About Elly (Elly hakkında)
Söylenen bir yalanın toplumda nelere mâl olabileceğine dair öyle anlamlı bir kesit sunmuş ki yönetmen, filmi izleyen herkes küçük de olsa yalan söylemenin insanı düşürdüğü aşağılık durumu iliklerine kadar hissetmiştir diye tahmin ediyorum.
Film, bir posta kutusuna atılan mektuplarla başlıyor. Bir sonraki sahnede ise Sepideh’in organize ettiği belli olan bir grubun tatili yolculuğuna şahit oluyoruz. Tünelden geçerken sonuna kadar bağırılan, yüzlerin güldüğü, herkesin çıktığı yoldan memnun olduğu bir yolculuk bu.
Bunca mutluluk arasında yönetmen filmin ilk diyaloglarında iki önemli gerçeği bilmemiz için elinden geleni yapıyor. Birincisi tüm bu organizasyonu Sepideh’in ayarladığı ve ayarlamak için bazı küçük yalanlar söylediği gerçeği. Örneğin, herkesin üç gün için kiralandı diye bildiği villanın sadece bir gün müsait olduğunu ve durumun Sepideh tarafından aslında pek de netleştirilmeden yola çıkıldığını öğreniyoruz filmin başlarında. Diğer öğrendiğimiz gerçekse Sepideh’in gruptaki Ahmad ve Elly’nin aralarını yapmak için bu tatile Elly’yi de çağırdığı gerçeği. Sepideh Elly’nin nişanlı olduğunu bildiği halde bunu yapmakta ve üstüne üstlük evi ayarlamak için oradaki kişilere Ahmad ve Elly’nin yeni evlendiğini ve bu tatilin onlar için balayı gibi olduğunu söyleyerek kalacak bir ev bulmalarına yardımcı olmalarını istiyor. Küçük ve masum (!) beyaz yalanlar söylemekte bir mahsur görmeyen Sepideh’in kurduğu ve ayakta tutmaya çalıştığı bu neşeli ortam sorunsuz şekilde varlığını sürdürecek mi yoksa olumlu hava tersine mi dönecek, filmin ilerleyen dakikalarında şahit olacağız olan bitene.
Sepideh başlangıçta işleri tam olarak planladığı gibi yürütür. Yıkık dökük olsa da başlarını sokacak kadar bir ev bulan ekip hayallerindeki gibi bir villa olmasa da evin kırık camlarını poşetlerde kapatarak, tozlarını süpürerek orayı yaşanır hale getirmeye çalışır. Sepideh’in ilk küçük yalanı onları bu zahmete sokmuştur ama yine de kimse bundan şikayetçi değildir, hepsi eksikleri kapatmak ve güzel vakit geçirmek için uğraşır.
Bu sırada, Sepideh’in beklediği gibi Ahmad ve Elly arasında da samimiyet artar. Elly, Ahmad’ın neden eşinden ayrıldığını sorar. Ahmad’ın cevabı filmin ilerleyen dakikalarında karakterlerin yaşayacakları duyguların özeti gibidir: “Kötü bir son, sonsuz bir umutsuzluktan daha iyidir.”
İlk gün herkes için sorunsuz geçer. İkinci gün Elly artık gitmek istese de Sepideh önce kalması konusunda ısrar ederek sonra da çantasını saklayarak Elly’yi bırakmaz. Öyle ki, hedeflediği durumun gerçekleşmesi için Elly’nin annesine verdiği sözü bile duymazlıktan gelir. Sepideh’in bu kimseyi tanımayan, hırçın ve dediğim dedik karakteri, ayrıca yalan söylemeye utanmayan hali bir yerlerde patlayacak hissi verse de şimdilik her şey yolunda görünmektedir.
