Türkiye Doğu Akdeniz'de atağa kalktı: Libya ile mutabakat ne anlama geliyor?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj arasında "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" imzalandı.
Doğu Akdeniz'de hakkı gasp edilmek istenen Türkiye'nin 'diplomasi başarısı' olarak anılan anlaşma ile nelerin hedeflendiğini Terör ve Güvenlik Terör Uzmanı Çoşkun Başbuğ'a sorduk.
Mutabakatın Akdeniz'deki bütün dengeleri değiştirecek bir hamle olduğunu belirten Başbuğ, "Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin İsrail'in 'koltuk çıkmasıyla' ilan ettiği münhasır bölgelerin hepsi bozulmuş oldu." dedi.
Doğu Akdeniz'de sessiz ve derinden ilerleyen Türkiye, Libya ile önemli anlaşmaya imza attı. Akdeniz'deki enerji paylaşımında 'dışlanmak' istenen ülke olarak konumlandırılan Türkiye, tüm bu planları saf dışı bırakan bir anlaşma ile Akdeniz'in batısındaki meşru sınırlarını resmen çizmiş oldu.
- Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile "Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası" imzalandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj ile Dolmabahçe Ofisi'nde 2 saat 15 dakika süren bir toplantı gerçekleştirdi.
Söz konusu mutabakat muhtıralarıyla iki ülke ilişkilerinin ve iş birliğinin güçlendirmesinin hedeflendiğinin altı çizildi. Anlaşma, Akdeniz'in batısındaki Türkiye'nin haklarının sınırlarını meşru kıldı.
Mutabakat ne anlama geliyor?
GZT'nin ulaştığı Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ, iki ülke arasında imzalanan mutabakat hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Libya ile uzun yıllardır üstünde durulan bir konu olduğuna işaret eden Başbuğ, Hafter güçlerinden kaynaklı sürecin uzadığına dikkati çekti.
Türkiye'nin UMH ile imzaladığı mutabakatın ne anlama geldiğini sorduğumuz Başbuğ, "İsrail, o bölgede Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs üzerinden kendine bizim tanımadığımız bir bölge ilan etti. Türkiye'nin çıkar yolu da Libya ile oturup bu anlaşmayı imzalamaktı. Bana göre Akdeniz'deki bütün dengeleri değiştirecek bir hamle olarak tarihe geçti." dedi.
Anlaşma Yunanistan'ın GKRY ile irtibatını kesti
Diplomatik olarak çok başarılı bir hamle olduğunun altını çizen Çoşkun Başbuğ, "Çünkü Akdeniz'de Yunanistan'ın Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile irtibatını kesiyor ve kendilerince ilan ettikleri münhasır bölgelerin hepsini de çöpe atıyor. Akdeniz'deki bütün hamleleri yıkacak, Türkiye'nin elini de hukuki anlamda güçlendirecek bir atak." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin operasyonları ve diplomatik ilişkileri: "Ağır, sabır ve sakinlik"
- "Türkiye her alanda, yalnızca Akdeniz'de değil Irak ve Suriye politikası dahil sabırlı bir politika yürütüyor. Biz ülkece sabırsız bir millet olduğumuzdan 'neden atak yapmıyoruz?' gibi düşünceler var. Bu iş zücaciyeye giren file benzer ağır, sabır ve sakinlik isteyen bir süreç. Türkiye bunu çok iyi uyguladı, Akdeniz'deki dengeleri çok iyi bozdu."
Türkiye'nin diplomasi ve askeri harekatlarına bu cümleyle cevap veren Başbuğ, Akdeniz'de çatışmalardan kaçınan ve diplomasi olarak elini kuvvetlendiren bir Türkiye olduğuna değinerek şöyle konuştu:
"Süreç içinde çatışmaya girebilirdik ama bu hem bölgeyi hem Türkiye'yi zor duruma sokardı. Oraya gönderdiğimiz gemilerle orada hem gücü gösterdik hem de 'burada ben de varım' dedik. Bunun arkasından gelmesi gereken diplomatik ataktı, onu da Libya ile sağladık.
Türkiye, diplomatik ve askeri operasyonları birlikte yürütüyor. Bu bize hem Suriye'de hem Akdeniz'de çok şey kazandırdı.
Türkiye, İsrail'in Güney Kıbrıs ile Yunanistan'ı öne sürerek ABD'nin yaptığı oldubittiye asla pabuç bırakmayacak. Bölgedeki sondaj gemileri ve askeri gemiler bunu gösteriyor. Aynı zamanda da Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin İsrail'in 'koltuk çıkmasıyla' ilan ettiği münhasır bölgelerin hepsi de bozulmuş oldu. İki taraftan da hem askeri hem diplomatik ataklar devam ediyor ama dediğim gibi sabır isteyen, bir anda oldubittiye gelmeyecek bir süreç."
Libya'daki siyasi belirsizlik anlaşmayı bozabilir mi?
Türkiye’nin mutabakat imzaladığı UMH ile Halife Hafter milisleri arasında yaklaşık 8 aydır çatışmalar devam ediyor.
Hafter'İn yaklaşık 7 bin milisini kaybettiği ve beklenen ilerlemeyi kaydedemediği de biliniyor. Buna rağmen herhangi bir güç ayrılığında Türkiye ve UMH arasında imzalanan mutabakatın geçerli sayılıp sayılmayacağı durumunu sorduğumuz Çoşkun Başbuğ, "Hafter'in hakimiyet kazanması halinde ki ben öyle bir risk görmüyorum fakat diğer ülkelerin anormal desteğiyle bu kanat kazanırsa Hafter 'ben bu anlaşmayı tanımıyorum, bu imza benim için geçersizdir' diyebilir." şeklinde konuştu.
Başbuğ sözlerini şöyle tamamladı:
"Devletler arasındaki hukuka bakarsak kişiler, hükümetler geçici, atılan imza bakidir. Ama karşındaki yapı ABD ve İsrail olduğundan bu garantiyi veremiyorsun."