendi projenizin startup’ı olabileceği gibi, ilgi duyduğunuz bir alanda hizmet veren başka bir firma veya proje de olabilir.
Yazılım alanında yapılan iş görüşmelerinde, bilgisayar ya da yazılım mühendisliği mezunu olmayanların bu bölümlerden mezun olanlara göre daha başarılı oldukları sık görülen bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Bu konuda öğrencilerin düştüğü en büyük yanılgı, ilgili bölümü bitirdiğinde doğrudan yüksek bir maaşla işe başlayacağını düşünmek oluyor.
Üniversite boyunca yalnızca derslerini geçmeye odaklanmış, yüksek not alarak mezun olmak dışında hedefi olmayan pek çok öğrenci, staj, freelance iş imkânları, küçük şirketlerde tecrübe kazanmak gibi olanakları göz ardı ederek, mezun olduklarında hem iş dünyasına uyum sağlamakta zorlanıyorlar hem de kendilerini ifade etmekte yetersiz kalıyorlar.
İyi bir üniversite eğitiminin insana kattığı değeri asla göz ardı edemeyiz. Ancak iyi bir yazılımcı olmak, sadece iyi bir üniversiteden mezun olmak değildir. Üniversitedeki eğitim genel olarak öğrencilere analitik düşünme yeteneği, algoritma mantığı, problem çözme becerisi kazanma gibi konularda katkı sağlar. Bu yüzden her yazılımcı adayının yeteneği, tutkusu ve azmi ile eğitiminin üzerine olabildiğince deneyim katması şarttır. Üniversitenin ilk yılında mobil uygulama geliştirmeye başlamış, okul bitene kadar pek çok alanda başarılı ya da başarısız sayısız projede yer almış bir öğrencinin kalitesi ve seviyesi, asla not için okulu bitiren herhangi bir öğrenci ile aynı olmayacaktır.
İyi bir yazılımcı olabilmek için mutlaka üniversite mezunu olmak gerekmiyor. Google, Facebook (Meta) ve Apple gibi büyük teknoloji şirketlerinin işe alım süreçlerinde üniversite diploması kriteri bulunmuyor. Birçok teknoloji şirketinin yazılımcıları işe almada diplomadan ziyade adayların beceri ve deneyimlerini ön planda tuttukları bilinen bir gerçektir. Bu durum, teknoloji sektöründe beceri ve yeteneklerin formel eğitimden daha önemli hale geldiğini göstermektedir. Günümüzde şirketler adayların problem çözme yeteneklerine, teknik bilgisine, üretkenliğine ve takım içinde çalışma becerilerine daha fazla önem veriyor. Gerçek dünya deneyimi, projeler, stajlar ve kişisel girişimler, adayların değerlendirilmesinde önemli rol oynuyor.
Öğrencilikten bir yazılım geliştirici olarak işe başlamanıza kadar pek çok evreden geçebilirsiniz. Hayal kırıklıkları, amatör yaklaşımlar, en baştan full-stack olmanızı bekleyen firmalar, şartları kötü seçenekler karşınıza çıkabilir. Bu süreçte acele etmemek gerekiyor. Görüştüğünüz firmaları iyi araştırarak size katacağı ve sizden alacağı şeyleri doğru şekilde dengelemelisiniz. Firmaları web sitelerinden, Linkedin başta olmak üzere sosyal medya mecralarındaki profillerinden ve yaptıkları işlerden araştırarak karar verebilirsiniz.
Yazılım dünyasında başarı öyküleri
Eren Bali, kariyerine bir yazılım mühendisi olarak başlamıştı. 2010 yılında online eğitim platformu Udemy’i kurarak, dünya çapında milyonlarca insana ulaşan bir eğitim platformunu oluşturdu. Bali'nin Udemy'yi kurma fikri, kendi eğitim deneyimlerinden ilham alarak gelişti. Türkiye'de kırsal bir bölgede büyüyen Bali, internetin sunduğu eğitim imkânlarından faydalanarak matematik ve bilim alanlarında önemli başarılar elde etti. Bu deneyim ona dünya çapında erişilebilir ve uygun maliyetli eğitim sağlama vizyonunu kazandırdı.
Sidar Şahin, bir yazılım mühendisi olarak Peak Games’i kurduktan sonra büyük bir başarıya ulaştı. 2020'de Peak Games, 1,8 milyar dolar bedelle ABD'li oyun devi Zynga'ya satılarak Türkiye'nin ilk unicorn'u (1 milyar dolar üzeri değerlemeye sahip startup) oldu.
Çağlar Yalçın, yazılım mühendisi olarak dijital pazarlama ve kişiselleştirme platformu Insider’ı kurarak küresel bir teknoloji şirketinin temellerini attı. Yüzde 100 Türk mühendislerin ürettiği teknolojiyi 28 ülkeye ihraç eden Insider, şirket değerlemesini 1 milyar doların üzerine taşıdı ve Türkiye'nin ilk yazılım unicorn'u oldu.
Demet Mutlu, 2010 yılında Harvard Üniversitesi eğitimini yarıda bırakarak Trendyol'u kurdu. Çeşitli ürün kategorilerinde hizmet veren Trendyol, milyonlarca kullanıcıya ulaşarak, Türkiye'nin önde gelen e-ticaret sitelerinden biri haline geldi. 2021'de Alibaba'nın Trendyol'a yaptığı yatırımla şirketin değerlemesi 16,5 milyar dolara ulaşarak, Türkiye'nin ilk “decacorn” (10 milyar dolar üzeri değerlemeye sahip startup) şirketi oldu.
