1, 2, 3... Başla
Başlamak sizce korkutucu mu? Birçoklarına göre başlamak, kendinizi, paranızı veya itibarınızı riske atmak anlamına geliyor. Yani bir bakıma yanınızda olan ailenizin, arkadaşlarınızın ve sevdiklerinizin önünde başarısız olma olasılığıyla doğrudan karşı karşıya kalırsınız. Bu yüzden birçok insan bu riski almak yerine sadece yeni fikirler düşünmeye ve araştırmaya devam ediyor. Çünkü bunu yapmanın kendisi için daha güvenli olduğuna inanıyor.
Elbette düşünmek ve araştırmak fazlasıyla önemli. Ancak yaptığınız şey fikirden öteye gitmiyorsa asla hiçbir şeye başlayamayacaksınız. Çünkü her zaman yeni bir fikir, yeni bir bilgi daha öğreneceksiniz ve bir araştırma daha yapacaksınız. Böylelikle bir türlü yola çıkamayacaksınız.
Bu döngü, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sporcularından biri olan Wayne Gretzky tarafından müthiş bir şekilde özetlendi: “Atmadığın şutların %100’ünü kaçırırsın.”
Yani denemediğiniz sürece başarılı olamazsınız. Ayrıca başlamak için çok büyük bir adım atmak zorunda da değilsiniz. Sadece zamanınız, enerjiniz ve gençliğiniz varken tüm bunları boşa harcamamalısınız. Bir hedefiniz veya hayaliniz varken ona şans vermediğinizde; gol atma, kazanma veya istediğinizi elde etme fırsatını kaybedersiniz. Hayalinizi gerçekleştirmek için, hem ona hem de kendinize bir şans vermeniz çok önemlidir.
Çoğumuz için en büyük sorun, ilk atışı yapmaktan korkmamızdır. Bir fikir üzerinde sürekli düşünmeye devam etmek veya kendinizi her an araştırma aşamasında tutmak çok daha kolaydır ve daha güvenli hissettirir. Ancak unutmayın! Binlerce kilometrelik bir yolculuk, ilk adımın atılmasıyla başlar. Evet, kabul, ilk adım ürkütücü. Kendimizi bir bakıma bizi eleştirmek isteyenlerin önüne atmış gibi hissediyoruz. Ama bizi eleştirmek için fırsat kollayanlar her zaman olacak. Bu yüzden bizi engellemelerine izin vermemeliyiz.
İlk denememizde başarısız bile olabiliriz. Ancak başarısız olmak da başarının bir parçasıdır.
- Hayalinize veya isteklerinize gerçekten kalpten inanıyorsanız ve gerçekleştirmek istiyorsanız engellerin sizi durdurmasına izin vermemelisiniz.
Bunun yerine aksiliklere, çıkarılacak dersler ve bir sonraki girişiminiz için ateşi yeniden tutuşturacak kıvılcımlar olarak bakmak çok önemli. Ayrıca sürekli deneyerek hedefinize ulaşmak için attığınız adımları yeniden değerlendirmek için zamanınız olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Bu sayede bugün olmasa da bir gün başaracağınıza emin olabilirsiniz.
Bakış açınızı gözden geçirmek için kendinize şunu sorun: “Kendin için en iyisini mi başarmak istiyorsun, yoksa kötüyü de kabul edecek misin?” ve daha da önemlisi: “Başlamaya istekli misin?”
Olaylara bu şekilde bakarsanız başlamaya istekli olmanın hayatta fark oluşturan en önemli kıstaslardan biri olabileceğini fark edeceksiniz. Bir takımdaysanız sahaya ilk siz çıkın. Toplantıda ayağa kalkın. Sınıfta elinizi ilk siz kaldırın. İlk soruyu siz sorun. Yani risk alın, başlayın ve katkıda bulunun. Ekibinize, ailenize, işinize ya da topluluğunuza… Dünyanın en iyisi olup olmamanız hiç önemli değil. Başlamak için yeterli cesarete sahip olmak, başarmaktan daha önemlidir. Çünkü, her şey bitirebilecek tek kişi, sürekli olarak yılmadan, yıkılmadan ‘başlayan’ insandır.
Sonuç olarak bir hayaliniz varsa artık harekete geçebilirsiniz. Ünlü filozof Socrates şöyle der: “Dünyayı harekete geçirecek olan önce kendini harekete geçirsin.” Başlamaya karar verdiğiniz ya da elinizden gelenin en iyisini yaptığınız sürece istediğinizi elde edeceksiniz. Biz yanınızdayız. Karşınızda değil.
Yazan: Buğra Serdaroğlu