Ta ki tatilin ikinci gününde ekibin küçük çocuklarından Arash’ın boğulma tehlikesi geçirdiği vakte kadar. Arash bir şekilde kurtarılır ancak o hengameden sonra farkedilir ki Elly artık yoktur. Önce çantasını göremedikleri için gittiğini düşünüp rahatlamaya çalışsalar da çantayı Sepideh’in sakladığını öğrenince bu rahatlama umudu da suya düşer. Elly denizde boğulmuş mudur yoksa veda bile etmeden kaçıp gitmiş midir? Herkes en azından ikinci seçeneğin olmuş olması için dua etmeye başlar. Onun gitmesi için birlikte yaşadıkları olayları düşünüp sebepler bulduklarında ise bir anlık olsun rahatladıklarını görürüz. Öyle de olsa bu rahatlamalar, kesin sonuç bilinmedikçe anlık duygu boşalmalarından öteye geçemez.
- Bu gerginlik sürerken filmin başından beri bize eşlik eden dalgaların ve denizin sesi sanki artık daha yüksek, daha yoğun duyulmaya başlar. En son benzer bir etkiyi, Semih Kaplanoğlu’nun Bağlılık Hasan filminde rüzgar sesinde hissetmiştim. Filmin tamamına yayılan rüzgar sesi o filmdeki gergin havayı nasıl tamamlıyorsa bu filmde de dalga sesi aynı etkiyi veriyordu.
Elly’nin annesini arasalar da bir bilgi alamazlar çünkü ona da Elly tembihlemiştir, sakın onun hakkında yabancı birine bilgi verme diye. Bir şekilde erkek kardeşine ulaşırlar ama o da aslında erkek kardeşi değil Elly’nin nişanlısıdır. Elly bir nişanlısı olduğunu saklamıştır bir kişi hariç herkesten. Sepideh hariç bunu öğrenen herkes şaşırıp kalır. Madem nişanlısı vardı, neden burada Ahmad’la tanıştı? Hem Sepideh’in söylediği küçük ve zararsız gibi görünen yalanlar hem de Elly’nin gizlediği gerçekler ortaya çıktıkça belirsizlik de gerginlik de büyümektedir. Dahası, bu şekilde gerçeğe ulaşmak da bir türlü mümkün olmamaktadır.
Film ilerlerken olaylara yeni birileri dâhil oldukça yeni yalanlarla eksikler kapatılmaya çalışılıyor ama nafile. Gerçeğin önünde sonunda ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır sözüne atıf yaparcasına söylenen her yalan daha günü dolmadan ortaya çıkıyor ve daha yeni sorunlara davetiye çıkarıyor.
Biz olup biteni izlerken yönetmen izleyici açısından da gerilimi taze tutmak için mi bilinmez bize de ne olup bittiğini tam olarak hissettirmiyor.
- Elly gerçekten öldü mü, intihar mı etti, yoksa sadece çıkıp gitti mi? Belki de burasıyla hiç ilgilenmiyor. Onun asıl ilgilendiği söylenen yalanlar, gizlenen gerçekler ve küçük bir aksilikte sebep oldukları üzerine.
Söylenen bir yalanın toplumda nelere mâl olabileceğine dair öyle anlamlı bir kesit sunmuş ki yönetmen, filmi izleyen herkes küçük de olsa yalan söylemenin insanı düşürdüğü aşağılık durumu iliklerine kadar hissetmiştir diye tahmin ediyorum.
Elly Hakkında, arka plan müziği olarak çevre seslerinin kullanıldığı, gerilim dozu yüksek, diyalogların sizi sarıp sarmalayıp sonra da üzerinde düşünmeye ittiği, etkileyici bir anlatıma sahip bir film. Eminim izlerken, karakterlerin yaşadığı gerginliği kendiniz yaşıyormuşçasına hissedeceksiniz.
Asghar Ferhadi’nin henüz ülkemizde pek de adının bilinmediği yıllarda çektiği bu filmi, gelecek yıllarda çekeceği Satıcı, Bir Ayrılık, Kahraman gibi filmlerle bezeli başarılı bir kariyeri de işaret ediyormuş adeta.