Nazım Salur tarafından 2015’te kurulan Getir, 2019'un ikinci yarısında siparişlerini ikiye katlayarak, o yılın Aralık ayında neredeyse 1,5 milyon siparişe ulaştı. Şirket 2019 yılında satışlardan 120 milyon dolar gelir elde etti. 30 dakikada teslimat modeliyle yola çıkan Getir, özellikle pandemi döneminde hızla büyüdü ve birçok uluslararası pazara açıldı. Getir'in başarısı, yüksek hızda ve verimli bir lojistik ağı kurma yeteneğine dayanıyor. Getir, 2021'de gerçekleştirdiği yatırım turlarıyla milyarlarca dolar değerlemeye ulaştı.
Nevzat Aydın tarafından kurulan Yemeksepeti, Türkiye'nin öncü online yemek sipariş platformlarından biridir. Kullanıcıların çeşitli restoranlardan online olarak yemek siparişi verebilmelerini sağlayan platform, büyük bir popülerlik kazandı. 2015 yılında, Alman Delivery Hero tarafından 589 milyon dolar karşılığında satın alındı. Bu yatırım, Türk internet sektörünün en büyük satın alma işlemlerinden biri oldu.
Barbaros Özbuğutu,2013 yılında Tahsin Işın ile birlikte iyzico'yu kurdu. Ödeme sistemleri ve fintech alanında faaliyet gösteren Iyzico, online işletmeler için ödeme altyapısı ve çözümleri sunmakta. 2019 yılında PayU, Iyzico'yu 165 milyon dolar karşılığında satın alarak Türkiye'deki en büyük fintech satın almalarından birini gerçekleştirdi.
Dan Bricklin, VisiCalc fikrini (Excel’in ilk hali), MBA eğitimi sırasında sınıf notlarını ve finansal modelleri kağıt üzerinde hazırlarken geliştirdi. Bu sürecin otomatikleştirilmesi gerektiğini düşündü ve bu fikir, VisiCalc'in temelini oluşturdu. VisiCalc, bilgisayarların ofis ortamlarında kullanımını yaygınlaştırarak kişisel bilgisayar devriminde önemli bir rol oynadı. 1979'da piyasaya sürüldü ve yaygın olarak kullanılan ilk elektronik tablo programı oldu. VisiCalc, 1984’e kadar beş sene içinde, 700 binden fazla sattı.
Jack Ma, Çin'in Hangzhou şehrinde doğdu ve İngilizce öğretmeni olarak çalışmaya başladı. İlk girişimlerinden biri, Çin'deki küçük ve orta ölçekli işletmeler için İngilizce çeviri hizmeti sunmak oldu. Daha sonra internetin iş dünyasındaki potansiyelini fark ederek Alibaba'yı kurdu. 1999 yılında kurulan Alibaba, başlangıçta küçük Çinli üreticilerin ürünlerini uluslararası alıcılarla buluşturan bir platform olarak işlev gördü. Zamanla şirket e-ticaret, online ödeme hizmetleri, bulut bilişim ve yapay zekâ gibi çeşitli alanlarda genişledi. Jack Ma'nın vizyonu, Alibaba'nın sadece Çin'de değil; dünya genelinde de bir teknoloji devi haline gelmesini sağladı.
Jan Koum, Ukrayna'da doğdu ve genç yaşta Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti. Daha sonra Yahoo'da çalışmaya başladı ve burada Brian Acton ile tanıştı. Acton uzun yıllar Yahoo'da çalışmış, deneyimli bir yazılım mühendisi olarak tanınıyordu. İkili, Yahoo'daki kariyerlerinden sonra bir süreliğine kendi yollarında gittiler. Ancak daha sonra bir araya gelerek WhatsApp'ı kurmaya karar verdiler. 2009 yılında kurulan WhatsApp, kullanıcı dostu arayüzü, güvenliği ve düşük maliyeti ile hızla popülerlik kazandı. Uygulama kullanıcılara metin, ses ve video mesajlaşma imkânı sunuyor ve internet üzerinden iletişim kurmayı kolaylaştırıyor. WhatsApp'ın başarısı, 2014 yılında Facebook tarafından yaklaşık 19 milyar dolarlık rekor bir bedelle satın alınmasıyla taçlandı.
Stewart Butterfield, 2002 yılında kurduğu Ludicorp adlı şirketiyle popüler fotoğraf paylaşım platformu Flickr'ı geliştirdi. Flickr, dijital fotoğrafçılığın yükselişi ve sosyal medyanın popülerleşmesiyle birlikte büyük bir başarı yakaladı ve 2005 yılında Yahoo tarafından satın alındı. Flickr'dan sonra Butterfield ve ekibi, başlangıçta bir çevrim içi oyun projesi olarak başlayan, ancak sonradan iş birliği ve iletişim aracına dönüşen Slack'i geliştirdiler. Slack, iş dünyasında ekip çalışması ve iletişimi kolaylaştıran bir platform olarak hızla büyüdü. Kullanıcı dostu arayüzü ve entegrasyon özellikleri sayesinde Slack, kısa sürede birçok şirket ve organizasyon tarafından benimsendi.
Niklas Zennström, 2003 yılında Skype'ı Janus Friis ile birlikte kurdu. Skype, kullanıcılarına düşük maliyetle ve hatta bazen ücretsiz olarak internet üzerinden sesli ve görüntülü görüşme yapma imkânı sundu. Bu özellikler, Skype'ı çok kısa bir süre içinde dünya çapında popüler bir iletişim aracı haline getirdi. Skype'ın başarısı, 2005 yılında eBay tarafından 2,6 milyar dolarlık bir bedelle satın alınmasıyla taçlandı. Daha sonra 2011 yılında Microsoft, Skype'ı 8,5 milyar dolara satın aldı.