Çin ve ABD arasında yeni perde: 'Çin, ABD ile konuşmaya da savaşmaya da hazır'
● Japonya'da gerçekleşen G20 Liderler Zirvesin'de bir araya gelen ABD ve Çin 'anlaştık' açıklaması yapsa da iki ülke arasındaki 'ticaret savaşları' durulmuyor.
● İki ülkenin süreçte karşılıklı gümrük vergilerini artırarak restleşmesi iki ülkeye ekonomik açıdan büyük kayıplara mal olsa da bu tavırlarında herhangi bir yumuşama gözlemlenmiyor.
● Son olarak Çin'in Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Zhang Jun, ticaret savaşına ilişkin, "ABD konuşmak isterse konuşacağız, savaşmak isterse de savaşacağız" açıklamasıyla gündeme geldi.
● Süreç içinde karşılıklı açıklamalar 'Soğuk Savaş'ın ardından 21. yüzyılda en derin çatlaklarından biri olarak görülüyor.
ABD Başkanı Donald Trump, "ticaret savaşları" tartışması devam ederken, 1 Eylül'den geçerli olmak üzere, 300 milyar dolarlık Çin ürününe yüzde 10 ilave vergi koyduklarını açıkladı.
Trump, Çin ürünlerine eklenecek yeni gümrük vergisiyle ilgili Twitter hesabından açıklama yaptı.
Our representatives have just returned from China where they had constructive talks having to do with a future Trade Deal. We thought we had a deal with China three months ago, but sadly, China decided to re-negotiate the deal prior to signing. More recently, China agreed to...
— Donald J. Trump (@realDonaldTrump) August 1, 2019
ABD heyetinin Çin'den yeni döndüğünü ve Çin'le ticari müzakerelerde bir anlaşma yapma konusunda 3 ay öncesine kadar umutlu olduklarını kaydeden Trump, "Ne yazık ki Çin imza öncesinde anlaşmayı yeniden müzakere etmeye karar verdi. Yakın zamanda Çin ABD'nin tarım ürünlerini alma konusunda anlaşmaya vardı fakat bunu yapmadı." ifadelerini kullandı.
Müzakereler sürüyor
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in kendisine "ABD'ye fentanil satmayı durduracağını" söylediğini ancak bunu yapmadığını da vurgulayan Trump, şu değerlendirmeyi yaptı:
- "Ticari müzakereler devam ediyor, bunlar devam ederken ABD, 1 Eylül'den itibaren Çin'den ülkemize gelen 300 milyar dolarlık ürüne küçük bir ilave yüzde 10 gümrük vergisi ekleyecektir. Bu ek vergi, zaten yüzde 25 gümrük vergisi konmuş 250 milyar dolarlık ürünü kapsamıyor. Kapsamlı bir ticari anlaşma için Çin'le pozitif diyaloğumuzu sürdürmek istiyoruz ve iki ülke arasındaki geleceğin parlak olacağını düşünüyoruz."
Teknoloji şirketlerine sıçramıştı
İki ülke arasında geçen yıl martta başlayan ve karşılıklı gümrük tarifesi misillemelerine sahne olan ticaret savaşı, son olarak Çin'in teknoloji şirketlerine sıçramıştı.
Çin ve ABD'nin bir yılı aşkın süredir yürüttüğü müzakerelerin 11'incisi mayıs ayının başında ABD'de yapılmıştı. Çin'in başmüzakerecisi Başbakan Yardımcısı Liu Hı, ABD'deki müzakerelerden eli boş dönmüştü.
G-20'de 'umut' aşılandı
Çin lideri Şi ve ABD Başkanı Trump, geçen ay Japonya'da düzenlenen G-20 Liderler Zirvesi'nde, ticaret müzakerelerine devam etme kararı almıştı. G-20 Liderler Zirvesi'nden sonra 300 milyar dolar değerindeki Çin mallarına ilave gümrük tarifeleri planının askıya alındığını da duyuran Trump, daha sonra Huawei'ye yönelik yasakların kaldırılması konusunda yeşil ışık yakmıştı.
Çin'den açıklama geldi
Çin'in yeni Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Zhang Jun, ABD ile ülkesi arasındaki "ticaret savaşı"na ilişkin olarak, "ABD konuşmak isterse konuşacağız, savaşmak isterse de savaşacağız." dedi.
Zhang, BM Genel Merkezi'nde gazetecilere, ABD ve Çin arasındaki "ticaret savaşı"na ilişkin açıklamalarda bulundu.
Çin'in haklarını korumak için gereken her türlü önlemi alacağını belirten Zhang Jun, "ABD konuşmak isterse konuşacağız, savaşmak isterse de savaşacağız." ifadesini kullandı.
"Çin'in pozisyonu belli"
Çin'in pozisyonunun belli olduğunu belirten Zhang, ABD'ye, ticaret konusunda yaşanan gerilime "doğru yollardan doğru çözümün bulunması için doğru yola dönmesi" çağrısında bulundu.
Kuzey Kore ile nükleer görüşmeler
Kuzey Kore ile ABD arasındaki nükleer görüşmelere ilişkin de değerlendirmede bulunan Çin'in BM Daimi Temsilcisi Zhang Jun, görüşmelerde ilerleme kaydedilebilmesi için Kuzey Kore'ye yönelik yaptırımların hafifletilmesi gerektiğini savundu.
Çin'in Uygur Türklerine yönelik politikası da sorulan Zhang, ülkesinin Uygur Özer Bölgesi, Tibet ya da Hong Kong konusunda içişlerine karışılmasına asla izin vermeyeceğini dile getirdi.
Çin'in Uygur Türklerine yönelik politikası
Çin'de son yıllarda Uygur Türklerinin yaşadığı Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde "eğitim merkezi" adı altında faaliyet gösteren kamplar ile Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor.
BM İnsan Hakları Konseyine üye 22 ülke, 11 Temmuz'da Çin'in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara yönelik muamelesini eleştiren ve kitlesel gözaltıların durdurulması çağrısında bulunan mektup imzalamıştı.
İnsan Hakları İzleme Örgütünün (HRW) raporunda da son 2 yılda Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde çok sayıda kişinin "önleyici polisiye tedbir" adı altında suçsuz yere alıkonulduğu ve "siyasi bakımdan tehlikeli" olarak değerlendirilen bireylerin herhangi bir yargı kararı olmaksızın toplama kamplarına gönderildiği belirtilmişti.
BM ve diğer uluslararası örgütler kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin ise şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi. Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini de geri çeviriyor.