Avrupa'da Türklere duyulan “büyük korku" 2. Viyana kuşatmasındaki (1683) başarısızlık sonrasında tedricen azalmıştı. “Vahşi Türk" klişesi daha barışçıl bir yapıya büründü ve Turquerie adeta moda haline geldi. Bir yandan da Osmanlı topraklarını ziyaret eden seyyahların tasvirlerindeki miskin şatafatın yüceltilişi karşısında dehşete kapılan sesler yükselmeye başladı. İşte bu döneme tekabül eden yıllarda Fransa Kralı XV. Louis'nin Versailles'daki özel dairelerinde yer alan “Küçük Galeri"nin dekorasyonu için 1735-39 arasında Chasses Exotiques (Egzotik Avlar) adlı 9 tablodan oluşan bir dizi yapıldı.
Dizi bir dekoratif amaca hizmet etmenin ve kralın avcılık tutkusunu yansıtmanın yanı sıra, avı kraliyet imtiyazının bir simgesi olarak öne çıkarmak üzere kurgulanmıştı. 9 tablonun 6'sı “Türk" kostümlü avcıları tasvir ediyordu. Hepsinde otantik kostüm meselesi sarmallı rokoko kompozisyonun yanında ikincil öneme sahipti. Bunun bir örneği François Boucher'nin 1736'da yaptığı ve avcının dalgalanan elbiselerle gösterişli ama av için elverişsiz şekilde giyindiği “Pars Avı" tablosunda görülür.
Teatral ürkme jesti Avrupa'nın önceki Türk algılarının anti-tezidir. Chasses Exotiques bağlamında vahşi Türk, yabani hayvanlarla belirsiz bir kavgada resmedilme derekesine düşürülmüş, iskambil oynanan bir odanın arka-plan dekorasyonunun bir parçasını oluşturacak kadar önemsizleştirilmiştir. Türk korkulan değil, olsa olsa dekorasyona renk katan figüratif bir unsurdur artık! Kaynak: Haydn Williams, Turquerie, YKY, 2014.
+ GZT Haber Merkezi'nden çıkan tüm içeriklerde olduğu gibi burada da 'GZT bakış açısı' hakim... Son dakika ise en hızlı, merak edilen ise en anlaşılır, dolu dolu bir konu ise en doyurucu şekilde takipçilerimize sunuyoruz. Yine de soru işareti kaldı ise iletisim@gzt.com'a mail atmanız, sosyal medya hesaplarımızdan bize mesaj göndermeniz yeterli.